1.2

148 26 5
                                    

Hemen cebimden çıkardığım anahtarlar ile arabanın kapısını açtım. Kızlar binince bende bindim ve eve doğru sürmeye başladım.

***
2 Hafta Sonra
Son Chaeyoung'dan...
Kızları beklemeden eve gitmiştim. Diğerleri gelene kadar kıyafetlerimi değiştirdim. Hemen tenis antrenmanına yetişmem gerekiyordu.

Üstüne spor kıyafetlerini geçirip aşağı indim. Bir noodle yaptım kendime. Hemen yemeğe başladım. Ben noodle yedikten sonra Mina geldi.

Mn: Sevgilim, antrenmana daha 1 saat var. Sakin olsan diyorum. 10 dakika da antrenman salonuna varırsın zaten. Bende gelirim seninle. Diğerleri biraz gecikir. Ben üstümü hemen değiştieyim, geliyorum.

Dudaklarıma bir buse kondurup yukarı, odasına gitti. Bende yerde duran, masaya yasladığım çantadan telefonumu çıkarttım.

Elime aldığım telefondan mesajlar kısmına girdiğimde One In A Million'dan mesaj geldiğini gördüm.

One In A Million

Nayeon
Bizim Jeongyeon ile
Bugün randevumuz var!
O istedi kabul ettim bende

Chaeyoung
Oooo

Dahyun
Harika!

Jeongyeon
Ne oluyor lan

Nayeon
Oh her kelimesi çok güzel

Momo
Bu kafayı sıyırmış
Her yerinden Jeongyeon ile ilgili
bir şey akıyor sanki

Nayeon
Sus konuşma

Momo
Tamam be

Sana
Bir şey diyeceğim
Acaba ne zaman şu arabayı çalıştırıp
Eve gideceğiz
Çok merak ediyorum

Mina
Daha arabayı çalıştırmadınız mı?

Mina mesaj atınca gözüm merdivenlere kaydı. Elindeki telefona bakarak aşağı iniyordu.

Ch: Sevgilim.

Mn: Sevgilim.

Ch: Çıkalım mı?

Mn: Oh Chaeyoung daha 50 dakikadan fazla var. Lütfen ama yapma şunu.

Ch: Neyi? Anlamadım.

Mn: Daha çok var. O zamana kadar birlikte bir şeyler yapalım. Mesela bana aşkını ilk itiraf ettiğin yere gitmeye ne dersin?

Ch: Mina o kadar iyi düşünmüşsün ki... Ama bu spor kıyafetleri ile gidemem. Bekle bir dakika hemen üstümü değiştireyim.

Ben tam yanından geçecekken beni kolumdan tuttu. "Chaeyoung dur lütfen. Sen böyle çok güzelsin. Her halimle şıksın sen. Her şey yakışıyor sana. Bunu içtenlikle söylüyorum."

Ona sarıldım. Bana daha sıkı bir şekilde karşılık verdi.

***
Mina'ya aşkımı ilan ettiğim ilk yere gelmiştik. Mina arabayı en uygun yere park edince kemerimi çözdüm. İkimizde arabadan aynı anda indik.

Mina elimi tutunca önce birbirlerine sımsıkı bağlanmış bir çift ele, sonra da sevgilimin güzel yüzüne baktım. O da bana baktı, öylece birbirimizin gözleriyle ilgilendik bir süre.

Aslında korna sesi duymasaydık biraz daha öyle kalırdık. İki şoför kavga etmeye başlamıştı. Etraftakiler de kavganın durmasını sağlamaya çalışıyorlardı.

Biz tekrar birbirimize baktık ve oradaki masalardan birine oturduk. Kavgayı izlemeye başladık. Biraz sonra kavga bitti.

Bende yanımızdaki nehri izlemeye başladım. Nehri izlemek zevkliydi. Huzur vericiydi.

Biraz daha nehri izledikten sonra Mina'ya baktım. O da çevreyi inceliyordu.

Telefonumu alıp şarkı açtım. Şarkının sesini duyunca Mina bana baktı. En sevdiği şarkılardan biriydi bu. Burada bana dinlettiği ilk şarkıydı.

Bana gülümseyerek o güzel sesiyle ezbere bildiği şarkıyı söylemeye başladı.

***
Yoo Jeongyeon'dan...
Arabaya bindim ve çalıştırdım. Nayeon daha hazırlanamamıştı. Pencereden dışarıya izlerken telefonuma mesaj geldi.

ggyeowooll
Jeongyeon

yjngynoo
Gyewool? N'oldu?

ggyeowooll
Yardımına ihtiyacım var

yjngynoo
Dinliyorum Gyeowool

ggyeowooll
Benim sevgilim yarın geliyor
Ama onu ben alamayacağım
Kursum var o saatte
Rica etsem sen alır mısın?
Adresi vs. atarım ben sana

yjngynoo
Tabii ki

ggyeowooll
O zaman ben sana yazarım
Birazdan

yjngynoo
Tamam
Ama göremeyebilirim

ggyeowooll
Tamam
Ben yazarım sana
Görüşürüz

yjngynoo
Görüşürüz Gyeowool

Telefonu çantama koyduğum sırada Nayeon arabaya bindi.

Ny: Merhaba sevgilim. Hadi gidelim artık.

Jy: Hazır mısın yani sonunda?

Ny: Evet Jeongyeon.

Jy: O zaman gidiyoruz.

20-25 dakika sonra lokantaya gelmiştik. Bir masaya geçip garsonu çağırdık. Garson elinde iki menü ile geldi, gitti. Yemeklerimizi seçtik ve yine garsonu çağırdık.

Garson siparişleri aldı, gitti ve bir süre sonra tekrar geldi, siparişlerimizle.

Yemeğimi yedikten sonra Nayeon'a baktım. O hala yemeğini yiyordu ama az kalmıştı. Uzanıp elini tuttum, şaşkınca baktı bana.

Jy: Nayeon, buraya gelmemizin gerçek nedenini biliyorsun. Tam 13 yıl önce bugün tanıştık biz. Ben düşmüştüm, herkes bana gülüyordu ve sen gelip beni kaldırmıştın, elimi tutmuştun. Yardım etmiştin bana. Sana bu iyiliğini hiç unutmayacağımı söylemiştim ve unutmadım da.

Biraz durdum ve Nayeon'a baktım. O da bana bakıyordu. Şu an sanki zaman durmuştu ve sadece ikimizin gözleri konuşuyordu.

Ny: Sen benim için çok değerlisin Yoo Jeongyeon. Ben seni ilk gördüğüm günden beridir seviyorum. Emin ol, seni o günden önce gördün ve sevmeye başladım. Okul başlamadan 2 gün önceydi. Babam ile bir restoranda gitmiştik ve o restoranda bir kız çocuğu dikkatimi çekmişti. O sendin Jeongyeon. Annenin lokantasında ona yardım ediyordun.

Ben seni ilk orada tanıdım Jeongyeon ve seni sevdim. Bizim masamıza annenle gelip beni izlemiştin. O an aklımdan hiç çıkmadı. Hala aklımda. Seni seviyorum Yoo Jeongyeon ve bu değişmeyecek. Seni hep seveceğim.

--------------
Bu fici elimden geldiği kadar hızlı bitirmeye çalışacağım. Başka bir fic yazmaya başladım bile. Zaten bundan bahsetmiştim. Ben bu fic için gerçekten çok ümitliydim ama emin olun, bu fici yazmak benim için çok zor geliyor. Ara sıra tekrar ümitleniyorum ama olmuyor, yazamıyorum. Beni anlarsınız umarım. Sizi seviyorum.

take my hand, sahyo.Where stories live. Discover now