3. BÖLÜM; GİZLİ GÖREV

1.5K 106 84
                                    

Kolumdaki saate baktıktan sonra ayağımla sinirle yerde ritim tutturmaya devam ettim. Taksi isteyeli yaklaşık yirmi-beş dakika olmuştu ve ben giderek sinirlenmeye başlıyordum. En yakın taksi durağı beş daika uzaklıktaydı ama sanırım zaman kavramı benim ve taksi durağı arasında arasında farklı olmalıydı. Telefonumdan adrese göz attım ve bu partinin nerede olduğunu bilmiyordum.

"Her şey yolunda mı?"

Kafamı kaldırınca Görkem'in gözleri ile karşılaştım. Üzerinde gayet spor bir gömlek ve pantolon vardı. Sanırım bugün söylediğim konu ona ya dokunmuştu ya da beni haklı bulmuştu. "Taksi bekliyordum, beş dakika dahi sürmez dediler ama taksi durağının zaman kavramı bizden daha farklı olmalı Görkem."

Güldü ve güldüğünde boynundaki adem elması hareket ettiğinde gözlerim ona ve gülümsediğin zaman ortaya çıkan inci dişlerine takıldı. Kapının önündeki demir parmaklıkların çıkıntısında oturuyordum, yanıma oturdu. "Demek partiye gitmeye baban izin verdi?" diye sordu cevabı bildiği hâlde. "Seni buraya beni eve geri sokman için gönderdi, değil mi?"

Kafasını iki yana sallayıp düşüncelerim konusunda beni bozguna uğrattı. "Hayır, o benim patronum fakat aramızda kalsın, iyi bir tercih yaptın. Biraz babanın kızı olman onu mutlu edebilir."

"Bence de," dedim ve ona dönüp gülümsedim. "Güvenoyu için teşekkür ederim Görkem." Ellerini dizlerine koydu ve sonrasında ayağa kalktı. Pantolonu eliyle temizledikten sonra elini bana uzattı. Elini tutup ayağa kalktım ve ben de elbisenin arkasını temizledim. "Seni bırakabilir miyim?" dedi kaldırımın kenarına doğru ilerlerken. Kaşlarımı kaldırdım ve ona baktım. "İçeride babamın yanında olman gerekmiyor mu?"

"Hayır, halletmemi istediği bir iş var," diye açıkladı. "Seni istediğin yere bırakabilirim. Bir süreliğine babanın beni özleyeceğini sanmıyorum." Telefonu çaldı, elini hemen cebine soktu ve benden izin istedi. "Buna bakmam gerekiyor. Sonrasında, nereye gitmen gerekiyorsa seni bırakabilirim." Telefon görüşmesini rahatça yapabilmek için köşeye doğru ilerledi.

Görkem ile bu muhteşem arabada gece yarısına iki saat varken sokaklarda hız yaptığımızı hayal ettim bir an. Ayrıca, araba bir yana, Görkem de hiç fena değildi. İri yarı olmasına rağmen, spor yaptığı belliydi ve vücudunun her bir yanı ciddi anlamda kastan oluşuyordu.

Hoş, kalın ve tok sesini duyduğumda kafamı ona çevirdim, "Pekâlâ, gitmeye hazır mısın?" diye sordu cep telefonunu cebine koyarken. Gülümseyip arabayı gösterdi. Gülümsediği zaman yanağında oluşan gamzeleri fark ettim. Kusursuz beyaz dişleri de cabası ve bu özellikle sert çenesini yumuşatıyor.

Tereddüt eder gibi yaptım ve elimi yanağıma koydum. "Babam her zaman yabancıların arabasına binmememi söylerdi." Yaptığım oyunu fark ettiğinde eliyle saçlarını savurdu ve kolunu arabanın üstüne koydu. "Eskiden bir koruma olduğumu bilmek içini rahatlatabilir mi?"

Elimi havada belli belirsiz salladım. "Hııımm, belki biraz. İyi mi yoksa kötü mü bir koruma olduğunuzu nereden bileceğim?"

Gülümsemesi daha da derinleşirken bana doğru bir adım attı. Gözleri gözlerimden ayrılmadı. "Doğrusu, zamanında sert ve kötü bir koruma olmak zorunda da kaldım. Ama bu gece, sadece iyi bir koruma olacağıma söz seviyorum."

Taksiyi beklemeye devam edersem burada gerçekten kök salmış şekilde olacağımı biliyordum. Ayrıca Görkem işini halletmeden beni önce parti yerine bırakabilirdi. Onun yanında kendimi güvende hissediyorum ve içgüdülerim genellikle beni yanıltmaz.

Görkem benim için yolcu kapısını açtı. Koltuğa yerleştiğimde tenime değen yumuşak ve serin derinin keyfini çıkartmaya başladım. Arabanın iç kısmında tek bir keskin kenar yok, hepsi tamamıyla kıvrımlı ve zarif. Görkem kapımı kapatıp şoför tarafına geçti, ceketi arabanın arkasında duruyordu ama bu sefer deri ceket vardı. Gömleğinin kollarının altında kasılan kaslarını görme fırsatını bulduğum zaman zevkle izlemeye başladım.

URAGOS'UN KIZI (+18)Where stories live. Discover now