21 YENİ BAŞLANGIÇLAR

3.2K 254 88
                                    


UKDE

21

YENİ BAŞLANGIÇLAR





Abim bir yanımda Tahir bir diğer yanımda kanlar içerisinde yatarken, ben çığlık çığlığa bağırmaya başladım. Duru ve Baran benim feryadımı duyup, koşar adım dışarı çıktıklarında gördükleri manzara karşısında nefesleri kesildi. Baran hemen koşarak yanıma gelip, en yakınında olan Tahir'in nabzını yokladıktan sonra çıplak ayakla koşarak abimin yanına gitti. "Yaşıyorlar!" dedi dizlerinin üzerine çökmüş bir eli abimin nabzının üzerinde dururken.

"Duru, ambulans... Ambulansı ara hemen!" diye bağırdı var gücüyle. Ben bütün yetilerimi kaybetmiş gibi yaşadığım şokla olduğum yerde durmuş, hareket etmeden sadece olan biteni izliyordum. Sevdiğim iki adamın kanıyla dolmuştu taş zemin, gözlerimden yaşlar oluk oluk akarken, ilk koştuğum kişi olmadı benim. İkisine de koşamadım. İnsan tercih yapabilir miydi canından çok seven iki insan yerde ölümün pençesinde dururken. Yapamadım. İkisinden birini seçemedim. Öl dese öleceğim iki adam, uğruna canımı vereceğim iki adam... İkisi de çocukluğum, ikisi de gençliğim... Bugünüm, yarınım.

Ölsünler istemedim... Beni bıraksınlar istemedim. Baran bağırıyor, Duru bana bir şeyler diyordu ama hiç birisini duymuyordum. Tam da o an ölmek istedim...

Ölümü hiç bu kadar istemedim... ,"Nerede kaldı bu Allah'ın belası ambulans" feryat eden Barandı. Canı yanıyordu... Sahi benim kadar yanıyor muydu canı? Hissediyor muydu onları... Ben hissedememiştim. Onlara dokunmaya korkmuştum. Kendimden, en çok dokunursam bırakamamaktan korkmuştum.

Hayat acımasızdı, hayat zalimdi yaşamak ve ölüm şah damarım kadar yakındı bu gece bana.

Ambulans sesleri, sirenler, polis arabalarının ışıkları doldurdu bahçeyi. Gecenin zifiri karanlığının gizlediği kanlarını aydınlattı ışıklar. Soğuk betonun üzerinde hala kırmızı duruyordu kanları. Zihnim bana oyun oynuyordu sanki... Ellerimle yerdeki kanları alıp, ait oldukları yerlere götürmek istedim. Ayaklarımın ucunda yatan adamın hemen yanında dizlerimi toprağın üzerine koyup, eğildim. Gelen sağlık ekipleri Tahir için müdahale yapmaya hazırlanırken, bir diğer tarafta abim için uğraşan bir başka ekip vardı. "Durun!" dedim. Yaşlar gözlerimden akarken, hiçbir mimik yoktu yüzümde. Herkes durup bana baktı. "Durun, ne olur!"

"Ne oldu Zümre?" dedi Duru yanıma gelip aynı benim gibi dizlerinin üzerine çöktü. "Güzelim... Bırak işlerini yapsınlar" Ellerinin arasına aldı elimi sakinleştirmek belki de bir şey olmayacak güvenini vermek istiyordu.

Çıldırmışçasına bağırdım o an. "Durun dedim size!" Ellerimi, Duru'nun ellerinin arasından hızla çektip, kanlı zemine sürdüm birkaç defa. "Bunları burada bırakamayız lütfen durun" derken sesim titremiş, omuzlarım sarsılarak ağlamaya başlamıştım. Müdahale etmelerine engel oldum. Bunları burada bırakamazdık. "Ölürler..." dedim. Yalvarıyordum. "Çok kan kaybettiler lütfen alalım" şuurumu kaybetmiş gibi bağırdım az önceki sakinliğimin aksine. "Sakinleştirici yok mu? Şokta kendisi şu an" diye konuşan Barandı. Ben görevliye yalvarırken kolumda ince bir sızı hissettim. Gözlerimi araladığımda her yer puslu görünüyordu. Nerede olduğumu neden olduğumu dahi bilmiyordum. Başımı sağa sola çevirdim boynumda acı bir his belirdi. Elimi attığımda yataktan doğruldum. Duvarları beyazdı yanımda tekli bir koltuk vardı. Ağır ayaklarımı sarkıtıp, yataktan aşağı indim. Odanın kapısını açtım dışarı koridora çıktım. Hastane koridorunda olduğumu anladığımda, başımdaki dönme, gözlerimdeki o puslu görüntü yavaş yavaş yok olmuştu. Hastanedeydim... Abim... Tahir! Aklıma gelen görüntüler zihnimin duvarlarına çarpıyor oradan oraya savruluyordu.

UKDEWhere stories live. Discover now