Bölüm 15

76 4 0
                                    

Sustu. Tekrar düşündü. Tabelanın gözlerinin önünde belirmesine izin verdi. Begüm'ün meraklı bakışları üzerindeydi, Arda da yeni uyandığından gözlerini ovuşturuyordu. Bir şey söylemeden ayağa kalktı, karşı koltuğun üzerindeki laptopu alıp şifreyi girdi.

"Ne yaptığını söyleyecek misin?"

Begüm'e döndü. "Bir ayrıntı yakaladım. Sokak tabelasını gördüm."

Begüm "İşte başından beri aradığımız şey," dedi. Arda'nın gözleri irileşti, sokağın ismini sordu.

"İki seçenek var. Tam olarak hatırlayamıyorum. Ceyza ya da Cevza Sokak."

"O ne öyle be, ceviz gibi."

Arda'ya cevap verecekti ki, Google aramalarında "Ceyza" isminde bir sokağın olmadığını gördü. Cevza'yı denedi.

"İşte," dedi. Bir yer var. Hatta dur. İki yer." Gözleri irileşti. "Üç demek istemiştim."

Arda yerinde doğruldu. "İzmir'de mi?"

"Biri İstanbul'da. Beyoğlu'nda. Diğeri..." Birkaç saniye durdu. "Bursa'da."

Begüm "Öbürü?" diye sordu.

"Onu tam olarak bulamadım henüz. Bir saniye." Sayfalar arasında dolaşmaya devam etti. "Yok artık. Konya. Birbirinden bu kadar alakasız yerler olabilir mi?"

Arda birkaç adımda yanına geldi. "Görsellere bir bak. Sokağı görmüşsün. Tanırsın."

Tıkladı. İstanbul'dakinde bir tek ev görünüyordu sadece. Diğerlerinde fotoğraf yoktu. Begüm'ün de gelmesiyle ekrana gömülmüşlerdi.

Biraz araştırmadan sonra haritadaki bilgiler dışında bir şey edinemediler. Buğra bilgisayarı yavaşça kapattı, aldığı yere koydu. Sonra da koltuğa oturup gözlerini pencereye dikti. Dışarısı karanlıktı, birkaç binanın ışıkları dışında bir şey görünmüyordu.

Bir süre üçü de sessiz kaldılar. Sonra Arda ayağa kalkıp beklemedikleri bir şey söyledi. "Hadi İstanbul, Bursa ve Konya'ya gidelim."

***

Buğra güldü. "Yürü git başımdan Arda ya."

Arda gözlerini kırpıştırdı. "Net şekilde görmüşsün işte. Ne yapalım, böylece bir sonraki haberi mi bekleyelim?"

Buğra parmaklarını kütletmeye başladı. Stresliydi. "İki rüya gördüm diye şehirden şehre koşmayacağım."

"Ne?" dedi Arda. Begüm'e yardım et, bakışlarından birini atmıştı.

Begüm Buğra'ya döndü. "Gördüklerinin doğruluğundan emin olduğunu söylemiştin."

"Eminim," dedi. "Sadece... aptallıkmış gibi geliyor. Kimse gördüğü rüyanın peşinden yüzlerce kilometre uzağa gitmez."

"Kimse seninki gibi rüyalar görmüyor," dedi Arda. "Eğer bu da diğerleri gibiyse belki bir şeyler elde edebiliriz."

"Mantıksız." Buğra düşündü. "Şu an yapacağını yapmış bile olabilir. Belki üzerinden üç gün, bir hafta, belki de bir ay geçti."

Begüm gülümsedi. "Belki de henüz yapmadı."

Nefesini verdi. Arda ve Begüm tedirgin görünüyordu. Rüyanın bu kez aslının çıkmamasından korkuyordu. "Gidip ne yapabiliriz? Rüyanın devamını görmedim bile."

Arda kendinden emin şekilde konuşmaya başladı. "Bak. Gideriz. Yaşayan insanlarla konuşuruz. Tuhaf bir şey olmuş mu, gören duyan var mı, onları sorarız."

"Sen gerçekten bu yolla bir şeyler elde edebileceğimize inanıyor musun?"

Arda eliyle alnını ovuşturdu. "Daha iyi bir fikrin var mı Buğra?"

Düşündü. "Polise ihbar edelim. Tamam, cinayet ağır olabilir ama ne bileyim...hırsızlık deriz. Gidip sokağa bakacaklardır. Kilometrelerce yol gitmemize gerek kalmaz."

Begüm güldü. "Asılsız ihbar denen bir şey var Buğra. Rüya doğru olsa bile üç yerden ikisini, asılsız olarak ihbar etmiş olacaksın. Aradığında ismini de alıyorlar. Hapis ya da para cezası var, duruma göre."

"Aman aman. Hapis nedir ya?"

Arda Buğra'ya döndü. "Ee, ne diyorsun?"

"Bilmiyorum Arda. Hem üç farklı yer var. Biz birinden diğerine giderken olay olmuş bitmiş olur."

Begüm'ün dudakları sinsice kıvrıldı. "Üç kişiyiz."

"Hadi ama Buğra," dedi Arda. "Elime tam da Burcu'ya anlatabileceğim bir macera fırsatı geçmişken..."

Buğra atıldı. "Sakın kimseye bir şey anlatmıyorsun. Sakın."

"İyi be bir şey demedik. En azından bir ortalığa göz gezdirmiş oluruz. Belki bir şey yakalarız. Hatta belki birinin hayatını kurtarırız. Bundan daha önemli ne olabilir? Hadi biletleri alalım. İlk uçakla gideriz, ha?"

Begüm dudaklarını büzdü. "Annemlerle konuşmalıyım. Onlara haber vermeden böyle bir şeyi yapamam. Bir de bilet konusunda sıkıntı yaşayabiliriz. Birkaç saat öncesinden almaya kalkınca yani."

Buğra göz devirdi. Böyle bir şey yapacağına inanamıyordu. "Begüm sen annenlerle sabah konuşursun, saat geç oldu. Şimdi. Kim, nereye gidecek?"

Arda söze girdi. "Ablam İstanbul'da yaşıyor. Az çok biliyorum. Ben İstanbul'a gideyim?"

Buğra haritayı gözünün önüne getirdi. "Begüm Bursa'ya gider öyleyse. Ben de Konya'ya."

Arda bilgisayarı açtı. Şifreyi sormamıştı bile.

Begüm'ün söylediği gibi, bilet fiyatları normale göre biraz fazlaydı. Hatta Konya'ya direkt uçuş bulamamışlardı.

Yarım saat içerisinde üçü de en erken saate biletlerini aldılar. Buğra daha sonra ikisine de kendi spor çantalarından verdi. Zaten günübirlik gidip geleceklerdi, ama Begüm kabul etmedi ve sabah beşte kalkmayı göze alarak eve uğrayacağını söyledi. Gecenin ilerleyen saatlerinde neler yapacaklarını, söyeyeceklerini planladılar ve uyumaya karar verdiler. Yaklaşık üç saat uyuyacaklardı. Begüm belki rüyanın devamını ya da benzerini görebileceğini söylemiş, yatağa yapıştırmıştı onu. Buğra da her ikisine iyi geceler diledi ve on dakika içerisinde uykuya daldı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 05, 2015 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Rüya AvcısıWhere stories live. Discover now