SAAT

44.Bölüm Part 1

"O zaman sende arzularından bahset. Bu şekilde eşit olabiliriz."

Sessizce bakışlarını sürdürdü. Belki de böyle bir şey dememi beklemiyor olabilirdi ama sessizliğinin nedeninin bu olmadığını içten içe biliyordum.

"Seni öpmek istiyorum."

Boşta kalan eli ile yanağımı hafifçe okşadı ve parmaklarını yanağımın yanından saçlarıma geçirerek başımı kavradı. Baş parmağı dudaklarımın üzerine narince gezinirken içimde biriken duyguların kurbanı olmamak için kendimi zor tutuyordum.

"Teninin kokusunu içime çekerek dudaklarımı bedeninde dolaştırmak istiyorum."

Dudaklarıma yaklaştı, ılık nefesi tatlı bir meltem gibi tenimin üzerinden kayıp giderken dudaklarının tadına daha çok bakmak istedim.

"Düşlediğin gibi bedenine dokunurken tatlı iniltilerini dinlemek istiyorum. Bu yüzden eşit oyna Dilay, seni hiçbir şey için zorlayamam ama buna izin verirsen bu yataktan uzun bir süre çıkmamıza izin vermem."

Arzu ile gölgelenmiş gözleri dikkatli bir şekilde gözlerime bakıyordu. Ne düşündüğümü, ne hissettiğimi bilmek istermiş gibiydi. Bir cevap vermedim. Bakışlarım ister istemez dudaklarına kaydığında dizginleri gecenin ilerleyen saatlerine bırakmanın zamanı geldiğini anlamıştım.

Küçük bir dokunuş... Bedenimde gezinen arzu ve safir mavileri ile aramızdaki bu tutku elle tutulur cinstendi. Elleri ile belimden tutarak beni kucağına aldığında dudaklarımız çoktan birbirini bulmuştu. Arkada ilerleyen film sadece bir mırıltı olarak kulaklara ulaşıyor, sahneler arası geçişler ortamdaki ışığın tonları ile oynuyordu.

Bir elini belime attı, diğer eli sırtımdan kalçalarıma ince bir yol çizerek gitti ve heyecan ve arzunun silsilesi altında olan bedenim kalçama hafifçe vurup sıkması ile tamamen kontrolden çıktı. İnlemem dudaklarımdan dudaklarına dökülen küçük bir serenat olup nefeslerimize karıştığında onunda bu durumdan ne kadar etkilendiğini hissedebiliyordum. Birbirimizi delicesine arzularken yaşadığımız anılar bunca zaman karşı koyduğumuz duyguların intikamını yansıtıyor gibiydi, bu intikam o kadar harlı bir ateşte kavruluyordu ki mantığım tamamen bedenimden sıyrılmış arzularım ön plana geçerek bütün kontrolü ele almıştı.

Parmaklarımı saçlarında gezdirdim, dudaklarımız birbirinden ayrıldığında bir elini kalçamdan çekerek önüme düşen saçlarıma attı ve nazikçe sırtımdan aşağıya doğru bıraktı. Safir mavisi gözlerinin dudaklarımdan boynuma doğru bıraktığı hissiyat istemsizce bütün bedenimin titremesini sağladı. Yavaşça boynuma yaklaştı ve derin bir nefes aldı burnu kulağımım altına geliyor, saçları hafiften tenimi gıdıklıyordu.

"Durmamı söyle, söyle çünkü etrafımda gezinen kokun irademi zorluyor."

Söyledikleri ile dudaklarımda küçük bir tebessüm oluştu, elimi ensesinde çıkan minik saçlara attım ve kendimi ona daha çok bastırdım. Aslında niyetim tamamen safir mavilerini zorlamaktı ama kadınlığımda hissettiğim baskı beni oynadığım bu küçük oyunda gafil avlamış duygularımın baskınına uğramama neden olmuştu. Minik bir inilti dudaklarımdan fısıltı misali kulağına ulaştığında hissettiğim duygular yüzünden zar zor konuştum.

"Belki de bedenini dinlemeliyiz."

Gülümsediğini hissedebiliyordum, dudakları tenime dokunduğunda gözlerimi kapatarak kendimi onun kollarına teslim ettim. Bu küçük dokunuşunda bile bedenimde gezinen zevki tarif etmek imkansızdı. Sıcak ve ıslak dili boynumda dolanıyor elleri kalçalarımda geziniyordu. İstemsizce kalçalarımı üzerinde oynatıyor ve altımdaki şişkinliğe kendimi sürtüyordum.