Ahsen Sultan "Zülal kendisini toparlarsın, bakarız. Hemen inatlaşmak istemiyorum. İnatlaşınca Zülal kontrol edilemez birisi oluyor."

"Kendisine yakışmayacak bir insana tutuluyor. Manay Beg'in ülkesinde bir önemi bile yok, nasıl onunla evlenmek ister ki?" dedim.

Gülfem "Kendi konumunun farkında olsaydı Aşina'yla yakın olmazdı. Aptal Zülal. Ne sanıyordu, Aşina'nın onu da ülkesine götüreceği mi? Komik valla!"

"İnsanlar hata yapa yapa doğruyu bulur. Zülal için böyle olacak. Yanlış insanlarla atıp tuttu şimdi doğruyu görecek."

"Manay Beg'i kendisine eş olarak görmesi bile onun hayalci olduğunu gösterir."

Annem "Şimdi yapması gereken şey, ailesine yakışan ve onun kıymetini bilecek birisiyle evlenmek olacak."

"Benim yaptığım gibi," dedi başı dik bir şekilde. Onun da bir zamanlar Manay Beg'e nasıl sevdalı olduğunu biliyordum. Sırf bu nedenle apar topar evlendirilmişti. Aynı akıbete kız kardeşinin uğraması onu rahatsız etmiyor gibi duruyordu.

Ahsen Sultan "Can sıkan konuları geçelim. Nazan sana özel bir hediyem var. Aşina Begüm'ün kullandığı odalar bilirsin, sarayın en güzel odaları. Batur'un isteğiyle oraya yerleşti. Şimdi o odalar boşaldığına göre artık sen kullanabilirsin."

"Gerçekten mi?"

"Elbette kızım, sen artık bizim biriciğimizsin. Neden seni kenarda tutalım? Bugünden itibaren o odaları kullan. Kimsecikler bir şey diyemez."

Başımı hafifçe eğdim. "Teşekkür ederim, Sultan Anne."

"Senin bu savaşı kazanacağını hep biliyordum, hep inandım. Han'a bile söyledim. Nazan tuttuğunu koparan bir kız, dışarıdan gelmiş bir yosmaya bu saraya hanım yapmaz dedim. Beni haklı çıkardın."

Annem "O Maralaylı Begüm'ün burada yapamayacağı çok açıktı. Keşke akıl etseydi, hiç gelmeseydi. Şimdi herkes layığını buldu."

"Bundan sonra her şey güzel olacak. Devir, Nazan'ın devri."

"Benim devrim, Talhin'in en görkemli devri olacak. Düşmanlarımın korktuğu dostlarımınsa huzur bulduğu bir devir," dedim. Gülümseyerek yanımdakilere baktım. Beni hanım olarak göreceklerdi, görmezlerse olacaklardan ben sorumlu değildim.

Sessiz sedasız Aşina'nın kullandığı odalara geçmiştim. Ahsen Sultan bana bu odaları vermişken elbette doya doya kullanacaktım. Kenarda kalamazdım, o devir bitmişti. Benim kullandığım odalara kıyasla göre genişti. Ahsen Sultan, Aşina'nın izlerini silmişti, gösterişli döşenmişti. Tuhaf, her şeye rağmen bu odalar beni ürkütüyordu. Aşina olmasa bile, gölgesi bu odaya sinmiş gibiydi. Batur yanıma uğrarsa belki bu uğursuzluk dağılırdı. Hoş, çalışma odasından asla çıkmıyordu.

Kapım tıklandığında gel dememle İlter içeri girmişti. Aşina'nın peşinden gitmemişti. Daha neyi bekliyordu? Sonra onu dikkatle inceliğimde farklı giyindiğini gördüm. Paralı bir asker gibi giyinmişti. Ah, detaylı baksaydım keşke.

İlter "Bu odaların sahibi asla olamayacaksın, Nazan. Ne yaparsan yap, gidenin boşluğunu dolduramazsın."

"Şu an sahibiyim, kimse buna karşı çıkmıyor. Artık karşı çıkacak insan yok, İlter," dedim. Onu boydan süzmüştüm. "Neden böyle giyindin?"

"Gidiyorum, Nazan. Maralay'da Talhin Sultanlığı'nın Mirzası gibi görünmek istemediğim için böyle giyindim. Yanıma kılıç, hançer ve bir miktar para aldım. Diğer eşyalarım burada kalacak. Bundan böyle Talhinli değilim," dedi. Buna gülmüştüm. Delirmişti herhalde. Söylediği gibi her şey olabilir miydi? İnsan özünü kolayca terk edemezdi.

Gölgenin Aşkı ლजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें