2.5

65.2K 3.6K 477
                                    

Mutlu bayramlar çiçeklerim❤️

***

Kadir Karadağ'dan:
(Saatler öncesi)

Abimin gazına gelip şirkete geldiğime ve az sonra Serra'ya açılacak olduğuma inanamıyordum.

Tamam, çok kolay gaza geliyordum belki ama canım abimin dedikleri... Vallahi sevindirmişti beni.

Hem en fazla ne olabilirdi ki? Red yerdim ve birkaç hafta üzülürdüm. Hep acı çekecek değildim ya? Bir zamandan sonra önüme bakmam gerekirdi. Hayat her zaman beklediğimiz şekilde ilerlemiyordu ne yazık ki.

Amma uzattım he.

Adımlarım hızlı ve nefesim düzensizdi. Şirketin önüne gelir gelmez arabadan inip içeri girmiştim. Heyecandan içim titriyordu.

Asansöre bindiğimde de değişen bir şey olmadı, heyecanla elimle saçlarımı düzelttim. Üzerimde bayaz bir gömlek ve mavi kotum vardı. İyi görünüyordum. Umarım her şey iyi giderdi de elim ayağıma dolaşıp saçmalamazdım.

Asansör on altıncı katta durduğunda hemen indim. Terleyen avuçlarımı üzerime silip odamın önündeki küçük stajyer masasına baktım.

Oradaydı.

Başını eğmişti ve önündeki dosyaya notlar alıyordu. Önüne gelen kahverengi saç tutamları ve kulağındaki kulaklığıyla o kadar sevimli geliyordu ki gözüme, ona sımsıkı sarılmak istiyordum.

Ben harbiden yanmışım be.

Yavaş yavaş ona doğru ilerledim. İlk başta beni fark etmedi. Ona biraz daha yaklaşınca hafifçe koluna dokundum. Ufak bir irkilme yaşasada hemen benim olduğumu anlayıp tebessüm etti ve kulaklığını çıkardı.

"Merhaba," dedim biraz gergince. "Ne dinliyordun?"

Olduğu yerde sırtını dikleştirdi, "Merhaba," diyerek karşılık verdi. "Sarmaşık'ı dinliyordum."

"Hm?" dedim hafifçe. "Mabel Matiz. Severim."

"Ben de," dedi hemen. "Şarkıları çok anlamlı, neredeyse hepsini ezbere biliyorum! Adamın sesi muhteşem, dinledikçe garip bir huzur veriyor insana. Hiçbir şarkısı mı kötü olmaz? Hepsi iyi cidden de. Fırsatım olsa konserine de gideceğim ama bir türlü denk gelmedi." Son cümlelerinden sonra onu hayranlıkla dinleyen bana baktı. "Pardon, çok konuştum galiba."

"Sorun değil," deyiverdim. "Seni her zaman dinlerim."

Utangaç bir şekilde başını eğdi. Çok geçmeden, "Siz neden erken geldiniz?" diye sordu ve saatine baktı. "Daha bir saatiniz vardı halbuki."

Evet tam sırasıydı.

"Aslında seninle bir şey konuşmak istiyorum Serra," dedim sakince. "Odama gelebilir misin?"

"Olur." dedi sadece ve sonra hemen yan taraftaki odama ilerledik.

İçeri girince masamın önündeki koltuğa oturdum ve ona da karşıma oturmasını söyledim. Meraklı bakışlarla bana bakarken ellerimin buz gibi olduğunu hissediyordum. Kalbim çok hızlıydı. Aynı zamanda bugün ona duygularımı söylemeden buradan ayrılmak istemiyordum.

"Evet seni dinliyorum Kadir?" dedi kadifemsi ses tonuyla. Odamdayken bana siz diye hitap etmemesini ona söyleyeli çok olmuştu.

"Sen de farkındasındır," diye girdim konuşmaya. Allah'ım bismillah. "Seninle aramızdaki ilişki normal bir stajyer-patron ilişkisi gibi değil."

Birden gözleri açıldı ve sonra başını salladı sakince. Yutkundum. "Ne diyeceğimi de bilmiyorum, seninle uzun zamandır konuşmak istiyordum ama şimdi hazır hissettim kendimi." Serra hiçbir tepki vermeden beni dinlemeye devam etti.

"Ben," dedim. Boğazım kupkuru olmuştu birden. "Öyle pek romantik bir adam değilim. Çoğu zaman eğlenmeyi ve gülmeyi severim, anı yaşarım. Belki böyle olmamı sevmezsin ama uzun zamandır senden hoşlanıyorum Serra. Hatta duygularım hoşlanmanın da ötesinde. Ve belki benimle birlikte gülüp eğlenmeyi sen de istersin."

Serra hipnoz olmuş gibi beni izliyordu. Başımı yere eğdim ve sonra son bir şey söylemek için kafamı tekrar kaldırıp güzel yüzüne baktım. "Gönlün var mı, bende Sarmaşık?"

Serra gülümser gibi oldu. Hemen sonra gözlerinin dolu dolu olduğunu fark ettim. Heyacanla ve endişeyle bir şey demesini bekliyordum ama o donmuş gibiydi. O bir şey demeden konuşmak istemedim ve yaklaşık bir dakika sonra konuşmaya karar verdi. "Var," dedi. "Sende gönlüm var."

Önce inanamadım. Sonra ise idrak ettiğim sözlerle birlikte bir anda ayağa kalktım ve onun narin ellerini avuçlarıma aldım. "Sen," dedim inanamaz gibi. "Ciddi misin?"

Güldü ve o da ayağa kalktı. "Yeterince belli olmuyor muydu zaten?" dedi ellerini tutuşuma sıkı sıkı karşılık verirken. "Uzun zamandır senden bir adım bekliyordum Kadir."

"Ciddisin sen!" dedim takılı plak gibi. Şuan mutlu olduğum kadar mutlu olduğum sayılı an vardı eminim ki. Bir anda dayanamadım ve onu kendime çekip sarıldım. Kendine has güzel kokusu ciğerlerime dolarken. "Bu anı hayal etmiştim..." dedim samimice.

"Hayalindeki gibi oldu mu bari?" dedi kollarını boynuma dolarken.

"Bu çok daha iyi hissettirdi," dedim. Bir süre daha sarıldıktan sonra ayrıldık ama fazla uzağına gitmedim. Bu sefer ellerimle yüzünü kavradım. "Ne kadar mutluyum bilemezsin. Gerçeksin değil mi?"

"Abartmasana!" dedi ve yavaşça koluma vurdu. "Hem bak yeni aklıma geldi, madem seviyordun ne diye sana kahve içelim mi deyince beni geçiştirdin?"

"O mesele..." dedim. "Ne yapayım kızım, benim de bir karizmam var, kendimi ağırdan almam gerekti. Hem sanki sen de beni yemek yiyelim deyince geçiştirmedin!"

"Kız evi naz evi," dedi hemen ve sonra bana baktı. "Umarım bu akşam yemeğe çıkmamızda bir sakınca yoktur o zaman Kadir Bey?"

Muzipçe baktım ona. "Tabi ki yok Serra Hanım."

"Öyleyse akşam sekizde buluşalım?"

"Akşam sekizde. Evet."

Sevdiğim büyük gülümsemelerinden birini bana sundu ve hemen ardından bir anda parmak uçlarında yükselip yanağıma bir öpücük kondurdu.

Kalakaldım.

"O zaman ben dosyalarıma döneyim. Kolay gelsin sana canım."

Ve gitti.

Ama arkasında kalbi deli gibi çarpan bir Kadir bırakarak.

***

Koçum romantik olmayan halin buysa...



İMHACI -Texting-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin