S~35~

179K 5.4K 475
                                    

-Damla Tunalı-

Uzun bir araba yolculuğu sonunda gelmiştik. Çok uzun süre sonra buraya ilk defa gelmiştim, hem de yanımda başkasıyla. Çocukluğumdan beri ağabeylerimle geldiğim bu yere, bir yabancıyla geliyordum. Ve iki çocukla.. Hem de dört ay sonra..

Dört ay.. Dile kolay ama yaşaması o kadar zordu ki. Hiç tanımadığım adamla birlikte olmuş, hamile kalmış ve evlenmiştim.. Hepsi benden öyle uzak kelimelerdi ki..

Ablamın anaçlığına tezat ben hiç erken yaşta anne olmayı düşünmemiştim. Belki ilerleyen yaşlarda olabilirdi ama şimdi kesinlikle değildi. Hayatıma ne bir erkek almak nede evlenmek gibi planlarımda yoktu. Eğer öyle bir planım olsaydı bunu düşünebileceğim kişiyi hep Mert olacağını düşünürdüm. Benim için en yakın arkadaşımken onun için başkaydım. Bunu fark edip uzak durmamıştım bile.

Çalışmak ve iyi bir kariyere sahip olup ayaklarımın üzerinde durmaktı hedefim. Bu doğrultuda da her şeyi yapmıştım. Çevreyle pek işi olmayan çalışan bir öğrenciydim. Bu yüzden istediğim yerde istediğim bölümü okuya bilmiştim. Ağabeylerimin yanında hem çalışıp hem de okuluma devam edebiliyordum.

'Anı yaşayın!' sözü bana o kadar tezattı ki.. Onlarca gelecek için plan yapmıştım. Ama sonuç olarak ellerim boştu. Ve ben bu arada yaşamayı unutmuştum. Pişman mıydım? Değildim..

Her şey bir rüya olsa ve eski hayatıma dönsem yine öyle devam ederdim. Çünkü şimdilik istediğim ne bir koca ne de bir çocuktu..

Oysa şimdi hepsi vardı. Özgürlüğüm kısıtlanmış, evlenmiş bir de iki çocuk bekliyordum. Gariptir çocuk fikrine alışmış, kaybetme korkusu bile yaşıyordum. Kader denilen şey çok tuhaftı..

"İçeri geçelim mi?" Demirin sesiyle kendime geldim. Yüzüne dönüp baktığımda o da tuhaftı. Bazen bu adam Demirse iki ay önceki kimdi demekten kendimi alamıyorum. Bazen davranışları eskisi gibi oluyordu. Ama değişikti. Artık kırsa da parçalamıyordu. İlgiliydi ve merak ediyordu. Bunu sürekli arayışlarından anlaya biliyordum.

Belli geçmişi unutturmaya çalışıyordu kendince, ya da üstünü örtmeye. İzler her yerdeydi; bu yüzden unutamazdım ama ona da hak verdiğim bir konu vardı. Ben de sevdiğim biri için gözümü döndürebilirdim. Bu yaptıklarını haklı çıkarır mı? Hayır..

Eskiden istediğini yapıyorken, şimdi evli olmamıza rağmen ben istemediğim için benden uzak durabiliyor. İki yabancıymışız gibi.. Sanki yeni tanışıyorduk. En baştan tanıyorduk bir birimizi..

Bakışlarımı yüzünden kaçırırken "Girelim" dedim. Girişe doğru yönelirken yanıma gelip elimi tutup ilerlemeye başladı. Elimi çekmek istediğimde daha da sıkıca kavrayıp içeri ilerlemeye devam etmişti. Belli bir noktadan sonra bende pes edip sessizce devam ettim.

İçeri girdiğimizde istemsizce gözlerim dolmuştu. Buraya ağabeylerimin beni getirdikleri ilk günü hatırlıyordum. Daha 14 yaşındaydım. Liseye başladığım ilk yıl.. Sabahları tatlıları mideme indirdiğim için bundan hep şikayet ederlerdi. Ve beni buraya getirmişlerdi. Başta mırın kırın etsem de yedikten sonra fikirlerim tamamen değişmişti. Çok sık buraya gelmeye başlamıştık. Tabi pastacımdan sonra..

Pek bir değişiklik yoktu mekânda yine en fazla 15 masa vardı. Duvarların turuncu olup masaların yeşillere bürünmesiyle çok güzel bir uyum sağlanmıştı. Ya da ben sürekli gördüğüm için bana öyle geliyordu. Çünkü ilk gördüğümde ıykk! demiştim.. Boşuna dememişlerdi her şey alışana kadarmış diye. Gerçektende öyleydi.

SahibimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin