Bölüm 55 | Kara Haber

En başından başla
                                    

"Madem sebep bunlar değil, madem ayrılmak istiyorsun, o zaman neden ağlıyorsun?!"

Bağırışı sahili inletmişti adeta. Yaşlı gözlerimle gördüğüm birkaç insan çoktan bize dönmüş, izlemeye başlamıştı.

"Ben düşündüm, bulamadım! Söyle de bileyim!" Benden yine bir cevap alamadığında güldüğünü duydum. İrkilerek baktım suratına. Samimiyetsizceydi gülüşü. "Eymen'in dedikleri." dedi, gözlerime baka baka. Çok yanlış düşünüyordu. "Zamanında söyledikleri, biri gelir biri gider sözleri..."

"Hayır... Hayır!" diyerek ayağa kalkıp karşısına dikildim. "Öyle bir şey değil!"

"Ne söylesem hayır diyorsun! Sıkıldın mı benden söyle işte açık açık!"

Gözlerim büyüdü. Tekrar, "Hayır!" diye reddettim onu.

"O zaman dengin değilim diye!"

"Hiçbiri değil Yağız!"

"O zaman ne lan! Ne?" deyip boğazı yırtılırcasına yüzüme doğru bağırdı. "Kafayı yiyeceğim! Sen anlatmadıkça daha saçma şeyler düşünüyorum! Söyle. Madem bunlar değil, neden bileyim! Bunu bilmek benim hakkım!"

Burnumu çekerek sahile doğru bakmak istedim; ama iki elini de koluma yerleştirdi. Ona bakmamı sağladı.

"Söyle." dedi, güçlükle. Gözleri doluydu. "Sevmiyor musun artık beni?"

Seni çok seviyorum.

"Ağlama. Ağlama söyle! Dün söylediğin gibi sevdiğini söyle işte!"

Biliyorum, eğer ondan sıkıldığımı söylesem kızardı, ederdi; ama bırakıp giderdi. Lakin... Çok da üzülürdü. Ben böyle düşünmesini istemiyordum.

"Biz... Olamayız..."

"Oluyorduk. Bak!" deyip alyanslı parmağını gösterdi. "Biz çok güzel oluyorduk. Evlenecektik!"

Elleri arasından kurtulup bir adım uzaklaştım ondan. Yanında durdukça, sorularını duydukça çıkmaza giriyordum.

"Benden sıkılmadın, yanlış bir şey yapmamışım... Ne sebep ya? Cidden ne?" Gözünden bir damla yaş aktığında hıçkırıklarım artmasın diye dudağımın kenarını sertçe dişledim. "Ne oldu da bu hale geldin mesela? Çünkü dün sabah bile konuştuğumuzda çok iyiydin! Bir şey oldu! Öyle kötü bir şey oldu ki, kafanı bir yerlere vurmuşsun!"

Çok kötü bir şey oldu, Yağız.

"Evlenmekten mi korktun? Yapamayacağını mı düşündün? Erteleriz!" deyip kollarını iki yana açtı. "İstersen iki sene bekleriz, istersen daha fazla!" Açtığı kollarını indirerek üzgünce baktı suratıma. "Ama bana ne olur ayrılalım deme! Deme, duymak istemiyorum!"

Bir elim hâlâ yumruk haldeyken öteki elimle gözyaşlarımı kuruladım. Onun karşısında yaşlı gözlerine bakmak beni mahvediyordu; ama bunu yapmak zorundaydım. Bunu bile bile onunla mutlu yaşayamazdım!

"Konuşmayacak mısın?"

"Son sözümü söyledim." dedim, çatlamış sesimle. "Bitti."

MEVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin