Ceza

7 0 0
                                    

Şeytana yaşamak ve ölmek arasındaki farkı sordum, çünkü ben hiç yaşamamıştım. Yaşamak sadece bir kere başına gelir insanın ama ölüm süreklidir bir insan yüzlerce kez ölebilir dedi...

Hayatımı izleyerek geçirdim başkaları hayatı yaşardı ben ise onları izlerdim, kendi hikayemin bile ana karakteri olamadım hiçbir zaman. Hiç yaşamadım ama bol bol izledim. Şimdide bir ölünün hayatını izliyorum, kendi hayatımı...

Gözlerimi karanlığa açtım henüz güneş doğmamıştı, erken uyanmaktan nefret ederim çünkü ne kadar erken uyanırsam düşünmek için o kadar fazla vaktim olur ve düşünmekten nefret ederim. Tekrar uyumaya çalıştım ama olmadı kafamın içindeki sesleri susturamadım sonra yatağımın başında bekleyen şeytana baktım, hiç uyumazdı o, gözleri hep benim üstümdeydi. Odanın diğer bir kenarında yere çökmüş ağlayan küçük kıza baktım sürekli ağlıyordu, ne zaman konuşmaya çalışsam odanın başka bir tarafına kaçıp ağlamaya devam ediyordu.

Güneş yavaştan doğmaya başlamıştı ama içimdeki karanlık hiç ışık almıyordu. Gardiyanların gelmesini beklerken nefret ettiğim o sesi duydum

- Neden yaşamaya devam ediyorsun ? Yaşadığı şu süre boyunca hayatına güzel bir şey geldi mi ? Sadece acı çektin, yaşadığın süre boyunca sadece acı çekeceksin... Tek yapman gereken şu acınası hayatına son vermek, sonra çektiğin acılardan sonsuza kadar kurtulacaksın.

Bunları söyleyen benim yaşlarımda saçları omzuna kadar uzanan siyah saçlı, solgun tenli, siyah dudaklara sahip, siyah giysiler giymiş bir kızdı. Karanlıktı o da ruhum gibi. Yatağın diğer tarafına çevirdim başımı sesleri duymazlıktan gelmeye çalıştım, daha iki saat vardı mesaimin başlamasına tekrar gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım.

Gözlerimi açtığımda iki gardiyan yatağımın başında dikiliyordu, 2 yıldır bu hapisanedeyim ama birkez olsun benimle konuşmadılar ne kadar çabalarsam çabalayayım başaramadım. Aslında konuşmalarına da gerek yoktu bakışları yetiyordu, onların gözünde insan değildim hatta hayvan bile değildim sadece bir çöptüm, bir insan artığı...

Ellerimi kelepçelediler ve odamdan çıkıp koridorda yürümeye başladık neden burda olduğumu sorgulamayı bir yıl önce bıraktım, bir suç işlememiştim ama bana çok suç işlenmişti, kader dedim ama kader diye birşeyin olmadığını 6 ay önce anlamıştım. Burda benim gibi çok insan vardı çoğuda benim yaşlarımdaydı. Bu hapisanede herkesin cezası ayrıydı bazılarının vücuduna, bazılarının ise ruhuna ceza verilirdi. Benim cezam ruhumaydı... Cezamı çekeceğim odama gitgide yaklaşıyordum bu sefer acaba kimi getirdiler diye kendi kendime düşünmeye başladım bu benim tek eğlencemdi cezamı eğlenceli hale getiriyordu. Odaya girdiğimde karşımdaki sandalyede tek yakın arkadaşımın oturduğunu gördüm okulumda bana iyi davranan tek kişi oydu belkide sadece insanmışım gibi davranıyordu. Onunla göz göze geldiğimde hiçbirşey anlamamış gözlerle bana bakıyordu ağlamaktan göz altları şişmişti, bana insanmışım gibi davranarak büyük hata yapmıştı belki de hayatımdaki diğer insanlar gibi bana bir böcek gibi davranmalıydı şimdi bunun cezasını çekecekti, onun cezası da şimdi başlıyordu. Onun kaç gün dayanacağını düşünmeye başladım bu da bir diğer eğlencemdi bu işte artık usta olmuştum son üç tahminimde tutmuştu, 2 hafta diye içimden geçirdim sonra ona ellerimle 2 işareti yaptım aramızda koca bir cam vardı benim sesim karşıya geçmiyordu ama ben onların sesini çok net duyuyordum...

Ve cezam başladı...

Kişisel KıyametimDove le storie prendono vita. Scoprilo ora