11.Bölüm

27 2 14
                                    

Ciel kahvaltı ederken kendini uyumamaya zorluyordu. Dün akşam yemekten döndükten sonra uyumak yerine hem Alexle oynamış  hemde telefonla ilgilenmişti. Onun aksine Alois çok enerjik ve zinde görünüyordu. Alois hızlıca kahvaltı etmeye devam ederken Ciele baktı ve hala uykulu olduğunu görünce göz devirerek Mey*-Rinden kahve yapmasını rica etti. Mey-Rin kahveyi önüne bırakınca Ciel fincanı alarak içmeye başladı. Bir kaç dakika sonra Ciel tamamen ayık hissediyordu. Rachel ve Vincente gelince herkes tamamlanmış oldu ve kahvaltı kaldığı yerden devam etti. Rachel iki oğluna da okul ve yeni "dersler" hakkında sorular sormaya başlayınca Vincente tüm dikkatini konuşmaya verdi. İki Çocukta  öğretmenlerinden memnundu ve dersler çok iyi geçiyordu. 

Rachel: Yani derslerinizden memnunsunu?

Alois ve Ciel: Hm Hm

Rachel: Tuhaf... normalde kimse derslerden hoşlanmaz.

Vincent: Belli ki onlar babalarına çekmiş.

Rachel gülerek Vincente döndü ve kafasını yalancı der gibi iki tarafa salladı. Bunun üzerine Vincente güldü ve çayından bir yudum daha aldı. Alois ve Cielse gülmekle meşgülerdi. Bir kaç sorudan sonra artık geç kaldıklarını fark etmişlerdi. Hızlıca hazırlandılar,bu gün onları babaları bırakacaktı. Okula varınca yine  her zamanki gibi direkt sınıfa çıktılar ve ders başlayana kadar sohbet ettiler.  10 dakika sonra zil çaldı ve herkes sınıfa gelerek yerlerine geçti. Tarih dersiydi,bay Sebastianın dersi. Ciel nedensizce heyecanlandığını fark etti. Derin bir nefes aldı ve içeri giren Sebastianla ayağa kalktı. 

Sebastian herkesle kısaca selamlaşıp yerine geçti ve bir kaç dakika yerinde bir şeyler karaladıktan sonra ayağa kalktı. Öğrencilerden sorular sorarak herkese not verdi. Yeni ders anlatması gerekiyordu şimdi. Yeni dersi anlatırken sürekli Ciele bakıyordu ve bu Cielin sebepsizce kızarmasına sebep oluyordu. Ciel gözlerini camdan dışarı sabitledi ve yüzünün kızarmasını geçirmeye çalıştı. 

*Ders bitimi*

Ciel ne zaman Sebastianı düşünse kalbi hızlanmaya, yüzü kızarmaya başlamıştı. Ona neler oluyordu böyle? Kendisi bile emin değildi. Dalgın bir şekilde eşyalarını toplamayı bitirince çantasını sırtına geçirdi ve kendisini bekleyen Aloisin yanına gitti. Alois ne oldu der gibi bakınca bir şey yok dedi ve Aloisin koluna girerek yürümeye başladı. O kadar dalgındı ki kendisinden ayrılıp duran Aloisten bile haberi olmamıştı. Alois aniden kendisine seslenince durdu ve arkasını döndü. Alois yere çömelmiş bir şeye bakıyordu. Kaşlarını çatarak Aloisin yanına gitti ve onun gibi çömelerek neye baktığına baktı: üç tane minik kedi yavrusu. 

Alois: Yardım etde eve götüreyim.

Ciel: Ama annem?

Alois: Merak etme hallederiz.

Ciel: Tamam.

İki gençte kedi yavrularını montlarının içine koydu ve elleriyle tuttu. Eve az bir mesafe vardı, en fazla 20 25 metre kalmıştı. Eve varınca bir eli boşta olan Ciel kapı ziline bastı ve beklemeye başladı. Kapıyı ikisine Mey-Rin açtı ve kenara çekilerek geçmelerine izin verdi. İkisi hızlıca teşekkür ederek yanından geçti ve Aloisin odasına geçtiler. Yavruların çok uzun zaman soğukta kalma ihtimali ardı, buda ölüm demekti. Alois üstünü bile değiştirmeden sadece montunun içindeki yavruları çıkarıp yatağın üzerine bıraktı. Montunu da çıkararak bir kenara koydu. 

*2 saat sonra*

Alois minik yatakta yatan üç minik kedi yavrusuna baktı gülümseyerek. Yavrular en fazla 2 günlüktü bu yüzden gözleri açılmamıştı. Yavruların yatağını biraz kenara itti ve yatağa uzanarak onları izlemeye başladı, Annesi gelir gelmez ona her şeyi anlatarak onlara bakmak istediğini söylemişti ve o da kabul etmişti. Getirirken karanlık yüzünden renklerini fark etmemişti ancak şimdi en ince ayrıntılarına kadar görüyordu. Yavrulardan biri siyah, biri beyaz üçüncüsü ise ikisinin karışımıydı. Burunları toz pembe renkteydi ve tüyleriyle birleşince aşırı sevimli gözüküyorlardı.

Onları izlemeyi bıraktı ve masasına oturarak ders çalışmaya başladı. Bir kaç saat sonrada uykuya daldı.

**************************************************

Ya çok sevimli değil mi? ❤❤

Teacher?Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz