sekiz

28.8K 2.7K 1.5K
                                    

Akif: Nerdesin?

Akif: İşten bugün erken çıkıyorsun biliyorum

Sivaslı: Parkta

Akif: Ne yapıyorsun parkta?

Sivaslı: Ahu'nun kavga ettiği kardeşi falan geldi, rahat konuşsunlar diye Mert'i parka getirdim

Sivaslı: Öyle

Akif: Yedi aylık çocuk parktan ne anlasın Ali?

Sivaslı: Oturuyoruz işte beraber, o bebek arabasında ben bankta

Sivaslı: Kafa dinliyoruz oğlumla

Akif: Hangi park olduğunu söyle geliyorum

Sivaslı: Sen burdaydın değil mi? Aklımdan çıkmış

Akif: Sabah iş yerinin önüne geldim aklından çıkması imkansız, başka yalan bul

Akif: Ve parkın adını ver

Sivaslı yazıyor...

Sivaslı: Karadut parkı, belediyenin yaptırdığı

Akif: Tamam bulurum

görüldü ✓✓

***

Akif onun tarif ettiği parkın önüne geldiğinde arabasını yavaşça durdurdu. Park ıssız, sessiz bir yere benziyordu. Sadece bir çocuk annesinin elinden tutmuş parktan ayrılmak istemediğini ağlayarak belirtiyor ve zorla parktan çıkıyordu.

Anahtarı alıp dışarı çıktı, telefonu her şeyi arabanın içinde kalmıştı. Arabayı kitledi ve ardından etrafı izlemeye devam ederken büyük adımlarla parkın girişine yürüdü.

Çam ağaçlarının bol olduğu parka girdiğinde biraz ortalara doğru adımladı, ardından ilk siyah renkteki bebek arabasını ve daha sonra Ali'yi fark etti.

Bebek arabasının önü kendinden zıt tarafa bakıyordu, muhtemelen gevşek gibi oturup sigara içtiği için çocuğa sigara dumanı gitmesin diye böyle bir şey yapmıştı.

Akif onun yanına giderken Ali bakışlarını çevirdi, istifini bozmadan sigarasını içmeye devam etti. Sonralarına geldiği için ise iki duman sonra, Akif daha yanına varmadan söndürdü.

"Soğuk değil mi? Üşümez mi?" diye sordu Akif, bebek için.

Sivaslı bakışlarını hiç çekmeden bebek arabasını hafifçe çevirdi, üzerinde baya kalın bir küçük battaniye vardı. Bebeğin küçük yüzünün bir kısmı görünüyordu, siyah gözleri etrafta geziniyordu.

Yüzü öyle tatlıydı ki Akif istemsizce güldü.

Onu sevmek istiyordu ama yapamazdı.

O yüzden bakışlarını çekti, sıkıntılı bir nefes alıp Sivaslının yan tarafına çöktü. Şimdi yan yana duruyorlardı ve aylardır bunun hayalini kurduğu için tadını çıkarmaya çalıştı.

İkisi sessizce otururken bebekten ses geldiğinde ikisi de bakışlarını küçük oğlana çevirdi. Sivaslı gülümseyerek oturduğu yerde doğruldu ve beşiğe eğildi.

"Efendim babacım?" diye sordu sevgi dolu sesiyle.

"Oyyyyy bakışını yerim senin pezevenk." dedi ardından gülerek, eğilip öptü. "Kurban olurum."

Çocuğun battaniyesini sıkıca örtüp, arabayı düzeltti. Soğuk gelmesin diye önünü hafifçe kapatıp geri yerine yaslandı.

Yine bir sessizlik oluştu.

"Ali." dedi Akif, derin bir iç çelişle.

"Hm?"

"Bir şey yok." ona seslenmek ve aynı saniye cevap almak hoşuna gitmişti.

"Bir şey yoksa gidebilirsin." dedi Ali, bakışlarını ona çevirdi.

"Gitmiyorum." dediğinde Ali güldü.

"Yüzsüz, arsız, gurursuz..." alayla hakaretleri ard ardına sıraladı.

Akif bir laf diyeceği sırada çenesini tutup kendine çevirdi, soğuk dudaklarını onun dudaklarına bastırdı.

Şu an çok iyi hissediyordu.

Ali duraksadı birkaç saniye, kendini geri çekmedi.

Ardından derin bir nefes çekti içine, Akif ensesinde onun elini hissetti.

Onu hırsla öpmeye başladığında, Ali aynı şekilde karşılık verdi. Kimsenin görmeyeceği köşede oldukları için rahat davranıyorlardı.

Ali onu kendine çekti, anında ağzının her köşesi ıslak kalmışken, soğuk hava içini ürpertiyor ama saniyeler içinde yine Sivaslının sıcaklığı ile ısınıyordu dudakları.

Akif beline sıkıca sarıldı özlemini çektiği adamın, vücudu ne kadar yakınında olsa o kadar iyiydi.

Ali dudağını ısırdığında inledi, nefes sesleri ve salyaları birbirine karışmıştı. İkisi aynı anda kafasını geri çekti ama Akif ufakca inleyip boynuna gömüldü.

"Ali..." diye inledi nefes nefese.

Ali'nin göğüs kafesi inip kalkarken kafasını yana yatırdı, sesli bir soluk verip boynunu istila eden dudaklara izin verdi.

"Sikeyim seni Akif," dedi hırsla, biraz sinirle. "Sikeyim."

Akif onu umursamadan köprücük kemiğini yaladı. Ali onu öyle sıkı çekti ki kendine, kucağına almak istiyordu sanki.

Elini onun omzundan diğer köşeye atıp banka tutundu, bir bütün olmuşlardı neredeyse bu soğuk park köşesinde. Dişlerini aşık olduğu adamın tenine bastırdı.

"Dur, iz bırakma." dedi Ali saçından tutup, Akif nefes nefese geriye çekildi. Saçını tuttuğu için kafasını oynatamazken, dudakları aralık bir şekilde baktı.

Sivaslı yüzüne birkaç saniye bakıp gülümsedi ve dudağına sıkı bir öpücük kondurdu. Yeniden öpüşmeye başlamışlardı ki bebeğin ağlama sesiyle duraksadılar.

Birkaç saniye sıcak nefeslerini birbirinin yüzüne üflerken Sivaslı kendini geri çekti.

"Eve gitmem lazım, çocuk üşüdü." dedi yukarı sıyrılan montunu düzeltip.

"Tamam." dedi Akif sarhoş bir sesle.

O sırada bebek arabasına yaklaşan adamın, mavi kot pantolonundan belli olan aleti gözüne takıldı.

Sivaslı nefes nefese çocuğa eğildi ama elini sürmekten vazgeçip üzerini örtüp bebek arabasından tuttu.

Son kez birbirlerine baktıklarında, Akif onun gidişini izledi.

Kendisine geleceğini bu sefer daha kesin biliyordu.

SİVASLI -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin