Yaramdan kanlar süzülüp oradan boynuma ulaşırken ben hâlâ dolu gözlerimle Hope'un acı içindeki bedenine bakıyordum. Dudaklarım titreyip gözlerimdeki yaşlar daha da artarken koltuğa çöküvermiştim. O sırada yanıma bir hemşire gelip benimle ilgilenmeye başladı, bense sadece onu izliyordum... 

Ölüm, nihayet bizi ziyaret etmeye karar vermişti anlaşılan.

Ona sakinleştirici verdikten sonra tekrardan iğneyi koluna takmışlardı. Doktor da durumunu son kez kontrol ettikten sonra tehlikenin geçmiş olduğuna kanaat getirmiş olacak ki odadan ayrıldı. Bir süre sonra da hemşireler de çıkmış, beni onunla baş başa bırakmışlardı. Yanına adımlayıp yatağın kenarına oturdum ve elini tuttum. 

Artık yaşamayı dilemiyordum..sadece huzurla, bir an önce bitmesini istiyordum. Çünkü artık yorucu olmaya başlamıştı ve daha ne kadar üstesinden gelmeye devam edebiliriz bilmiyorum.

Dakikalar geçmiş, ben onun elini bir an bile bırakmadan öylece uyuyan yüzünü izlemiştim. En sonunda kaşlarını çatıp uyanmaya başlamasıyla dikleştim ve dikkatle ona bakmaya başladım. Gözlerini aralamasının ardından bir süre etrafı izlemiş, daha sonra oturmaya çalışmıştı. 

"Dur, yardım edeyim."

Yastığını düzelttikten sonra arkasına yaslanmasına yardımcı oldum. Sessizlik içinde bir şeyler düşünürken gözlerini bana çevirdi ve yanağımdaki yapıştırılmış yara bandına baktı. Ardından yutkunup başını eğince ne diyeceğimi bilemedim. 

"Hey..iyi misin? Burdayım ben.." 

Gözlerini çekingen bir şekilde benimkilerle buluşturdu ve kısık bir sesle konuştu. "Benden..hiç mi korkmadın?" İçimin derinden acıdığını hissettim çünkü sesi üzüntülü ve suçlu çıkıyordu.

"Korktum."

Hope başını eğip parmaklarıyla oynamaya başlayınca içime bir nefes çekip devam ettim. "Ama korkumun sebebi bana zarar verebileceğinden dolayı değildi. Kendine zarar vermeden korktum."

J-Hope şaşkın bakışlarını benimkilerle buluşturunca yanındaki boşluğa, ona bakacak şekilde dizimi kırıp oturdum. Diğer bacağım da yataktan sallanıyordu. Bir süre gözlerini izledim. Ağladı ağlayacaktı. Onu rahatlatmak istercesine gülümsedim ve sarıldım. O ise kollarını bana saramadan öylece duruyordu.

"Hoseok..benim için önemli olan sensin ve senden de bana hiçbir zarar gelmez. Bunu biliyorum, sen de biliyorsun. O yüzden bu saçma yarayı düşünme. Her şekilde yanında olacaktım ve ne durumda olursak olalım yanında durmaya devam edeceğim."

Sözlerim bitince başımı ondan biraz uzaklaştırıp kızarmış gözlerine diktim bakışlarımı. Bunun üzerine o da kollarını bana sardıktan sonra başını boynuma gömdü. 

Elimi saçlarıyla buluşturup oynamaya başladım. Eş zamanlı olarak da gözlerimi kapatmıştım. Her daim yanında olacağım, sen nasıl benim yanımdaysan.

☼ ☼ ☼

Günler, haftalar geçiyor artık birbirimizi ziyaret etmek için odalarımıza gelemiyorduk. Günlerimizin çoğu uyuyarak, kontrollerle veya ilaçların gösterdiği yan etkilerle başa çıkmaya çalışmakla geçiyordu. Bu da bizi yoruyor, güne nasıl başladıysak sonunda da yalnız kalıp uykuya dalmamıza neden oluyordu. 

Ailelerimiz sık sık gelmeye başlamıştı fakat genelde uyurken burda oluyorlardı. Bir yandan iyiydi bu durum. Çünkü gözlerinde taşıdıkları kederi görmeyi kaldıramayabilirdim.

Happiness Virus〆JHSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin