Bölüm 47 | Mühim Soru

20.9K 1.4K 656
                                    

Merhabalar!
Öncelikle 200.000 okunmaya ulaştığımızı bir de burada söylemek istedim. Daha nice kurguda yine hep birlikte binlere, milyonlara inşallah.

Bölüm sonuna geldiğinizde açıklamayı lütfen okuyun. Fikirlerinize Meva'yla birlikte ihtiyacımız vaar!🫶🏻

🕊

Hepimiz kaçamak gözlerle Yağız'a bakarken o bir elini yumruk yapmış, dalgın bir şekilde diğer avucunun içine art arda sakince vuruyordu. Bakışları yere doğruydu. Yüzünde hâlâ geçmeyen bir öfke vardı.

"Playstation kafenin kamera kayıtlarına da baktık. Suçlunun kaçtığı sizlerin de bu yüzden peşinden koştuğu görülüyor."

Polis memurunun söyledikleriyle başımı hafifçe salladım. Bir kağıt çıkarmış, benim önüme koymuştu.

"Adınızın altını imzaladıktan sonra çıkabilirsiniz." dediğinde beklemeden imzaladım. Benim adımın yanında diğerlerinin de ismi vardı. Polis memuru önümden kağıdı alıp sırayla imzalattı. Sıra Yağız'a geldiğinde Yağız hâlâ pozisyonunu bozmamıştı.

"Beyefendi?"

Yağız, ruhsuz bakışlarını polis memuruna dikti. Uzattığı kağıda gözleri bile değmemişti.

"Ona ne olacak?"

"Yargılanacak ve muhtemelen tutuklanıp cezaevine gönderilecek."

Yağız'ın gözleri git gide kızarırken bir anda ayaklandığında telaş edip peşinden biz de ayağa kalktık.

"Emin misiniz buna? Tutuklanacak yani? Serbest bırakılmayacak?"

"Suçlunun yaraladığı kişi ablanızmış, bu yüzden öfkenizi anlıyorum; fakat biraz ses tonunuza dikkat etmenizi öneririm."

Yağız, polis memurunun dediklerini umursamadan aynı ses tonuyla devam etti.

"Kaç yıl yiyecek? Böylesi birinin müebbet yemesi lazım. Yoksa iki üç sene yatıp çıkacak mı?"

Polis memuru nefes alıp verdikten sonra, "Bilmiyorum," dedi. "Onu ben yargılamayacağım. Hakimden çıkacak kararı kimse bilemez."

"Bilemez?" Histerik bir şekilde güldü. "Bilemez tabii!" Gözleri dolmuştu; fakat henüz akmamıştı.

"Yağız... Çıkalım mı?" deyip koluna dokunmak istediğimde sert bir şekilde, "Hayır!" diyerek benden uzaklaştı. "Biri bana net bir şey diyecek! O adamın elini kolunu sallaya sallaya ha bugün ha bir yıl sonra çıkıp çıkmayacağını bilmiyorum ben!"

"Kardeşim, kararı hakim verecek dedi ya polis." dedi, Ertuğ sakin bir sesle. Yağız'a hüzünle bakıyorlardı ikisi de.

"Hiç mi değişmediler ya? Hiç mi?" dedi acıyla. Kalbim sızladı. "Yıllar geçti! Hâlâ mı değişmedi bu?"

Polis memuru sıkıntılı bir nefes verdikten sonra gözlerini bana çevirdi.

"Acınızı anlıyorum; ama..." deyip Yağız'ı işaret ettiğinde başımı sallayarak tekrar Yağız'a dokundum.

"Bak böyle yaparak hataya düşüyorsun. Ne olur çıkalım."

"Hataya düşsem ne olacak Meva? Bir kadını öldürmeye kalkışan adamla beni aynı kefeye koyup nezarete mi atacaklar?" Ertuğ ve Yağız'a yardım dilenircesine baktığımda Ertuğ boğazını temizledi.

"Tamam polis bey, biz şimdi çıkıyoruz." Yağız'ın öldürücü bakışları Ertuğ'u hedef almıştı. Ertuğ bilerek göz göze gelmemek için yere bakarak kolundan tutup, "Hadi kardeşim, imzala da çıkalım." dedi.

MEVAWhere stories live. Discover now