7. bölüm

20.4K 1K 213
                                    

Keyifli okumalar

Defne: Kanka kaldır götünü Selçukluya gidelim

Defne: hadi

Gahpe Zeyno: akşam akşam it kopuk  dolu orası aq boş ver

Defne: kuzenlerime it kopuk demen hiç hoş değil cnm

Gahpe Zeyno: QWÖWMXEJCCWLDK

Defne: QÖSMELDMEKDESLDKSLF

Defne: tamam neyse salak gibi gülmeyi kesip bizim oraya gel gideriz, çekirdek de alırız.

Gahpe Zeyno: anamlara sorayım

Defne: Tamam bende soram

Gahpe Zeyno: ok bb

Görüldü atıp çıktım. Dün akşam dışarda anonimlik oynadıktan sonra Alp'le hiç konuşmamıştık. Verdiği kutuda da bir sürü çikolata vardı, onu da bu sabah Zeynep'le gömmüştük.  İşin de işte garip yanı bugün okulda bile mesaj bile atmamıştı Alp. Dayanamayıp saatler önce attığım mesaja bile henüz dönmemişti. Umarım bir yerlerde uzun boyu yüzünden gebermemiştir.

Hava kararmıştı. Birkaç sokak aşağımızdaki büyük parka gitmek için ayağa kalktım. Önce anneme sormam lazımdı, büyük ihtimalle izin verirdi çünkü babam bu gece evde olmayacaktı. 

"Anne!" Diye bağırıp içeriye gittim. Televizyonda yeni çıkan bir diziyi izliyordu. "Efendim?" Dedi annem. "Zeynep'le aşağıdaki parka gidebilir miyim?" Diye sordum. "Bu saatte?"

"Evet ama zaten yabancı yokki, baba tarafı orayı milli parkları yapmış gibi çıkan yok. Yani kuzen tayfasından bahsediyorum." Dedim hızlıca. "Aradığımda aç, çok kalma." Dediğinde kocaman sırıtıp ona havadan öpücük attım ve koşup ayakkabılarımı aldım. "Gittim ben, görüşürüz!" Diyerek dışarıya çıktım.   Merdivenlere oturup ayakkabılarımı giyerken bana doğru gelen Zeynep'i gördüm.

Sırıtarak bana el salladığı sırada bağırarak futbol oynayan çocuklar tarafından kafasına güzel bir top yedi.  O neye uğradığını şaşırırken sokakta yankı yapacak şekilde hayvan gibi bir kahkaha attım.

"Abla özür dileriz valla!" Diye bağırdı küçük çocuklardan birisi. Zeynep bir şeyler söyleyip yanıma geldi. Benim aksime siyah saçlarını tepeden at kuyruğu yapmıştı ve üstünde crop, tayt ikilisi vardı. İkiside siyahtı. Bendeyse rahat buz mavisi bir şort ve şortu bile kapatacak uzunluğa sahip, abime ait bir tişört vardı. Saçlarım da her zamanki gibi açıktı.

"Beyin hücrelerimi kaybetmekten sıkıldım şu veletler yüzünden." Dedi Zeynep sitemle. Gülerek ayağa kalktım ve koluna girdim. Bakkala doğru yürürken bir yandan da konuşuyorduk. "Haklısın tabii ne diyeyim. Aman onu boş verde, şu basketçi hiç yazmadı. Hatta hâlâ mesajıma cevap vermedi. Öldü mü sence?" Dediğimde bakkala girmiştik. "Yok lan, ölmemiştir. Neyse çekirdek alalım, orda konuşuruz." Dedi.

Kola ve çekirdek aldıktan sonra parka geçtik. Burada genelde gençler takılırdı bizim gibi. Mesela çoğu kişi çardaklarda bizim gibi çekirdek çıtlıyordu, bazıları da çimenlerdeydi. Birkaç aile falan vardı onlar da çay içip sohbet ediyordu. Bazı veletlerde salıncakta falan oynuyordu. Umarım kuzenleri görmezdik.

"Bizim okuldan birileri var ama boş ver, kimseyle laf dalaşına giremem valla şu an. Gel oturalım." Dedi Zeynep beni çekiştirerek. Biraz yürüdükten sonra büyük gövdeli ağacın yanına oturduk. Kolamı açıp kafama diktim. Asitten gözlerim yaşarınca bu duruma son verip çekirdek aldım. "Ee yani şimdi bu cevap vermiyor mu?" Dedi Zeynep avucundaki çekirdeği çitlemeye başlayarak.

BASKETÇİ | YARI TEXTİNGМесто, где живут истории. Откройте их для себя