Bölüm48 Garip

1.2K 133 27
                                    

Tüm malzemeleri hazırladıktan sonra imparatoriçe, Ariel ve yeni nişanlının olduğu yere doğru gittim.

Meşgul bir insanım neticesinde.

Koruma mücevherleri taşıdı ve Betty le ben önde yürük.

Böylece büyük salona vardık.

Üç kişi de içeride sessizce oturmuş çay içiyordu. Ortamı görünce midem bulandı.

Aslında geldiğimden beri olaylar çok değişik. Ariel eskisi kadar çocukça davranmıyor, veliaht aptal bir aşık gibi her yerde onu takip etmiyor ki buna yemek masasında şahit oldum ve yeni nişanlı sadece ona denen gibi davranıyor.

Üzerinden çok az süre geçen veliahtla olan konuşmamızdan bahsetmeye gerek yok.

Yine de toparlandım ve içeri gülümseyerek girdim.

İmparatoriçe de karşılık olarak Bir gülümseme gösterdi.

-Bay Adrian bize nelere sahip olduğunuzu gösterin.

-Hay hay majestleri.

Korumaya kafamı salladım ve her şeyi masaya dizdi.

-Gördüğünüz gibi bunlar bir kaç örnek. Ve burada da taşlar var. Taşlar ustalar tarafından özenle işleniyor hazır bir şey alabilirsiniz eşsiz parçalar bulunuyor ya da taşı temin ettiğiniz sürece ustamız da işleyebilir.

Hepsi mücevherlere göz gezdirdi.

İlk Ariel konuşmaya başladı.

-Bu...bay Adrian...

Neden utandı ki şimdi? Gerçekten ben de tam çocuksu hareketleri bıraktı diyordum.

-Yakında... Carlos'un nişanı var ve ben uygun bir mücevher seçmek istiyorum.

Vay canına utanmaz olduğunu biliyordum ama aradan geçen kısacık zamanda unutmuş olmam gerek.

Leydi Rotten ise hiç duymamış gibiydi.

...

Yalan yok ben olsam bir kaç şeyi yıkmıştım.

Bir mücevher önermeden önce leydi Rotten'a baktım. Hadi bir şey de ve beni kurtar.

Eğer Ariel'e iyi davranırsam bu durumda kendi yaşadıklarımı reddetmiş olurum.

Leydi Rotten bu sefer anlamış olacak ki konuştu.

-Ben de nişan için bir iki şeye bakabilirim.

Muhtemelen mücevherleri çoktan hazır.

-Leydi Rotten buradaki burada duran kolyeye bir bakın...

Ariel bozulmuş gibiydi. Ariel değmişken etrafıma baktım ve o hizmetçi yok gibiydi.

Sanırım Ariel'in hizmetçilerinden. Sorduğum bir hizmetçi öyle demişti.

-Gördüğünüz gibi giyeceğiniz beyaz ve süslü elbise için yapılmış gibi.

Ona özelliklerini anlatırken Ariel araya girdi.

-Peki ya ben?

Sinirlensem de şimdilik susmam gerek.

-Özür dileyerek bir sani lütfen leydim. Leydi Ariel bu kulelere ne dersiniz?

Ona siyah bir mücevher gösterdim. Kesinlikle dış görüşüyle uymuyordu. Küpeler büyük ve çok normal görünüyordu.

İnce bir işçilik olmaksızın basit bir modeldi.

Ama Ariel bozuntuya vermedi.

-Vay canına çok hoş görünüyorlar ama buradaki pembe bileziğe ne dersiniz?

Gerçekten de güzel bir parça seçti.

Beyaz ve pembe mücevherlerin iç içe geçtiği güzel bir parça. Kesinlikle pahalı ama beğenileceğine ve Ariel'e çok yakışacağına eminim.

Hep suskun kalmış olan imparatoriçe konuşmaya başladı.

-Orada duran kutuda ne var?

Bu sayın Rezef'in bulduğu mücevherin olduğu kutu.

-Majestelerinden beklenildiği gibi.

Kutuyu yavaşça açtım.

-Bu mücevher türünün tek örneği ve başka hiçbir yerde benzeri yok.

Güzel taş ışıkta parladı.

-Bay Adrian bu gerçekten de bahsettiğiniz gibi tek mi?

-Evet Majesteleri kesinlikle başka bir yerde bulmanız imkansız.

Güzel kolyeyi eline aldı ve inceledi.

-Bu ne kadar?

-Fiyatı biraz pahalı.

-Bu önemli değil.

Ona fiyatı söylediğimde hiç canlanmadı ve tek bir cümle söyledi.

-Bana bundan bir set yap.

Ahh sayın eski kayınvalideciğim bu kadar iyi bir insan olduğunuzu daha önce görmem gerekirdi.

-Tabi ki majestleri. Lütfen bir kaç modele bakın ve hazırlatayım. Bir de ne zamana?

-Nişan.

A...ama bu çok yakın!

-Haha bu... Elimizden geleni yapacağız.

Her şey mükemmel giderken bir şey oldu.

İçeri iki kişi girdi.

-Leydi Ariel majestleri veliaht prens sizi çağırıyor.

Neler oluyor?

-Bu çok acil.

Ariel de şaşkın görünüyordu.

Ama hemen toparlandı.

-Peki geliyorum.

Giderken bana seslendi.

-Bay Adrian lütfen o pembe mücevheri bana ayırın. Kesinlike almak isterim.

-Tabi ki leydim.

Ariel gittikten kısa süre sonra dağıldık.

Bu akşamdan sonra burada aldığım küçük bir yerde kalacağım. Böylece buradaki bina hakkında uğraşabilirim.

Akşam yemeğinde Ariel yoktu.

Leydi Rotten da yoktu.

Veliahtın modu da pek iyi görünmüyordu. Sabah neler oldu?

İmparatorun konuşmasıyla düşüncelerden sıyrıldım.

-Ne zaman başkentten ayrılmayı planlıyorsunuz bay Adrian?

-Bir süre daha burada kalmayı planlıyorum majestleri.

-Öyleyse nişan törenine katılmanızı isterim.

-Bu biraz zor olacak çünkü burada belli bir statüye sahip olmadığımdan uygun olmayacaktır.

-Sorun değil sonuçta siz Bay Rev'in dostusunuz.

Neden daha önce hiç görmediği birinden yıllardır tanışıyormuş gibi bahsediyor ki...

-Eğer dedikleriniz doğru çıkarsa size bir unvan bile verebilirim böylece iyi anlaşabiliriz.

Satın almayı planlıyordum ama bu da olur.

-Çoo cömertsiniz majestleri. Öyleyse törene katılacağım.

Odama döndüğümde bir mektup yazmaya karar verdim. Kardeşime güzel bir mektup yazdım ve kuşu serbest bıraktım.

Yarın sabah yeni evime gideceğim. Geçici olsa da.

Ama huzurlu geçmesini beklediğim gece kapımı birisi çaldı.

-Huh?

_______
Yazar:Villainesssss

Gerçek Sahip Geri Döndü Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt