O sırada Jin'de ayakkabılarını ayağına geçirip bağcıklarını bağlayıp düzeltiyordu.

"Taehyung enişte beyefendisi. Hyungum hyungum diyorsun ama bana hâlen daha Yoongi'yi ayarlayamadın." Jimin elindeki kahveden yudum aldıktan sonra kalçasını demirliklere yaslayıp huysuzca söylendi.

"Sen dikkatini çekmeye çalış, sürekli etrafında ol. Ben sizi bir araya getirmeye, randevu ayarlatmaya çalışacağım, sen rahat ol." Taehyung son derece dingin bir sesle, kendinden emin bir edayla konuştuğunda Jimin elindeki kahveyi dökmeyi önemsemeden sevinçle yerinde zıpladı.

O sırada Namjoon'un tok sesi kulaklarımda uğuldadı. "Neler dönüyor burada yahu?"

Namjoon kapı eşiğinde dikilirken bakışlarımız ona kaydı. "Jin ve seni yaptık. Şimdi sıra profesör Yoongi ile Jimin ve koruma Rowoon ile koruma Hoseok'a geldi. Bunu konuşuyorduk." dedim elimi önemli bir durum yok dercesine hafifçe salladım.

***

Taehyung, babasıyla o günden beri görüşmemiş, eve de gitmemişti. Eşyalarını korumaları benim evime getirmişti ve tamamen benim evime taşınmıştı. Artık birlikte yaşıyorduk.

Para konusunda da annesi ona destek çıkacağını söylemişti. Babam yurtdışında yaşıyor olsa bile bana her ay para yolluyordu, ev zaten bize aitti, bu yüzden kira derdim yoktu.

Öte yandan Taehyung eve geri dönmediği ve babasının da eve dönmesi adına çabalamadığı için mutluydu. Babası onu hiç bir zaman sevmemiş ve istememişti bu bir gerçekti. Bunca yaşadıklarına rağmen aynı evde kalmaya devam etmesi bile mucizeydi bana göre, bu yüzden şu an benimle kalmasından dolayı çok memnundum.

Bana anlattıkları olaylardan sonra yine gidip o evde kalmasını asla istemezdim çünkü.

"Güzelim." Taehyung yanıma oturup dudaklarını kulağımın arkasına bastırdığında, gülümseyerek düşüncelerimin denizinden sıyrıldım.

"Şuraya bak, Jimin Yoongi hyung için çalışıyor." dedi kulağıma kısık bir sesle. Başımı çevirip işaret ettiği yöne baktığımda, profesör Yoongi'nin deri çantasını iki kolunun üstüne koymuş, çantanın da üstüne kitapların dizilmiş bir şekilde Yoongi'nin yanında yürüdüğünü gördüm.

Göğsünden neredeyse boğazına kadar uzanan kitapları düşürmemek için çenesiyle destek çıkarken kaşlarım çatıldı. "Ayakçısı mı var onun yaa!" diye kızıp ayağa fırlayacağım sırada Taehyung bileğimden yakalayarak bana engel oldu.

"Az önce Jimin zorla aldı elindekileri. Yoongi hyungun bir kabahati yok."

"Boyundan büyük kitapları taşıyor ama ya, bir şey değil yıkılacak şimdi yere diye korkuy-"

Cümlemi tamamlamama engel olan şey Jimin'in sağ ayakkabısının sol ayakkabısına takılarak elindekileri gürültüyle devirip yere serilen kitap ve çantanın üzerine yıkılması olduğunda hışımla yerimden fırladım.

Fakat ben yanlarına varana kadar Yoongi eğilerek yanına çömelmiş ve Jimin'in omzundan tutup onun doğrulmasına yardımcı olmuştu bile.

"İyi misin?" diye sorduğunda Jimin dudaklarını büzerek dizini tuttu ve yere düşerken zemine çarpan elini ona doğru yaklaştırdı.

"Uf oldu, öpte geçsin."

Her ne kadar onun bu tatlı tavrını ve aralarındaki muhabbeti bölmek istemesem de Jimin'in yere düşüşünü görüpte endişelendiğim için yanına gitmemezlik yapamazdım.

"Jim, iyi misin?" diye soludum hızla onların yanına eğilerek. "İyiymiş iyiymiş parmağı uf olmuş-aman parmağı acımış." Profesör Yoongi, Jimin adına cevap verdiğinde Jimin gülümseyerek başını önüne eğdi.

"Ben seni revire götüreyim, gel." dedi ve doğrulup ayağa kalktığı gibi elini Jimin'in önüne doğru uzattı.

Jimin aval aval önüne uzatılan eline bakarken, dizini tutup sıvazladı ve yüzünü buruşturdu. Bana da o sırada çaktırmadan göz kırpmıştı.

"Dizim çok acıdı ama, yürüyebilecek durumda değilim." diye mırıldandığında Yoongi dudaklarını şişirerek ofladı ve uzanıp Jimin'i belinden ve bacaklarının alt kısımlarından yakaladığı gibi zeminden kaldırıp kucağına aldı.

Jimin, muhteşem oyunculuğunu konuşturup olayı abartarak fırsattan istifade Yoongi'ye daha da yanaştığında gülmemek için yanağımın içini dişledim. Kurnaz.

"Oh dizim nasıl sızlıyor profesör Min, bu arada ne kadar hoş kokuyorsunuz mmh..."

Ağzım şokla açılırken Yoongi'nin kucağında uzaklaşan Jimin'e bakakaldığımda Taehyung kıkırdayarak ellerini karnıma dolayıp bana sarıldı ve kulağımın arkasına dudaklarını bastırdı.

"Jimin bu kadar atılganken, çok yakında olur bunlar bak ben söylüyorum sana." diye kulağıma sıcak solukları eşliğinde fısıltısını bıraktı.

"Yoongi kaç yaşındaydı sevgilim?" diye sordum başımı ona çevirip yüzüne baktım.

"29, bizden 7 yaş büyük."

***

2 gün sonra|

Jin, Namjoon'un omzunda kütüphanede uyukluyordu. Ben Taehyung'un kucağında oturuyordum ve Jimin ise hülyalı gözlerle kütüphanede ders işleyen profesör Yoongi'yi izliyordu.

Cebimdeki selpağı çıkartarak Jimin'in ağzını siler gibi uzandığımda, elime vurarak selpağı parmakları arasına aldı.

"Ağzının suları göl etti masayı sil ağzının sularını, adamı soyacak gibi bakıyorsun." dedim sadece onun duyabileceği kadar kısık bir sesle, neredeyse fısıldayarak.

"Sus, kocanın kucağında oturuyorsun sen tabii, hayat sana güzel. Ben daha sevdiğim adamın kucağına oturamadım..." dedi ve dirseğini masaya yaslayarak selpağı sıktığı yumruğunu yanağına dayadı.

"İki gün önce kucağında taşıdı adam seni, kucağına da oturursun sen yakında." dediğimde dudaklarını şişirerek ofladı.

"O başkaydı, revire götürmek için taşıdı beni."

"Yatağına yatırmak için de taşıdığı günler gelir." diyerek ona göz kırptığımda alt dudağını ısırarak iç geçirdi.

"Gelir mi dersin..."

"Sürekli sana bakıyor, farkında değil misin? Bence ilgisini çekmişsin Jim." dedim omzunu hafifçe dürtükleyerek.

Gerçekten de ne zaman profesör Yoongi'ye baksam Jimin ile bakışırken yakalıyordum onu. Jim zaten gözünü kırpmadan Yoongi'yi izliyordu.

"Cidden mi? Bakıp duruyor değil mi, of sürekli bakışıyoruz zaten ama beni randevuya çıkarmasını bekliyorum..." dedi heyecanla soluk soluğa, kısık bir şekilde.

O sırada profesör Yoongi, elindeki kitabı avcuna vurarak, "Park Jimin, konuştuğun için cezalısın!" diye ciddi bir sesle konuştuğunda Jimin masanın altında kalan bacaklarını birbirine bastırarak oturuşunu dikleştirdi.

"Oh ne cezası..." diye mırıldandığında susması için onu dürtükledim.

Profesör Yoongi, kitabı avcuna vurmaya son verip kitabı masanın üstüne bıraktı ve duruşunu dikleştirip ellerini göğsünde buluşturdu.

Gözlerinin tek hedef noktası Jimin olmuştu. Bakışlarını Jimin'den ayırmadan dudaklarını konuşmak adına bir kez daha araladı.

"Okul çıkışı kütüphanede kalıp kütüphaneyi düzenleyeceksin!"

**

Bölüm sonu :) Namjin çiftimiz tamam, Yoonmin çalışıyor olmak üzere, Rowseok'u da yaparsaaak tüm çiftlerimiz tamamlanmış olacak eheheh.

Hıağğğ bir sonraki bölüm finalle geliyoruuum. Umarım bu bölümü sevmişsinizdir. Final bölümünde görüşmek üzere, sağlıcakla kalın. Final bölümünü de çok bekletmeden yazıp sizlerle buluşturmaya çabalayacağım söz <3

Bol bol oy ve yorum isteriiim. Sizi seviyorum, baiii Xx

Instagram & Tiktok: Sevvyniz / Sevvy97 & Twitter: Sevvyniz

-Şevval

MAFIA IN SCHOOL • TAEKOOK +18 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin