ilk ders

100 17 56
                                    

"evet gençler, ejderha eğitimine hoş geldiniz."

peşimde beş çocukla birlikte arenaya girerken derin bir nefes aldım. gelmiştik işte şimdi kurufasulyenin faydalı kısımlarına. beni itip önüme geçen wooyoung'a göz devirip yunho'yu takip ettim.

eliyle kafesleri gösterirken ben hala telle örgülü tavana bakıyordum. sahiden o koskocaman güç makineleri bu telleri aşamadan uzunca bir süredir kalmıştı burada. hala da kalıyorlardı tabii.

bizim gelişimizi fırsata çevirip kükremeye başlayan ejderhaların sesi beni titretirken daha da sokuldum yunho'ya. sırayla tanıtmaya başlamıştı onları.

"ilk sırada ölümcül nadder var."

"saldırı gücü 9. saldırı silahı keskin dikenler."

"ikinci ise korkunç kâbus!"

"saldırı gücü 8, kanat açıklığı 10 inç."

"mingi yeter artık. anlatman bittiyse devam ediyorum."

pusup geri çekilen hevesli mingi'ye bakıp burukça gülümsedim. sonuncu ejderhaya gelince sıra yunho bu defa ileri atılıp kapısının kancasını tutmuştu.

"ve bu da bir groncle. ilk derdinize gelince adı hayatta kalma."

üzerimize doğru gelen şişko ve taş gibi sert derili hayvan bakıp kaçmaya başladık. yunho ciddi miydi ya? yerdi bu biz altı çocuğu da hemen. resmen hayatımızı riske atmıştı.

"bu delilik!" diyen wooyoung'a bile hak veriyordum tam şuan.

"en iyi bilgi pratikle öğrenilir. vurulursanız ölürsünüz."

"sağol ya sen demesen tahmin edemezdik." diyen wooyoung'a ezici bir bakış attı.

"söyleyin bakalım, hayatta kalmak için ilk tercihiniz ne olur?"

"bir doktor!" diyerek köşeye doğru kaçtım. eliyle yüzünü kapattı yunho rezil olmuş  bir şekilde.

"+5 hız!"

"mingi yarışta değiliz!"

"bir balta!"

"hayır wooyoung! groncle'ın derisini bir baltayla cizemezsin bile."

"bir kalkan."

"işte bu seonghwa. şimdi kalkanları kapın ve saklanın!"

verdiği emirle renkli kalkan yığınına koşup üstünde siyah bir ejderha motifi bulunan, yarı tahta yarı demirden kırmızı kalkanı kapıp üzerime doğru tuttum.

hem ağır hem de beni tamamen kaplıyordu. vay anasını! sanırım harbiden ufak tefek bir şeydim.

"bütün ejderhaların atış sınırı vardı. groncle'ın kaç atışı vardır?"

"dört?"

diye fikir yürüten wooyoun'a karşı başını iki yana salladı yunho. tam konuşacaktı ki bir kalkanı paylaşamayan san ve siyeon ikizlerine doğru koşup groncle'ın yönünü değiştirdi.

o iki aptal gerçekten bir kaosun ortasında bile kavga edebiliyordu...

"SANA DEMİŞTİM ÜSTÜNDE KILIÇ OLANI BANA VER DİYE."

"siyeon o erkek işi git çiçekli olanı al."

çiçekli kalkanı kafasına geçirip sırıttı siyeon. kalkana bakıp ağzımı kapattım. kusacaktım az daha!

"tamam vazgeçtim artık bunun üstünde kan var."

tekrar üzerlerine gelen groncle ikisine bir arada ateş ederek düşmelerini sağlayınca yunho bağırdı ve onları kenara çekilmesini söyledi. elenmişlerdi.

dragons ; efsaneler - seongjoongWhere stories live. Discover now