Aman Ne Güzel

151 8 0
                                    

Multimedia: Mehmet

Gözlerimi açtığımda odamdaydım.Üzerimden kamyon geçmiş hiç bir hissiyat var.En son hatırladığım düşüşümdü.Acaba rüya falan mı gördüm?Yataktan tam doğrulduğum sırada boynumda şiddetli bir ağrı başladı.Gayr-i ihtiyari elim boynuma gidince boynumda ki boyunluğu farkettim.Neydi bu böyle?Melissa burada bir yerde olmalı
"Melissa, Melissa nerdesin" diye bağırmaya başladım yatağa geri yatarken.Birkaç ayak tıkırtısından sonra Melissa odama geldi.
"buyrun Düşes"
"ne oldu bana, bu boynumda ki ne?"
"düştünüz efendim."
"demek gerçekti.Peki ya sonra"
"hatırlamıyor musunuz"
"yok hatırlıyorum ya taktir edersin ki düştükten sonrası yok!"
"aa evet, doğru.Ben odanızdaydım.Bir bağrış, çığrış oldu.İlk başta pek önemsemeden işime devam ettim.Sonra sizin adınız yankılandı.Dışarı fırladım.Siz merdivenlerin sonunda yatıyordunuz.Kraliçe hemen bir hizmetkar çağırdı sizi salona taşıdılar.Herkez sizi uyandırmaya çalıştı ama uyanmadınız.Prenses Mia sizi hastaneye götürmeyi önerdi ancak Kraliçe bir sansasyon olur diye izin vermedi.Saraya doktor çağrıldı.Sizi bu sefer odanıza taşıdılar.Burada muayene oldunuz.Bu boyunluk takıldı.Bir kaç tanede ağrı kesici verildi."
"ondan beyinim kazan gibi."
"sanırım"
"kraliçe ne yaptı bu duruma peki?"
"şaşkındı.Prense sordu zaten hemen olayı.Ancak Presns cevap vermeyip dışarı çıktı."
"gerizekalı zaten ne diyecek ki!"
"sinirlenmeyin lütfen"
"tamam neyse, çıkabilirsin ama birşey olursa hemen bana haber ver"
"tabiki siz nasıl isterseniz"dedi ve çıktı.Ne güzel yaa yabancı bir yerde olduğum yetmiyor gibi birde yatağa bağlı kaldım.Kendini beğenmiş küçük prens ne olacak!

"Düşes, sevgili Düşes"sesleri ile güzel uykumdan uyandım.Kimdi bu?Gözlerimi açınca Melissa yı gördüm.
"efendim"dedim sıkkın bir sesle.
"afedersiniz uyandırmayı istemezdim ancak aşağıda sizi görmek isteyen biri var"
"beni mi?Emin misin?"
"evet.Telaşlı üstelik.Kraliçe ye bile bağırdı"
"abim mi acaba?Hemen kaldır beni inelim"
"tamam efendim"diyerek yataktan kalkmama yarım etti.Üzerime bir eşofman takımı ve başımada bir şal alıp Melissa nın yardımı ile merdivenlere gitti.Gerçekten de aşağıdan sesler geliyordu.Abim olmalı.Duydu kesin benden haber alamayınca.Yavaş yavaş merdivenlerden inip salona geçtik.Kraliçenin karşısında biri vardı.Bir erkek ama abim değil.Kimdi bu?
"ahh işte geldi.Şimdi birde kendi gözlerinizle görün ne kadar iyi olduğunu"diye beni işaret etti.Adam arkasını dönüp bana baktı.Tanışıyor muyuz?
"meraba Funda."diyerek bana yaklaştı.
"tanıyamadım"
"aa çok pardon benim hatam.Ben Türkiye nin İngilterede ki konsolosluğundan Mehmet Yalvaç."
"abimin arkadaşı"
"takendisi.Emir haber verdi geleceğini.Dün dergi çekimleri olduğu için bugün geldim ve görüyorum ki ne haldesin"
"olayı büyütmeyin lütfen.Durumu gayet iyi!"diye araya girdi Kraliçe.Onu görmezden gelerek konuşmaya devam ettim
"sizi daha iyi karşılamak isterdim."dedim ve Mehmet Bey yüzüme gülümsedikten sonra arkasında ki Kraliçeye dönüp
"Bayan Düşes ile yanlız konuşacağım"dedi sert bir şekilde.Kraliçe kıpkırmızı bir şekildeydi ancak yinede zoraki bir şekilde gülümseyip
"tabiki"dedi ve yanımdan geçip dışarı çıktı.
Mehmet bey yanıma gelip
"otur lütfen"dedi ve beraber koltuklara geçtik
"nasıl oldu bu?"diye sordu ve nedenini bilmeden herşeyi ona bir çırpıda anlattım tabi Melissa dan duyduklarımla
"hakların var Funda.Sana bunu yapamazlar.İstersen hemen buradan çekip gidebilirsin"
"ama nasıl?Anlaşma gereği bu ülkede olmalıyım"
"evet öyle ama bu sarayda değil!Sana zarar verebilecek insanlarla bir çatıyı paylaşamazsın"
"gerçekten mi?"dedim.İnanmıyorum demek öyle.Demek onları çekmek zorunda değilim.
"tabiki şuan iste gidebiliriz.Kimse seni durduramaz"dedi güven veren bir tavırla.
"gidelim o zaman çünkü burada 1 dakika daha kalamam"
"bende öyle düşündüm"dedi ve Melissa yüzüme bakmaya başladı
"Melissa lütfen çıkıp eşyalarımı topla.Hemen acele bir şekilde hemde"dedim ve Melissa salondan çıktı.
"teşekkür ederim"dedim ve yerimden kalkmaya çalıştım tabi başaramadım ve.Mehmet Bey bana yardım etti
"gidip baksam iyi olacak"dedim
"tamam burada bekliyorum, zaten benimde bir telefon etmem gerek"dedi ve salondan yavaş adımlarla çıktım.Odama geçerken hizmetçinin biri yanımdan koşarak geçti.Odama geldiğimde Melissa çoktan işe konulmuştu.
"Melissa işin bitince hemen kendi eşyalarını da topla.Ben nereye sen oraya"dedim ve Melissa memnun bir tavırla
"peki efendim dedi"dedi.Daha sonra pat diye kapı açıldı.Gelen kraliçeydi.
"Funda ne demek oluyor bu?"dedi kıpkırmızı bir suratla.Bende tam karşısına dikilip boynumdaki boyunluğu gösterdim
"siz bunu açıklayın ondan sonra ben size açıklama yaparım"dedim.
"hiçbir yere gidemezsin"
"nedenmiş o"
"anlaşma var"
"bu anlaşma sadece bize işlemiyor sizin içinde geçerli.Lütfen tatsızlık çıkarmayın gidiyorum"
"gidemezsin dedim sana"dedi ve odadan çıkıp gitti.Tonton bir kadınmış değil mi, cadı çıktı resmen içinden!Melissa elinde 2 valizle giyinme odasından çıktı
"pek birşey alamadım şimdilik."
"tamam önemli olanları aldıysan yeter"
"Aynen efendim.İzninizle bende valizini toplayayım"
"tamam burada bekliyorum seni.Haa gelirken de bir hizmetkar burda valizleri taşısın"
"peki efendim"dedi ve çıktı.Bende giyince odasına gidip elime spor bir çanta aldım.İçine makyaj malzemelerimi, cüzdanımı ve birkaç ıvır zıvırı alıp çantamı koltuğa koydum.Sonra da ayağımda ki terlikleri çıkarıp spor ayakkabılarımı giydim.Kapı açıldı tekrardan
"Sayın Düşes hazırız"diye yanıma geldi Melissa.
"tamam valizleri indirsinler"dedim ve ayağa kalkıp çantayı elime aldım.Merdivenlerden inerken Mehmet bey karşıladı
"ben valizlerle ilgileneyim"dedi ve hizmetkarların arkasından çıktı.Kraliçe yanında bir hizmetçi ile dikiliyordu
"Funda gidersen işler çok karışacak!"dedi.Tam dönüp cevap vereceğim bir sırada
"merak etme büyük anne öyle birşey olmayacak"diye bir ses geldi.Kafamı çevirince William ı gördüm diğer girişten geliyordu.Al başına belayı!
"benim adıma konuşamazsın"dedim ve çıkışa yürümeye başladım.Sonra bir el sol kolumu tuttu.William olmalı.Biri şuna her istediğinin olmayacağını anlatmalı.
"büyük annem gidemeyeceğini söyledi, duymadın herhalde"dedi.Kolumu ondan kurtarıp dişlerimi sıktım ve
"bana asla ne yapıp yapamayacağımı söyleme.Anladın mı sakın!"dedim ve yürümeye devam ettim.
"William"diyen kraliçenin sesini duyduktan sonra ayaklarım yerden havalandı.
"sana gidemezsin demiştik"dedi ve beni kucaklayıp saraya doğru yürüdü.
"bırak beni gerizekalı"
"ağzını bozma lütfen"diye hala taşımaya devam etti
"Prens William"diye yeri göğü inleten bir ses yükseldi koridorda.William sıkılan ama aslında bu durumdan da eğlenen bir tavırla arkasını döndü, Mehmet beydi bu.
"Sayın Düşesi yeri indirin, lütfen!"
"aa öyle mi?Neden peki?"
"burada sizinle aynı havayı solumak istemediği için olabilir mi?"
"unuttunuz galiba biz evliyiz"
"aa öyle mi?Ama lütfen şuna cevap verin, hangi normal evlilikler anlaşmalar üzerine kurulur?"
"normal olduğunu söyleyen kim?"
"pekala Düşesi indirin lütfen iş daha da uzamasın"
"iyi günler sayın Diplomat"deyip merdivenlere yöneldi.
"William indir beni"dememe kalmadan Mehmet Bey karşısına dikildi
"zor kullanmayalım lütfen!"
"ahah zor kullanmayalım.Bence kullanalım.Ne dersin sen ve ben.Şimdi burada "
"William çocukluk etme"diye feryat etti kraliçe.Ancak William aldırmadan beni birden yere indirdi.Sonrada ceketini çıkarmaya başladı
"kazanırsam Düşes evinde KOCASININ yanında kalır!"
"kaybedersem onu istediği yere götürürüm"dedi Mehmet Bey kollarını sıvarken.
"Tanrım kesin şunu!"diye bağırdı Kraliçe ancak dinleyen yoktu.
"saçmalıyorsunuz.Yapmayı."diye araya giriyordum ki Melissa kolumdan tuttu.
"sevgili kocana şans dile Funda"diye seslendi William.
"bencede çünkü ihtiyacı olacak"dedi Mehmet Bey ve yüzüne yumruğu yedi...
~~~
William ın yere yatması sonucu Mehmet Bey ayağa kalkıp yanıma geldi
"hadi Funda"diye kolumdan tutup beni saraydan çıkardı.Biz çıkarken William salona taşınıyordu.Arabaya bindikten sonra anca kendime geldim.
"naptınız siz"diye inledim birden önde oturan Mehmet Beye.Mehmet bey yarılan kaşı ile ilgileniyordu.Beni duydu ama dönmeden cevap verdi
"bunu O istedi, gördün."
"ona uymaya bilirdiniz"
"oldu artık"dedi ve sinirden cevap veremedim.Ne oldu artık yaa resmen birbirlerine girdiler.Benim, kalıp gitmemi resmen şeref meselesi yaptılar.
Bir süre sonra araba yemyeşil bir alanın olduğu ormanlık bir yerde durdu.
"geldik"dedi Mehmet Bey ve arabadan indi.Bende Melissa nın yardımıyla indim.Burası yemyeşil alanın içinde müthiş bir evdi.Açıkcası kendimi garip bir şekilde özgür hissettim.
"içeri gelmiyor musun"dedi Mehmet Bey.Tabiki geleceğim burada durup ne yapayım
"geliyorum"diyerek eve ilerledim.İçeri girdiğimde kendimi bir dağ evinde gibi buldum.Hem modern hemde klasik bir tarzı vardı evin.
"alt katta mutfak, salon, çalışma odası, ve lavabo, tuvalet var.Üst katta ise yatak odaları ve kütüphane var."diye açıklamaya başladı.
"pekala anladım, ev çok şirin ama bu ev diyorum nereden çıktı?"
"bu ev Emir in.burada okurken Elizabeth ile almışlar daha doğrusu.Bu olay sonucunda ikiside evi senin üstüne yaptı"
"inanmıyorum."
"inansan iyi olur.Böyle birşeyin olacağını tahmin ettiğim için ben de evi hazırlamıştım"
"Herşey için teşekkür ederim"
"siz geçip yerleşin."
"gerçekten çok teşekkürler.Lütfen oturun size birşeyler ikram edeyim"
"aslında iyi olabilir.Ne dersin Kağan kalalım mı?"diye arkadaşına döndü.
"gerçekten de iyi olabilir ama benim işim var.Sen kal"dedi Kağan beyde
"tamam o zaman.Ben kalayım.Dediklerimi halletmeyi unutma sende"dedi ve arkadaşı ile dışarı doğru yol aldı.Melissa da çoktan mutfağın yolunu tuttu.Bende daha fazla ayakta kalamayıp kendimi yavaşça kanepeye attım.Boynum hala acıyor.
"acıyor olmalı"dedi Mehmet Bey.
"ahh olacak o kadar"
"Şey ben bir lavaboyu kullanıp yüzümü yıkayayım.Malum"deyip yüzünü gösterdi ve gülümseyerek uzaklaştı.Benim yüzümden adam psikopat William ile takıştı.Ayağa kalkarak onun gittiği yöne yöneldim.Kapıyı tıklayıp
"Şey Mehmet Bey böyle olmaz yüzünüz.İzin verirseniz ben pansuman yapayım"dedim.Su sesi kesilip kapı açıldı.
"Bey demeyi bırakırsan olabilir aslında."
"tamam Mehmet o zaman ama benim malzemem yok"
"ben aslında arabadaki ilk yardım çantasındakiler ile halledecektim.Onu getireyim"dedi ve el havlusunu kaşına tutarak çıktı.Fena dağılmış kaşı.Off Allah ım yaa.Salona geçtiğimde O da içeri giriyordu.Kanepeye oturdum.
"al bakalım"deyip çantayı bana uzattı.Gerçekten de ilk yardım çantası.İçerisinde yok yok.İlk önce yaraları temizledim.Bazı yerler çoktan morarmış.Kaşı fena ama.
"ya baksana kaşın kötü durumda."
"Evet"
"hastaneye mi gitsek"
"Bak burada istediğin her malzeme var.Ne gerekli ise yap"
"ama dikiş atılmalı"
"at o zaman"
"emin misin"
"emin değilim ama sana güveniyorum diyelim"
"pekala sen bilirsin"deyip dikiş malzemelerini çıkardım.
~~
"işte bitti.Nasıl hissediyorsun?"dedim malzemeleri geri yerleştirirken.
"hiç fena değil.Ellerine sağlık"
"bence yine de bir hastane şart"
"zamanım yok.Bak sen yaptın hem"
"sen bilirsin"
"ben gideyim artık"
"tamam"
"bir sorun olursa ararsın ev telefonu var.Kapıda adamlar da olacak"
"Adamlar mı?"
"evet, bir sorun mu var?"
"aslında var.Ben böyle şeylere alışık değilim.Lütfen adam falan olmasın.Sadece bir iki kadın daha olursa O olur"
"yardımcı mı?"
"evet"
"tamam öyle olsun.Numaram telefon rehberin yazılı.Kadınlar yarın gelir"
"tekrar teşekkürler"
"rica ederim, iyi akşamlar"
"sana da.Ha dur bir saniye.Bugün olanlar ve şu düşme mevzum konusu aramızda kalsa olur mu?Abim tedirgin olsun istemiyorum"
"emin misin"
"evet"
"sen bilirsin, ama bilmek hakki"
"bunu bilmese daha iyi olur"
"tamam öyle olsun"deyip arabasına bindi ve gitti...

FEDAİWhere stories live. Discover now