"Sen inanılmaz birisin, Kacchan."

872 79 93
                                    

O günden sonra, herşey değişti. Hayata bakış açımı sadece bu aptal değiştirdi. Birlikte bir milyon anı biriktirdik. Koca Tokyo'da ortaokul son sınıf öğrencileri olarak gezmediğimiz yer kalmadı. Okul çıkışında Izuku hemen beni bir yere götürüyordu. Beni annemden uzaklaştırıyor, babamla konuşuyordu. Babam bile onu çok sevmişti.

Bana sevildiğimi ilk hissettiren kişi babamdı, ve ikinci kişi Izuku oldu. Onunlayken kendim oluyordum, insanların bakışlarına maruz kalmama gerek yoktu. Onların bana baktığını hissetmiyordum bile. Yalnız olmayı sevmiyordum, hiç arkadaşım olmamıştı Izuku dışında. Ve her zaman o sıcak gülümsemesiyle beni ısıtıyordu. Beni, gülümsemeyi bile doğru düzgün beceremeyen
o çocuğu bir bakışıyla mutlu edebiliyordu.

Beni büyülüyordu. Ve ben bunun farkındaydım. Ama onun bundan haberi var mıydı, hiç bilemedim.

Yine bir okul çıkışında beni kolumdan tutarak gizli parka götürdü. İşaret dilini hala öğrenememişti. Haklıydı da. Benim bile öğrenmem 2 yılımı almıştı. Bu yüzden ikimiz için bir defter almıştım. Defteri çıkardım tekrar. Ve Izukuya uzattım.

Defteri aldı ve yazarak tekrar bana uzattı.

"Sen inanılmaz birisin, Kacchan."

"Biliyorum da, neden birden buraya geldik?-"

"Hiçç. Sadece sana söylemek istedim. "

Izuku hep böyleydi. Bunları söylerken bile domatese dönmüştü. Duygularını çok iyi saklar, ama bir anda hepsini ortaya dökebilirdi.

Bu huylarını bile seviyordum. Gülümsedim ve tekrar defteri aldım.

"Sende iyi birisin Izuku. İlk arkadaşımsın."

O "iyi" sözcüğü aslında "seni seviyorum anlamına geliyordu benim için.

Defteri ona uzattım, hemen okudu ve ışık hızıyla, eli ayağına karışmış bir şekilde bir şeyler yazdı.

"Neden birden öyle dedin ki?! Waahhh çok utandım!!"

"Hiçç, sadece söylemek istedim."

Başını öne eğdi. Çok utanmışa benziyordu. Ve sonra tekrar bana baktı. Gözleri olduğundan daha parlaktı bugün.

Deftere yazmaya devam etti.

"Sende benim en sevdiğim arkadaşımsın Kacchan."

Ben mi? Bir sağır? Daha onun sesini duyamıyordum bile. Normal bir iletişim bile kuramıyordum onunla.

"Ben mi? Neden ben olayım ki? Bir sağır?"

"Öyle deme!! Böyle olmayı sen seçmedin ki? Hem ben seni böyle seviyorum! Değişmeni istemiyorum Kacchan."

Bunu bana gösterirken yüzü tekrar kızarmıştı ama çok emindi. Bu yüz ifadesini sevmiştim.

Sağır olmayı ben seçmemiştim. Bunu biliyordum ama gerçekten yaşamak çok zordu. Onun sesini duymak istiyordum. Bunu
onunla ilk tanıştığımdan beri istiyordum.

Sesi nasıldı acaba? Bunu hayal edemiyordum. Her kelimesi içimi mi ısıtırdı yoksa beni tahrik mi ederdi? Ses telleri incemiydi yoksa kalın mı? Şivesi var mıydı? Yoksa koreceyi en iyi şekilde mi konuşuyordu?

Ve en merak ettiğim, hala de merak etmeye merak ettiğim şey, bana Kacchan diye seslendiğinde sesi nasıl değişiyordu? En fazla duymak istediğim şey, onun bana Kacchan diyişiydi.

Elinden tuttum ve koşabildiğim kadar koştum onunla. Bunu neden yapıyordum? Ayaklarım kendi kendine gidiyordu. Sanki onu bir yere götürmem gerekiyordu.

Bir zaman sonra ikimizde durduk. Soluklanıyordu Izuku. Tekrar elimden tuttu ve gülümsedi bana. Al al olmuştu yanakları.

O gün sadece koştuk, yürüdük ve bir kafeden kahve alıp gizli parka geri geldik. Banka oturduk ve kahvelerimizi içerken defter aracılığıyla sohbet ettik. Sürekli gülümsüyorduk birbirimize. O gün en fazla gülümsediğim gündü.

Gitmeden önce Izuku defteri tekrar aldı.

"Bugün çok eğlendim Kacchan! Seninle zaman geçirmeyi çok seviyorum!"

"Bende."

Sonra.. sarıldı bana. Hayatımda ilk defa birine böyle sarılmıştım. Utancımdan ölüyordum.

Yine arkasına bakmadan koştu evine doğru.
Arkasından gülümsedim. Tanrım, onu çok seviyordum.

Ve şimdi o Izuku yok. Bana gülümsemeyi öğreten, bütün sevgimi verdiğim Izuku gitti. Arkasında beni ve bütün o anılarımızı bırakarak.

Bok gibi yazdım yine;w;
Neyss bb

••Sesini duymak istiyorum••|bkdk|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin