'[5]

78 13 1
                                    

'[5]

"Ah sikeyim, hadi ama!" Telefonu kullağına sertçe yaslamış olan, Bakugou; hızla küfürler savunuyor ve etrafında dönüyordu.

En sonunda açılan telefon ile bu sefer Fransızca bir şekilde bağırmaya başlayan Bakugou'dan ayırdın gözlerini. Yaslandığım koltukta başını geriye attın ve gözlerini yumarak kendini soyutlamaya çalıştın.

Ve o sırada tekrardan o tanıdık ve boğuk, sisli görüntüyle karşılaştın:

"Bak Deku, buraya gel!" Sinirle bağırdı, Sarışın.

Güldün, "Hadi ama Kacchan, sende gel. Merak etme düşmeyiz."

"Lan yerden 100 kilometre yukardayız elimizi uzatsak tanrıya değeceğiz gelmiş düşmeyiz diyorsun." Dedi laf anlatmaya çalışır bir şekilde. "Bebeğim, bak... gel hadi. Başka bir şey işte söz yapacağız."

"Gerçekten mi?" Gözlerin irice açıldı.

"Evet, hadi gel buraya." Dedi rahatlamış bir şekilde ve sana doğru elini uzattı.

"O zaman beraber korku filmi izleyelim."

Elini hızla çekti. "Ne?"

Devamını görmek isteyerek gözlerin sıktın. Neydi bu anılar, gerçektende onunla olanlar mıydı?

Bunları düşünerek başını eğdiğin sırada karşındaki sarışının sesi yükseldi. Başını kaldırarak ona baktığında ne dediğini bilmediğin için içine bir merak savrulmuştu.

Ona bakıyordun ve hareketlerini gözlemliyordun. Sol elindeki telefonu sıkıca tutuyor ve sağ eli ile de parmaklarını çıtlatıyordu, baş parmağını kullanarak.

En sonunda telefonu fırlattı koltuğa doğru. "Sikeyim!" Parmaklarını saçlarının arasına geçirerek derin nefesler aldı gözlerini kapatıp.

"B-bir ş-şey mi oldu?" Korkakça sordun merakına yenik düşenerek.

Sana doğru döndü ve parmaklarını ayırdı yavaşça saçlarından. Bakışları seni bulduğunda sağ eliyle burun kemiğini sıktı. "Ah... sikeyim... korkuttum mu?"

Ona şaşkınlıkla baktın. Sana doğru adımlarken irileşmiş gözlerin onun üzerinde gezindi. Yanına geldiğinde alnına düşen saçlarını kaldırdı ve bir öpücük kondurdu. Ardından da alnını senin alnına yasladı gözlerini yumarak. "Üzgünüm bebeğim, korktun mu?"

"H-hayır... ben... s-sadece merak ettim."

"Ahh... önemli bir şey yok. Endişelenme." Dedi ve biraz daha eğilip dudaklarına ufak bir öpücük kondurdu. "Acıkmış olmalısın, ne yemek istersin, ne yapayım sana?"

Ona şaşkınlıkla bakınmaya devam ettin. Değişik davranıyordu. "S-sen... yemek yapabiliyor musun?"

Yüzünde pişkin bir ifade oluştu sarışının. Sana doğru baktı ve göz kırptı. "Görmek ister misin?"

Başını eğdin. Bu adama karşı samimi olmak istemiyordun. Ama ona karşı gelip illeri daha da zorlaştırmak istemiyordun. Bu yüzden ayağa kalktın.

Bu adamın güvenini kazanmak özgürlüğe bir biletti.

"U-udon yapabilir misin?"

"Tabii ki de yapabilirim. Gel bakalım." Belinden tuttu ve mutfağa doğru ilerledi. Beraber salona bağlı olan bu amerikan mutfağa doğru ilerlediğinizde seni tezgahın diğer tarafında olan sandalyelerden birine oturttu.

OBSESSİON' BAKUDEKUWhere stories live. Discover now