Son sözlerini kendi kendine mırıldanan çocuğa inanamaz gözlerle baktım. "Bilgisayar odası? Ne?"

Yunus bir anda gözlerini açtı. "Abi bence sen okula koş, ikinci kattan sağa döneceksin." Sonra gitmek için arkasını döndü. "Bir tane de benim için vur tamam mı?"

Beynimde şimşekler çaktı.

Geçenlerde Zeliha'nın beni rahatsız ediyor dediği adam mıydı? Boynumu sağa doğru eğip, "Allah kahretsin." diye mırıldandım ve okul bahçesinden içeriye girip beklemeden okulun merdivenlerine yöneldim.

İçeride okulu temizleyen birkaç görevli dışında kimse yoktu. Bana meraklı gözle bakan kimseye aldırmadan üst katın merdivenlerine yöneldim.

Yalvarırım ona bir şey olmasın, ona gelecek zarar bana gelsin yalvarırım.

İlk katta sessizdi ama ikinci kata çıkarken kulağıma dolan çığlık sesi başımdan aşağı kaynar sular dökülmedine neden oldu. "Zeliha!"

Zaten hızlı olan adımlarımı daha çok hızlandırırken beklemeden çocuğun dediği gibi sağa döndüm ve üzerinde bilgisayar sınıfı yazan kapıya yöneldim ve hemen kapının koluna uzandım.

Ama kapı kilitliydi. "Siktir! Zeliha beni duyuyor musun güzelim? Bana cevap ver, bir şey söyle!"

"Cihangir!"

Kapıyı zorlamaya başladım. "Dayan bir tanem!" Omuzumu sağlama alıp kapıya doğru bir hamle yaptım.

İlkinde olmadı ama ikincisinde vücudumdaki adrenalinle beraber daha çok güç uyguladım ve kapı birden kırıldı.

Açılan kapıyla birlikte gözlerime yansıyan görüntü beni şaşırtmıştı.

Zeliha üstüne çıktığı adamın yüzüne peş peşe yumruklar atıyordu. "Seni orospu çocuğu!" diye bağırınca birden harekete geçip onu belinden yakaladım ve ayağa kaldırdım.

Nefes nefeseydi. Bakmaya kıyamadığım güzel yüzünde hafif kanlı bir çizik vardı. Hemen yüzünü avuçlayıp onu kendime çektim. "Buradayım Zeliha'm, buradayım güzelliğim. Sakin ol, buradayım."

"Cihangir ben..." Konuşmasına izin vermedim.

"Şş tamam şimdi değil." Ardından başına bir öpücük kondurdum ve onu sakince kenara doğru çektim. Hemen sonra yerde acıyla kıvranan adama doğru ilerledim.

Yerdeydi. Hiç tereddüt etmeden onu yakasından kavradım, kıyafetinden gelen yırtılma sesi umurumda bile değildi. "Sana tek bir soru soracağım döl israfı," dedim tehditkar bir tonla. "Ona dokundun mu?"

Cevap vermedi. Aldığı yumruklar onda pek etki yapmamış gibiydi. "Benim değil dokunmaya, bakmaya kıyamadığıma nasıl dokunursun lan!" Beklemeden kafamı burnuna geçirdim.

Kulağıma dolan kırılma sesi beni tatmin etmedi.

"Senin hayatını bitiririm lan şerefsiz!" Beklemeden bir yumruk savurdum yüzüne. "Sen nasıl onu korkutursun? Nasıl lan nasıl?" Bir yumruk daha.

Ben kendimi kaybetmiş gibi ona yumruk atmaya devam ederken koluma dolanan zarif eller beni kendime getirdi.

Vurmayı kesip ona baktım. "Cihangir," dedi titrek sesiyle. "Lütfen gidelim."

Kıyamazdım ki ona.

"Gidelim canımın içi," dedim aceleyle. Hemen sonra onu belinden kavramadan önce telefonumu çıkarıp bir arama yaptım. "Mustafa soru sorma, Zeliha'nın okuluna birkaç asker yolla. İkinci katta bir pislik var, temizlesinler."

Cevabını beklemeden telefonu kapattım.

Ardından arkamdaki adama son bir tekme geçirdim. "Bu da o çocuk için." Yerde acıyla kıvranırken umurumda bile değildi.

Sonra Zeliha'yı belinden kavradığım gibi okuldan çıkardım. Arabaya gidene kadar elimin altında titreyen bedeni içimi acıtıyordu.

Arabaya binmeden önce beklemeden saçlarından öptüm. "İyisin misin Zeliha? Konuş benimle bir tanem hadi."

Zeliha bana bakarken yumruk atmaktan derisi soyulmuş ellerine sayısız öpücük kondurdum. "Hiçbir şey yapmadım, bana bilgisayardan bir soru göstereceğini söyledi."

Bedenini kendime çekip sımsıkı sarıldım ona. "Sonra kolumdan tuttu, bana imalarda bulundu. Kaçacaktım ama ne ara yaptı bilmiyorum, kapı kilitliydi."

Devamını anlatmasına dayanamadım. "Gerisini anlatma güzelim," dedim. Zeliha geriye çekilip baygın gözlerle bana baktı. Sevdiğim ela gözlerinde kırılgan bir ton vardı.

"Cihangir, ben..." dedi halsiz bir sesle. "Ben iyi hissetmiyorum."

Kaşlarım çatıldı. Daha, "Neyin var?" diyemeden birden bire bedeni kollarıma yığıldı.

"Zeliha!" Korkuyla onu sarstım ama bilinci çoktan kapanmıştı. "Kahretsin!"

Beklemeden baygın bedenini arabaya taşıdım. Kalbim öyle hızlıydı ki, ona bir şey olma ihtimali bile beni delirtiyordu.

Okulun bahçesinden ayrılmadan önce yaptığım son şey gelen askerlere durumu kısaca özetlemekti.

***

Birkaçınız Utku'nun zaten hasta ruhlu biri olduğunu anlamıştı. Onu daha fazla yazmak istemiyorum çünkü midemi bulandırıyor şerefsiz.

Bundan sonra onu görmeyeceksiniz, sakin olun ve derin bir nefes alın dkxnwkxjelxwlx

İki ya da üç bölüm sonra bir zaman atlamasıyla düğünümüzü yaparız, sonra araya birkaç olay ve final :,)

Muahh❤️



İMHACI -Texting-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin