"Dün gece çok tatlıydın..." diye fısıldadım ve eğilip ağzına dudaklarımı bastırdım. Dudaklarımızın birleşmesiyle birlikte kasıklarımdaki yanma daha da çoğalırken inlememek için yanağımın içini dişleyerek geri çekilip yavaşça yatağın diğer yanına kaydım.

Taehyung'un kapalı gözlerinden gözlerimi ayırıp sırtüstü yattığım yatakta pikeyi çekerek bacaklarımın arasına baktım. Pantolonumun kumaşını zorlayan baskı beni selamladı. Ah lanet olsun, ıslak rüyalarımın hemen arkasından onun kucağında uzanmanın etkisiyle erekte uyanmıştım.

Dün gece ondan hoşlandığımı itiraf etmiştim. Hem de ateş başında, çocukların önünde. Sanırım içkinin verdiği cesaret işe yaramıştı. Pişman değildim.

Gözlerimi yumarak gülümserken kasıklarımı sıvazlayarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım.

Yarasını öpmek istediğim an, içkili olduğum için bana izin vermeyişini anımsadığımda gözlerimi aralayıp yavaşça yattığım yerden doğruldum.

Omzumun üstünden ona baktığımda mışıl mışıl uyumaya devam ettiğini gördüm. Uyurken o kadar masum ve savunmasız görünüyordu ki...

"Hâlâ yara izini öpmek istiyorum." diye fısıldadım kendi kendime iç geçirerek. Ardından yavaşça yataktan kalkıp köşedeki küçük masanın üstünde kalan pet şişeyi açtığım gibi kafaya diktim.

Bir çöl misali kuruyan genzimden aşağıya kayan suyun etkisiyle ferahlarken tek bir nefesle suyun hepsini içip şişeyi boşalttım.

Kapağını yarım yamalak geri kapatıp boş şişeyi masaya bıraktıktan sonra elimin tersiyle dudaklarımı sildim. Oh be... Kana kana içmiştim, içim yanmıştı.

"Lütfen iner misin?" Bakışlarım bacaklarımın arasına düştüğünde aletimi hafifçe ovuşturdum.

Böyle geçiştiremeyeceğimi anlayınca, tuvaletin yolunu tutmak için harekete geçeceğim sırada yerdeki ayakkabıma çarptım. Takılıp tökezlerken, güç bela dengemi sağlamış olsam da ayakkabım yuvarlanarak masaya gürültüyle çarpmasıyla Taehyung'un sıçrayarak uyanması bir oldu.

Eliyle yastığın altını yokladığını fark ettim. Sonra kısık bakışları beni bulduğunda rahatlamış bir şekilde derin bir nefes aldı ve elini yastığın altından çekip uykulu gözlerini kırpıştırarak gülümsedi.

"Günaydın Jeon."

"Günaydın, uyandırdığım için üzgünüm, bilerek olmadı cidden." dedim mahcup bir sesle, ellerim göğsümün hizasında iki yanımda havaya kalkmıştı.

Esneyerek eliyle ağzını kapatırken başını iki yana salladı. "Sorun değil, ama saat henüz erken değil mi? Biraz daha uyusaydın, uykusuz kalacaksın." Uykudan uyandığı için sesi öylesine derin çıkıyordu ki...

Sadece ses tınısıyla bile aletim uyarılmış bir şekilde seğirdiğinde bacaklarımı birbirine bastırdım. "Dün gece olanları hatırlıyor musun?" diye sordu ve yavaşça yataktan kalkarken kabaran pantolonumu fark edip yarım ağız gülümsedi.

Gözleri gözlerime tırmandığında, başımı onu onaylarcasına salladım.

Gözlerinin içine baka baka, "Evet. Her şeyi." dedim bir an bile tereddüt etmeden. Vücudunu esnetip gerindikten sonra iki adımla yanıma geldi ve tek elini belime doladı.

Dokunuşlarına muhtaç olduğum için sadece tutuşuyla titredim. "Peki dün benden hoşlandığını itiraf ettiğin için pişman mısın?"

Yeni sorusuyla birlikte ellerimi iki yanımda tutmaya son verip boynuna doladım. "Değilim. Ve yara izini hâlâ öpmek istiyorum..." dediğimde gözlerini yumarak rahatlamış bir şekilde iç geçirdi.

MAFIA IN SCHOOL • TAEKOOK +18 ✓Where stories live. Discover now