50.Bölüm: ~Küçük Sitem~Tohum

253 46 13
                                    

Önceki Bölümde:

Ali: Hadi biz de arabaya binelim.

Elindeki arabanın anahtarını vererek

" Hadi bakalım Nazlı kaptan önce sen. "
Nazlı " Tamaam önce ben. "

Arabaya binerler, Nazlı kontağı çevirir, arabayı çalıştırır. Sürmeden önce birbirlerine bakıp

" O zamaaan! Yolculuk başlasın! " Derler

Şimdi:

Ali ve Nazlı ilk tatilleri için yola çıkmış ve aldıkları yeni arabalarında keyifleri gayet yerinde seyahat ediyorlardı. Diledikleri yerde mola veriyor, diledikleri yerde şoför değişikliği yapıyorlardı.

Birkaç saate gidecekleri dağ evine varırlar ve bavullarını, çantalarını, marketten aldıkları yemekler... yanlarında getirdikleri ne varsa dağ evine taşırlar. İçerisi çok soğumadan Ali şömineyi yakarak dağ evini ısıtmaya başlamıştı.

Nazlı: Aliii çok güzel burasıı!!
Ali: Bence de güzel Nazlı. Hele seninleyken çok daha güzel.
Nazlı: Seninleyken de öyle Ali. Burayı güzel kılan birbirimiziz...
Ali: Birbirimize duyduğumuz sonsuz sevgi....
Nazlı: Her şeyin kaynağı da bu...

AlNaz "Birbirimize duyduğumuz sonsuz sevgi"

Nazlı biraz sonra kendine gelip etrafa bakınarak
"Ee her şeyi yaptık. Ne yapacağız biz?"

Ali: Ben çok yorgunum Nazlı'm normalde kendi uyku saatlerimde uyur uyanırım ama alışveriş merkezi gezme, bavul düzenleme, araba kullanma derken bu sefer aşırı yoruldum, duramayacağım biraz erken uyuyacağım.
Nazlı: Evet bende de aynı. Ben de çok yorgunum uyuyup dinlenelim. Daha kaç gün boyunca buradayız.
Ali: Gel o zaman beraber kalacağımız odaya gidelim ve uyuyup dinlenelim biraz. Hem yarına bakarsın bir şeyler yaparız oyunlar oynarız.
Nazlı: Yaparıızz boş gelmiş olmayalım.
Ali: Gel o zaman.

Der ve odalarına gidip yeni aldıkları gecelikleriyle kendilerini uykuya teslim ettiler.

Yeni bir sabah olmuş dağ evi, güneş sayesinde aydınlanmıştı. Dün Ali ve Nazlı o kadar çok yorulmuşlardı ki yattıkları gibi daha kalkamamışlardı. Güneş vardı ancak hava çok soğuktu. Zaten kış havasının verdiği ayaz vardı etrafta da...

Saat sabah 10'u gösterdiğinde; önce Ali kıpırdanmaya başlar uyanıyordu artık ki kendi rutinine göre çok bile uyumuştu. Onun kıpırdanmasından rahatsız olarak Nazlı da uyanıyordu. İkisi de gözlerini yarım yamalak açtıklarında kendilerine gelirler. Ayılmak için hiçbir şey konuşmadılar.

İkisi de bir süre sonra yüzlerinde uykulu olmanın verdiği mahmurlukla uyuşuk bir şekilde "Günaydın" Dediler.

Ali ayıldığında Nazlı'ya sokulup boynunda hayatın varlığını hissedip  bulmak için derin derin nefesler alıyordu ki bunda da başarılı oluyordu.

Ali: Sabah uyandığımda şu kokunu alabilmek için her şeyimi feda edebilirim Nazlı'm.
Nazlı: Ben de uyandığımda zeytin karası gözlerinde hayat bulmak için her şeyimi verebilirim Ali'm.
Ali: Artık seni anlatacak bir kelime bulamıyorum; bulabileceğimi de sanmıyorum Nazlı'm...
Nazlı: İnan sen ne hissediyorsan ben de onu hissediyorum Ali'm...
Ali: Son zamanlarda yeni bir şarkı sözü duydum aklıma da sen geldin. Gerçi zaten hep aklımdasın ama bu da seni hatırlattı bana.
Nazlı: Hmm hangi şarkı sözüymüş o?

Otizmlilerin Aşkı Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα