Ne kadardır içmeden elimde tuttuğumu bilmediğim suyu tek yudumda içip sert bir şekilde tezgaha koydum.

"Aynen öyle sarı göz, mavi saç."

Hızlı bir şekilde ılık bir duş alıp, üstüme siyah bir tişört, altıma da aynı renkte bir pantolon geçirdim. Aşağıya indiğimde Özgür'e sadece "Çıktım." Diye seslenip hızlıca kapıdan çıktım.

Dışardaki adamlar kapıdan benim çıktığımı görünce hızlı bir şekilde duruşlarını düzeltti.

"Abi bir şey mi istedin?" Diye sordu korumaların başı olan olan Şükrü.

"Takılcam biraz, sadece bir araba gelsin peşimden."

"Güngör abi, ben olmadığım zamanlar en az 2 araba olsun arkasında demiş-"

"Şükrü?" Diye sözünü keserken arka cebimden sigarayı paketini alıp bir dal çıkardım ve dudaklarımın arasına yerleştirdim.

Anında arka cebinden çıkardığı çakmağı uzatırken "Tamamdır abi." Dedi.

Arabaya bindiğimde ilk bi duraksadım. Nereye gideceğimi ben  de bilmiyordum, şimdi Güngör olsa 50 tane mekan sayardı hemen. Götlük yapmasaydı beraber çıkardık.

Bir kaç dakika düşünüp en sonunda aklıma gelen yerle motoru çalıştırıp yola çıktım. Yarım saatin sonunda büyük mekanın önünde durdum. Arabanın anahtarını önümde duran çocuğa verip beklemeden içeri girdim. Zaten tanındığım için ekstra bir ilgiyle beni bir masaya aldılar.

*

Son yarım saattir önümde duran ve hala bir yudum dahi içmediğim viski dolu bardaktaydı gözlerim. Boynumdaki zincir kolyeyi sıkıntıyla çekiştirirken kafamı kaldırıp önümdeki sesli kalabalığa baktım.

Geniş mekanda herkes kendinden geçmiş gibi dans edip eğleniyordu.

Allah aşkına ne bok yemeye bu kadar mutluydunuz amına koyduklarım.

Buraya gelmiştim ama düşüncelerimin kaydığı yer yine aynı yerdi, o yüzden geldiğimden beri sadece oturmuştum. Hatta zamanında işine yardım ettiğim ve bana minnet dolu olan bu mekanın sahibi onlardan memnun olmadığımı düşünüp mahcup bir şekilde yanıma gelip sormuştu, eksik bir şey var mı diye.

Orospu çocuğu Affan yüzünden düştüğüm hal iyice sinirimi bozuyordu. Geliş amacımı hatırlayıp kafamı kaldırdım.

Bir kaç kızın gözleri ilgiyle masamda dolanıyordu ama locanın iki yanında duran adamlarım yüzünden adım atamıyorlardı.

Gözlerim gece mavisi kısa bir elbise giyinmiş sarışın kızı üstünde durdu. Baştan aşağıya çekinme gereği duymadan süzdüm vücudunu. Hafif dolgulu ve kıvrımlı vücudu tam benim tipimdi. Gözlerine baktığımda gülümsüyordu, onu süzmem hoşuna gitmişti. Kaşlarımı kaldırıp, kısa bir kafa işareti yaptığımda alt dudağımı ısırıp yanıma doğru adımladı. Şükrü izin alır gibi bana baktığında onayladım.

Kız yanımdaki boşluğa oturdu yavaş bir şekilde. "Erva ben." Başımı salladım. Güzel kızdı. Elimi ince beline atıp kendime yaklaştırdım, bu hareketimle daha çok yaslanmıştı bana. "Senin ismini öğrenmeyeyim mi?" Diye sorarken eli karnımın üstünde dolaşmaya başladı.

"Kim olduğumu biliyorsun, bu muhabbete hiç girme. Hoşlanmam."

Sert sesim bocalamasını sağlarken hemen durumu toparlamaya çalıştı ama konuşmasını istemiyordum. Açık olan saçının bir tutamı tutup kulağının arkasına sıkıştırdığımda sustu. Heyecanlanmış ve sevinmişti. İstediğim şeyi anlamış olacak ki, dudakları boynuma indi. Küçük küçük öpmesi bana herhangi bir şey hissettirmedi.

ZİKO (bxb)Where stories live. Discover now