25- Affan'ın Sığnağı

Start from the beginning
                                    

Özgür'ün yazdığı son şeyle dudağımın bir tarafı yukarı doğru kıvrıldı. Zilli.

Güngör: Neyse abin çakacak şimdi sonra arıcam gülüm.

Sarı Gülüm: 15 yaşında babasından sevgilisi olduğunu saklamaya çalışan liseli kız mıyım ben amına koyayım ya!

Sarı Gülüm: Babanneme söyleyim de görsün gününü!

Son yazılanlara bakıp kafamı öylesine kalabalığa çevirdiğimde bakışlarım anında Affan'la kesişti. O her zaman dudağında yer eden gülümsemesiyle beni izliyordu. Yüzümdeki gülümseme yavaşça solarken yutkundum ve hemen ona arkamı döndüm.

İçerden çıktığımızdan beri ilk defa göz göze gelmiştik. Daha doğrusu oturduğumdan beri bakışlarını üzerimde hissediyordum ama ben ona bakmıyordum.

Bocalayarak bardağa tekrar kafama diktim ama az önce sonunu içtiğim aklıma gelince boş bardak havada mal gibi kaldım. Bardağı masaya koyarken yan gözle Affan'ın olduğu tarafa baktığımda yanındaki ciddi konuşan adamların aksine başını eğerek güldüğünü gördüm.

Göt işte.

İlerde bardakları dizen barmene önümdeki bardağı işaret ettim. "Aynı."

En son beni rahatlattıktan sonra öpüp buraya göndermiş ve arkamdan geleceğini söylemişti. Yavaş yavaş çıktığım şokla onu dinlemek dışından bir şey yapamamış ve hızlıca çıkmıştım zaten. O da benden 10 dakika sonra artık pantolonunun altından daha az belli olan aletiyle salona girmişti.

"Ziko dalgası bir yana 2. Bardağın, bir de ağır bir şey almışsın, çarpıcak."

Bardağı yenileyen çocuğa göz kırpıp bardağı aldım ve Güngör'e bakarak büyük bir yudum aldım. Ben kime ne anlatıyorum der gibi bakıp başını salladı ve bakışları benim arkama kaydı, dudaklarında alaycı bir gülüş oluştu.

"Affan'da ne yere bakan yürek yakanmış he, geldiğinden beri herkesin gözü onda. Kim bilir adamcağız onlara iş anlatırken onlar ne hayal ediyor."

Ne görmüştü de böyle konuşuyor diye arkamı döndüm. Gerçekten neredeyse herkesin gözleri bir şekilde ondaydı, dikkat çekiyordu.

Konuştuğu adamlar aynen Güngör'ün dediği gibiydi. Bakışları, sanki günlerdir aç kalmış bir adamın bir parça kuru ekmeğe bakışı gibiydi. Orospular!

Bakarsalar baksınlar amına koyayım, bana ne!

"Gidiyorum ben." Sinirle yerimden kalktım. Onun olduğu tarafa tekrar bakmadan çıkışa doğru ilerlerken arkamdan Güngör'ün de ayaklandığını anladım.

Gürültülü kalabalığı aşıp kapıya vardığımda beklemeden dışarı çıktım ve temiz havaya adım attım. Tam merdivenlerden aşağı inmek için adım atacağım sırada koluma sarılan elle duraksamak zorunda kaldım.

Aslında bana böyle hissettiren tek bir el varken kim olduğuna bile bakmama gerek yoktu ama başımı çevirdim. Affan gözlerinde beliren hafif meraklı ifadeyle bakıyordu.

"Nereye gidiyorsun?"

"Sana ne?" Kendime engel olamadan verdiğim ters tepkiye başka bir zaman küfür edecektim, şu an tek istediğim bir şey anlamamış olmasıydı.

Ve yüzünde beliren gülümsemeyle çok geç kaldığımı anladım.

Güngör nefes nefese kendini dışarıya attığında ben ona dönerken, Affan hala başını benden çevirmemişti.

"Affan kardeşim bu nasıl bir ortam, az kalsın sikiyordu hayvan herif."

"Noldu lan?"

"Tam arkandan geliyordum birisi çekti kolumdan piste, girdi dibime dans etmeye başladı." Yüzünü bir anda buruşturup garip bir mimik yaptı. "Diyorum ki ben sizde değilim güzel kardeşim, gerçekten güzel miyim diyor. İttim onu, uzaklaştırdım kendimden ama çok geçti dokunmuştu bana. Sarı gülümü özledim ben amına koyayım."

ZİKO (bxb)Where stories live. Discover now