0.5

156 21 48
                                    

"selam!"

Hyunjae Juyeon'un sesini duyduğu gibi arkasına dönmüştü, kocaman gülümseyen Juyeon'u görünce aynı şekilde gülümseyip "nasılsın?" diye bir soru yöneltmişti ve "iyiyim, sen nasılsın?" cevabını almıştı. Hyunjae aynı şekilde iyi olduğunu belirtince, hocaya yakalanmayacaklarını düşündükleri yani en azından öyle umdukları gözden uzak bir yere doğru ilerlemeye başladılar.

Diğerleri o sırada ne mi yapıyordu?

Tabii ki Chanhee ve Changmin, Younghoonu'u kapmış, Sunwoo Eric ile konuşacak fırsatı yakalamış, Kevin ve Jacob ise daha önceden konuşmaları gereken şeyleri konuşumaya başlamışlardı.

Her şey bir kenara, Sangyeon kendine çok iyi bir study buddy olacak haknyeon'u bulmuştu ve birlikte kütüphaneye ders çalışmaya gitmişlerdi. Anlayacağınız mahalle yanarken orospular rakip eleme peşindeydi.

dönelim asıl çiftimize.
Hocaya görünmeyeceklerini düşündükleri yer, futbol sahasının arka kısmında kalan fazla büyük olmayan ama kaykay kaymak için yeterli olacak bir yerdi. Orası okulun dedikodu alanı dedikleri yerdi, kim gizli saklı konuşacaksa oraya giderdi. Ayrıca sahanın tellerine yıllar boyunca sürekli kilitler asılmıştı. Malum herkes pont des arts köprüsünü görebilecek kadar şanslı veya zengin olamıyordu. Kim bilir belki bir gün bizimkilerde oraya bir kilit asardı.

"Öncelikle, gerçekten bunu yapmayı istemen lazım. Bir şeyi gerçekten istemezsen yapamazsın, kaykay kaymakta bunlara dahil. Hem istemen hem de bunu yaparken eğlenmen lazım yoksa bir anlamı kalmaz. Bazı kişiler için bir tutku, bazıları içinse eğlenmek ve zaman geçirmek için bir yoldur kaykay kaymak." hyunjae tüm dikkatini Juyeon'a ve ağzından çıkan kelimelere vermişti o sırada ise Juyeon tam bir hoca havasına girdiği için öğrencisinin onu dikkatle dinlemesinden son derece memnundu.

"Peki, Hyunjae kaykay senin için ne demek?"

"Seni daha yakından tanımam için bir yol demek" Bu kadar dürüst bir cevap beklemediği için şaşırmıştım bizimki ama yinede bozuntuya vermeden hemen konuyu değiştirip ondan hoşlanan çocuğa kaykayın üzerinde nasıl dengede duracağını anlatmaya başlamıştı.

"Düşeceğim!"

"Farkındaysan seni tutuyorum şapşal"

"Birlikte düşeceğiz o zaman?"

"Hyunjae bak düşmeyeceğiz. Hem niye düşelim ya deli misin sen?"

"Her an kayıp gidecekmiş gibi hissettiriyor ben ne yapabilirim of üzerime gelme?"

"Zamanla alışırsın"

"Düşersem bana bakmak zorunda kalıcaksın yani alışmasam bile olur"  Hyunjae'nin bunu demesiyle birlikte, arkadan bağırma sesleri yükseldi, bu kaçmaları için bir işaretti.

"BEN DAHA KAÇ KERE OKUL SINIRLARI İÇERİSİNDE KAYKAY YASAK DİYECEĞİM! BİR ELİME GEÇİREYİM SİZİ O ZAMAN GÖRÜRSÜNÜZ!!"

"KOŞ HYUNJAE" juyeon beden hocasından kaçmaya artık alışmıştı ama Hyunjae için aynılarını söylebilir miyiz... tabii ki söyleyebiliriz nedeni kaykay olmasa bile o da önceki okullarında sürekli hocalardan kaçıyordu eh soulmate olmak böyle bir şey işte.

ikili sürekli arkalarına bakıp hoca hala peşlerinden geliyor mu diye kontrol ediyordu. Juyeon en son dönüp baktığında sanırım sonunda hoca yorulup onların peşinden koşmayı bırakmıştı, tam önüne dönüp mutlu haberi vereceği an Hyunjae minik kafasını çoktan direğe geçirmişti bile.

"BU DİREĞİN BURADA NE İŞİ VAR OROSPU ÇOCUKLARI" Hyunjae acı içerisinde söylenip duruyordu. Juyeon gülmemek için kendini zor tutarken hemen gidip Hyunjae'nin kafasını kontrol etmişti, atalarımızın dediği gibi kötüye bir şey olmazmış ki, Juyeon "Kan akmıyor ama üzerine buz koyalım şişmesin" demişti. Tabii hyunjae şu an bunları duyamayacak kadar meşguldü. Çünkü tamamen farklı bir dünyada kafasının ağrısını unutmuş, juyeon'un kendisiyle ilgilenişini filmin en güzel kısmıymış gibi başa sarıp sarıp izliyordu. Hatta kendini öyle bir kaptırmıştı ki, revire geldiklerini bile yeni yeni fark ediyordu. Koşarak "HYUNJAE YAŞIYOR MU?" diye bağıran sunwoo olmasa onu bile fark etmeyecekti.

bump and love ; jumilWhere stories live. Discover now