Yirmi Beş-خمسة وعشرون

109 19 13
                                    

~Flashback 6 Sene Önce~

"Nene? Diploma? Nereye?"

15 Yaş. Ölüme beş gün kala.

"Bu hangisi? "

Orta yaşlı görünümünün ardında ki bilge bakışlarla süzdü karşısında ki masada çerçeve seçen torununu. Ona ne iyi ne de kötü davranırdı. 

Şerife daima ifadesizdi. Şımarttığı bir kızı olmuştu. Cezası tımarhaneye düşmek olmuştu kızının. Kızında yaptığı şeyler uygun düşmemişse torununa tam tersini uyguluyordu. En azından soyuna ait olabilecek birini yetiştirmeyi kafasına koymuştu.

"Biyofizik diploması."

Kıvırcık saçları topuz yapılmış genç kız nenesinin katı disiplinli mahkeme duvarı gibi suratına alışmıştı. Yine de bu çekinmesini engellemediği için lafı dolandırıp duruyordu.

"Üste asılacak Muhammed asar."

Genç kız başını salladı. Gözlüklerini burnunun üstüne itti daha yeni gelmişti Joutheim'de ki savaştan ve geldiği gibi önüne çerçeve ayırma ve silme işi düşmüştü. Hem dedesinin katı bir şekilde zorunlu tuttuğu Midgard ve ajanlık eğitimi.

 Nenesinin zorunlu olarak; taş, güç kontrolu dersleri ve uygulama adı altında ki vekil olarak ırklar arası savaş ve barış işleri ve Odin'le kılıç, Loki ile büyü dersleri. 

Çocuğun vücudu öldü ölecek şekilde yorulmuştu. Gözleri kan çanağına dönse bile gülümsüyordu. Eflin Cyra her zaman. Koşulsuz her zaman gülümserdi. Şükür etmesini sahip olduklarının kıymetini bilirdi.

"Nene?"

Yine bir bahaneyle konuşacaktı ama kadın biliyordu peş peşe sorular cesaretsizLiğin simgesiydi. Ve küçük bir çocuk gibi soru sorması kadını rahatsız etmeye başlamıştı.

"Sabrımın sınırı aşkına! Hadi Cyra sadete gel artık!"

Kız panikle elindeki çerçeveden kafasını kaldırdı.

"Ah- Şey- Ben."

Şerife göz devirdi ve elinde ki örgüsüne döndürdü gözlerini.

"Nefes çek ve beş saniye içerisinde konuşmaya başla."

"Ben Nene. Annemle-"

Tek kaşını kaldırdı kadın ama hala umursamaz gözükerek örgüsüne odaklıydı.

"Annen ne?"

"Görüşmek istiyorum!"

Sonda cesaretle yükselen tonlamayla Şerife kaşlarını çattı aklında ki çarklar durmuştu belki belki daha da hızlanmıştı. Bu olacaktı elbet.

Babasını biliyordu çocuk ama annesinin onu öldürecek kadar nefret ettiği hakkında bir bilgisi yoktu.

"Odana Çık. Cezalısın. İki hafta."

"NE?!"

"Duydun odana derhal. Sesinin tonlamasını beğenmedim. Daha sakin ve terbiyeli bir genç kadın olarak sorarsan belki cevabımı alabilirdin."

Şaşkınlık içinde ki genç kız ayağa kalktı.

"Ama!"

  İtiraz edemeyeceğinin farkındaydı. Sinirden titriyordu ama sadece yumruklarını sıktı. Sonra gevşedi yeniden gülümsedi. İçi kan ağlarken.

"Elbette nene. Siz nasıl isterseniz."

Geri geri gitti ve kapıdayken dönüp odasına geçmek için avluya geçti. Kapı ağzında yeni gelen Arthur hemen merdivenlere yanına geldi.

"İyi misin? Kim üzdü seni?"

Gülen yüzü duygularını yansıttı Arthur gözlerinden anlıyordu kızı tek destekçisi.

"Boş versene. Sende gitmeyecek misin nasıl olsa..."

Geri dönemeden Arthur elini tuttu kızın.Göğsüne çekip sarıldı tişörtünün ıslandığını hissedince hafifçe buruk bir tebessümle kızın kafasına bir öpücük bıraktı.

"Hey... Akşam seni kaçıracağım... Bekle beni güzelim..."

Sevgiyi hissedemeyen kızlarımız var dünyada, açlıkla bağlanan. O kadar güç,  mal, mülk; maddi şeylerle donandı etrafı. Bir tek Arthur ona manevi sevgiyi ihtiyacını karşılamak için onu tanımak için adım attı ona, dokundu, sevdi, taptı...

Eflin Cyra'da o kızlardan biriydi işte onu sevdiğini söyleyen bir adamın peşinden her şeyi göze alacak kadar açıkta kalmış sevgisizlikten üşümüştü...

Unutmamak gerekir, kendi değerimizi biz belirleriz. 

Eflin Cyra bunu çok zor yoldan öğrendi...

~Flashback Son~

🌕🌕🌕
Bu kalp sizi unutur mu?

Ben geldim bu bölüm Flashback olsun istedim.

Umarım beğenmişsinizdir.

Çok yorgunum... Kısa sürdüğü için özür dilerim bu denemeler biterse pazar günleri yazabilirim inş.

Sizleri seviyorum yorumlarınızı bekliyorum:))))

Seviliyorsunuz <3

MueaqadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin