Lüsyüs'ün Sonu

51 7 15
                                    

Lüsyüskolikler,

Her şey için teşekkür ederiz.

"Bundan sonrasını hızlıca geçebilirim sanırım." dedi Lüsyüs. Uzun, parlak beyaz saçlarını savurdu. Gençliğinden beri haşmeti asla azalmayan o meşhur saçlarını... "Mükemmel sesimi daha çok yormama gerek yok. Hogwarts Savaşı bitti, Voldi patladı, Sneyp hala sahte bir kimlikle gizlice yaşıyor. Dambıl ölene kadar video yaptı, hatta cenazesinde bile biz konuklarına şaka hazırlamış. Son videosu 'CENAZEME GELEN DOSTLARIMI ŞAKALADIM!??!?!' oldu."
"Ya oğlunuz Dreyko? Eşiniz?" diye sordu Lüsyüs'ün karşısındaki koltukta oturan kişi. O soru sorarken bir yandan yanındaki arkadaşı Lüsyüs'ün sözlerini kaydediyordu. Bu iki kişi, Lüsyüs'ün hayatını tüm detaylarıyla halka sunmak isteyen iki insandı.
"Dreyko ne yapsın işte... Evlendi, çocuğu oldu. O çocuğa Dreyko'ya küçükken hediye ettiğim bilgisayarı verdim, o da kendini Google'da aratınca onu da patlattım. Bilgisayarı büyük torunuma veririm artık! Eşim de iyi, beraber mutluyuz. O saçının yarısını boyatıyor, iki renkli saçını çok sevdiğimi bildiği için... Ben saçımı boyatmıyorum. Yaşlı olmam mükemmel olmadığım anlamına gelmez sonuçta."
"Tabiki Lüsyüs Bey!" dedi ropörtajı yapan kişi. "Bunların dışında eklemek istediğiniz bir şey var mı?"
Lüsyüs çenesini kaşıyarak düşündü. "Sanırım... Selam söylemek ya da teşekkür etmek istediğim kişiler var.
Öncelikle, beni yaparak dünyaya büyük hizmet eden anne babama selam çakıyorum.
En eski dostum ve başımın belası Sneyp'e teşekkür ederim, ne zaman birini patlatmak istesem bana onu patlatmak için bir sebep verdiği için... Tuhafsın, bazen senin adına ben utanıyorum ama kendin olmayı hiç bırakmaman çok etkileyici (benim kadar olmasa da).
Karıma da teşekkür ederim. Bana, müstakbellere rağmen sevginin varlığını hatırlattı. Bazen delirdi, bazen beni sinirlendirdi, bazen herkesi kandırdı (o Feysbuk meselesini hala unutmadım). Bunlar çok havalı! Ağladık, güldük, patladık, patlattık... İyisiyle ve kötüsüyle bu yolda beraber yürüdük.
Oğlum Dreyko... Senin işin hiç kolay değil. Benim gibi mükemmel bir insanın çocuğu olmak, ona yakışmak zorlu bir görev. Sen bu görevi hiç kafaya takmadın! Bir varis değil, evlat oldun. Saygı ve gücü değil, sevgi ve tatlı Bombardacık'ları kovaladın. Anana mı çekmişsin ne... En mükemmelden bir düşük çocuk sensin oğlum. Torunumu da böyle yetiştireceğine eminim. Bunu pek söylemesem de... ben seni seviyorum oğlum (hemen şımarma ama). Senin kahramanın olmayı da çok seviyorum. Bunu sakın unutma.
Hikayemde bana eşlik eden diğer dostlar: deli dolu Belat, tuhaf ama sempatik Heri, Harmoni ve Ron (soğuk şakalarını asla unutamam), kötü olmakta çok iyi olan Voldi, herkesi nasıl şaşırtacağını hep bilen Dambıl... Sizlerden de bahsetmeden bu hikayeyi bitiremem.
Sanırım bu hikayeyi okuyacaklara da teşekkür etmeliyim. Koca bir hayatı birkaç bölüme sığdırmak zor, bu sıkışık hikayeyi okumak da öyle (her ne kadar mükemmel birinin hayatı olsa da). Hikayeme ortak olduğunuz için hepinize teşekkür ederim.
Son olarak da size, hikayemi dünyaya tanıtacak olan iki kişiye dönüyorum. Hayatımın öyküsü artık sizin ellerinizde. Yüzümü kara çıkarmayın aslanlarım! (çıkarırsanız sizi patlatırım)
İşte bu kadar. Ee, ne zaman basılır bu yazdıklarınız?"
İki kişi, endişeli bakışlarla birbirlerine döndüler. Lüsyüs'e dönmeden önce ikisi de boğazını temizledi.
"Lüsyüs Bey... Şimdi biz sizin hayatınızın tamamını anlatmak istiyoruz."
"Ne güzel." dedi Lüsyüs.
"Yani doğumdan... Ölüme kadar."
"Aslında bu yüzden bu ileri yaşınızda yanınıza geldik."
"Bir dakika... Siz..." Lüsyüs hışımla ayağa kalktı. "SİZ BENİM BİR GÖZÜMÜN TOPRAĞA BAKTIĞINI MI İMA EDİYORSUNUZ????"
"H-hiç olur mu Lüsyüs Bey!" dedi yazarlar. "Sizin gözünüz toprağa bakmaz. Mermere bakar. Elit birisiniz çünkü!"
"NE??? MERMER Mİ??? SENSİN MERMER!!"
"Lütfen anlayın, hikayenizi gelecek nesillere bütün detaylarıyla aktarmak istiyoruz. Ama hikayenin bitmesi için birazcık daha beklemek gerek!"
"BİRAZCIK MI? HAH! PİS MUGGLE'LAR!! BEN HEPİNİZİ GÖMERİM BE!!!" Lüsyüs asasını çıkardı, derin bir nefes aldı ve bağırdı: "BOMBARDA!"
Ve yazarlar patladı. Neyse ki Lüsyüs'ün hikayesini kaydettikleri belgeler yok olmamıştı. Lüsyüs saçlarını savurdu ve belgeleri aldı.
"Konuşmaktan sıkılmıştım zaten. Bu kadarı yeter."
Hemen Timuçin'i aradı ve 75 metrelik limuzinini beklemeye koyuldu (evet, yeni ve en uzun limuzini buydu). Hikayesini yayımlamak için bir platform bulur bulmaz eve dönecekti. Doğumunu, okulunu, dostlarını, maceralarını herkes bilecekti artık. Lüsyüs'ün sonunu merak edenler de...
"Eh..." dedi kendi kendine. "Kendileri bir şeyler hayal edebilirler sanırım."
İçten içe hiçbir hayalin kendi mükemmelliğine ulaşamayacağını bilse de Lüsyüs, bu düşünce onu neşelendirdi. Bir korna sesi duydu, Timuçin'e el salladı, limuzinine bindi. Ve Lüsyüs Melfoy'un 75 metrelik limuzini gün batımına karşı yola çıktı.

SON



Lüsyüs'ün HayatıWhere stories live. Discover now