8.Bölüm

29 3 2
                                    

Alois hala tedirgin hissediyordu. Sonuçta yıllar sonra ailesi olmuştu ve şimdi onları kaybetme ihtimali vardı. Ciel ona defalarca kez sorun olmayacağını söylese bile stres yapmıştı. Alois parmaklarıyla oynayıp Cielle konuşuyordu şimdi. Bir kaç dakika sonra zil çalmış ve herkes sınıfa girmişti. 5 dakika sonrada Bay Faustus gelmiş ve herkesle selamlaşarak yerine geçmişti. Bir kaç dakika yerinde kaldıktan sonra ayağa kalktı ve yeni konu anlatmaya başladı. 

Bir kaç kişi dışında herkes dersi dinliyordu en çokta Alois ve Ciel. Clude konuyu anlatmayı bitirip arkasını döndü ve herkesin anlayıp anlamadığını sordu. Anlamayanlar bile anladım dediği için kesin emin olmak adına bir kaç soru yazdırmış ve kim eksiksiz yazarsa tam not alacağını söylemişti Claude. Herkes yazı yazarken o da kollarını kavuşturup dışarıyı izledi bir süre. Bir kaç öğrenci bitirip kendisini çağırınca dikkatini onlara verdi ve yanlarına giderek kontrol etti. Bir kaçı hariç herkes doğru yazmıştı. Ciel ve Alois aynı anda bitirmişti yazmayı. Claude Cielin yazısını eline alarak yokladı ve yerine koydu, tamamen doğru yazmıştı.

Elini sıraya koyarak öne eğildi ve Aloisin yazısını kontrol etmeye başladı. Eğilince burnuna Aloisin kokusu dolmuştu, vanilya,bal ve yaban mersininin birleşimi bir kokuydu. Çok tatlı bir kokuydu ve ona çok yakışmıştı. Kontrol etmeyi bitirince doğruldu ve gözlüğünü düzelterek *doğru* diyerek diğer öğrencilerin yanına gitti. 

5-10 dakika sonra zil çaldı ve Claude eşyalarını alırken bu dersi tekrar işleyeceklerini söyleyerek çıktı. Alois ve Ciel sınıftan çıktı ve koridorda karşı karşıya durarak sohbet etmeye başladılar. Onlar sohbet ederken Bay Spears yanlarına gelerek Grelli görüp görmediklerini sormuştu. Ciel onu en son Undertaker lakaplı Axel Brownla öğretmenler odasına giderken gördüğünü söylemiş ve  Williamın yüzünde korkunç bir ifade belirmişti. İki gence teşekkür ederek öğretmenler odasına doğru gitmişti. 

Ciel: O da neydi öyle?

Alois: Hiç bir fikrim yok.

Ders zili yine çalınca ikisi yine sınıfa gitmişti. Şimdi Tarih dersi yani bay Michaelisin dersiydi. Ciel ve Alois sıralarına oturdular ve beklemeye başladılar. Bay Michaelis gelince herkes ayağa kalkmış ve daha sonra tekrar yerlerine oturmuştu. Sebastianda Claude gibi bir kaç dakika yerinde kaldıktan sonra ayağa kalkmış ve dersi izah etmeye başlamıştı. Sebastian dersi izah etmeyi bitirince istedikleri soruyu sorabileceklerini söylemiş ve yerine geçip oturmuştu. Bir kaç meraklı kişi soru sormaya başlamıştı. Ders Türk sultanlar hakkındaydı ve görünüşe göre en çok dikkat çeken sultanlar Hürrem,Nurbanu ve Kösem sultan olmuştu. Soruların çoğu onlar hakkındaydı. 

Sebastian bütün sorulara cevap vermiş ve eğer isterlerse daha etraflı olarak araştırabileceklerini söylemişti. Sebastian sorulara cevap verirken gözü sürekli Ciele kayıyordu. Ciel iki kolunu bir birine dayamış onu izliyordu. İkisinin gözleri kesişince hiç biri gözlerini çekmedi ve bakışmaya başladılar. Bu bakışmayı başka bir öğrencinin sorusu bölmüştü. Bir kaç dakikanın ardından ders zili çalmış ve bay Michaelis eşyalarını alarak çıkmıştı.

************************************************************************

Bir taşla bütün kuşları vurduk.


Teacher?Kde žijí příběhy. Začni objevovat