45.Bölüm: Abi İle Sohbet~ Hadi Gidiyoruz

371 66 12
                                    

Önceki Bölümde:

Ali: İyi geceler Nazlı Vefa (gülümseyerek)
Diyip alnından öper
Nazlı: İyi geceler Ali Vefa (aynı şekilde gülümseyerek)

Der ve yarının ne getireceğini bilmeden ama birlikte olduklarını ve hep birlikte olacaklarını bilerek uykuya dalarlar...

Şimdi:

Yine yeni bir gün daha Ali ve Nazlı için doğmuştu... Ağaçlar, çiçekler, börtü böcekler, kuşlar hepsi yeni bir gün için hazırdı. Ali ve Nazlı ise önceki gün düğünleri olduğundan, çok oynadıklarından ve en sonda da anne babalarının düğünlerine gelip, bütün herşeyi unutturup yıprattığı için yorgun düşmüşler, haliyle de uyuyakalmışlar ve normal uyanma saatlerinden 3 saat fazla uyumuştular. Yeni evlenmiş çiftimizden İlk olarak Ali, bu yeni güne gözlerini yavaş yavaş açmaya başladı. Açtıkça da derin derin koku çekiyordu içine, alışmıştı artık Nazlı ile uyuyup uyanmaya. Her sabah kokusunu içine çekmezse günü eksik başlamış gibi sayıyordu.

Ali yavaş yavaş uyanırken dün olanları da düşünmeye başlamıştı. Kendine inanamıyordu... daha şundan kaç ay öncesine kadar yaşama umudunu kaybetmiş, hayatta sadece abisine verdiği söz için ayakta zor da olsa kalan biriydi. Ama şimdi hayatı doyasıya yaşamak isteyen, sadece kendini değil hatta kendinden önce düşündüğü birisi vardı. Hayatının kadını... hayatının umut sebebi, yaşama sevinci, evi, ocağı, yurdu, vatanı... herşeyi vardı artık. Hem de bir kişi ile... Ve bu o kadar hoşuna gitmişti ki... İyi ki sevmişim, seni bulmuşum diyordu Ali Nazlı için... Tam olarak ayıldığında ise elini Nazlı'nın saçında yavaşça gezdirdi tüy hafifliğinde yüzündeki huzur dolu, sevgi dolu gülümsemesiyle...

Tabi bunların yanında dün sadece güzel değil kötü şeyler de olmuştu onlar da aklına ve gözünün önüne gelmişti. Hayatlarının canavarları, en korktukları, çocukluklarının katilleri ile karşılaşmışlardı yıllar sonra... En sevinecekleri günlerinde, en mutlu günlerinde, hayatın yüzlerine en çok güleceği günde hatta ve hatta yerde hayatlarının en kötüleri, en karşılaşmak istemeyecekleri, geçmişlerinin kötü olmasının sebepleri karşılarında gözüküvermişlerdi birden... Birkaç dakika boyunca kalakalmışlardı o şokla ki bu çok normaldi. Biraz zaman sonra ise artık kendilerine gelmişler ve yılların birikmişliklerini "Sözde" anne babalarının yüzlerine söylemişlerdi. Ali buna da şaşırıyordu babasının yakasına bile yapışabilmişti. Bu aslında ne kadar çok yol aldığının aynı zamanda ne kadar da babasına karşı dolmuş olduğunun en büyük örneğiydi. Kendiyle gurur duymuyor da değildi sonuçta hayatlarının depremlerine karşı dimdik durabilmiş ve hem kendisini hem de dünyasını, yani Nazlı'sını koruyabilmişti... Sonunda da artık birbirleri için de savaşacaklarını, yaşayacaklarını çok iyi anlamıştı.

Ali bunları düşünürken yüzü zaten kendisine dönük olan Nazlı'sına hayallerle veya geçmişle değil dünyaya dönmüş bir şekilde baktı. Baktığıyla gülümsemesinin daha da artmasına engel olamadı ki olmak gibi bir isteği de yoktu. Gülümsemesinin artmasının sebebi ise Nazlı'sı yüzündeki gülümsemesiyle mutlu mutlu uyuyordu. Ali neden bu kadar çok gülümsediğini de merak etmiyor değildi. Acaba yaşadığı huzurun etkisiyle mi böyle gülümsüyordu yoksa içindeki sıcaklıktan dolayı mı? Her ne için olursa olsun hep gül deyip "Teşekkürler" diyerek minnet dolu bir yüz ifadesiyle baktı yukarı...

Ardından pencereden gökyüzüne baktı ve kendince abisine seslendi...

Ali: Abim canım abimm görüyorsun değil mi? Hayat güzel yüzünü bana da açtı hem de ardına kadar...

Abisi Ahmet de ona göklerden sesleniyordu...

Ahmet: Görüyorum kardeşim görüyorum ve ben de çok mutlu oluyorum. Hakettiğin hayat aslında gelinimiz olan Nazlı ile karşılaşınca başlamıştı...

Otizmlilerin Aşkı Where stories live. Discover now