Kolları belime dolandı. Beni kendine doğru sertçe çekerken o kimseyi önemsemese de, ben korumalara göz ucuyla bakmıştım. Anne babam çoktan şirkete geçmişlerdi neyse ki.

"Günaydın Ömür bebeği," dedi boynuma derin ve sıcak bir öpücük kondururken. Ben de kollarımı boynuna doladım. "Misler gibi kokuyorsun yine bebeğim benim." Gerçekten bebeğiydim galiba, iki lafından birinin bu olmasını çok seviyordum.

"Çok heyecanlıyım okulun ilk günü," dedim. Biraz alakasız bir cevap olmuştu.

"Yerim seni ilkokul bebesi," dedi Aker biraz geri çekilip gözlerime ve yüzüme bakarken. Alnımın kenarından sarkan saçlarımı kulağımın arkasına doğru itelemişti. Tabi bu ona nazlanmama engel değildi."Aa öyle deme! Bugüne bugün üniversiteli bir genç kızım!"

"Ama hâlâ bebeğimsin." dedi. Beni utandırmaya çok erken başlamıştı. Yanağına bir öpücük kondurdum hızlıca. "Hadi gidelim geç kalmak istemiyorum." Sanki tek tek yoklama alınacaktı.

Ders saatlerimiz açıklanan programa göre, haftanın en azından üç günü birbirine çok uyuyordu. Bu aşırı iyi bir şeydi. O günlerde biraz terste kalsam bile Aker beni alacağını mutlaka söylemişti. Onun için evden erken çıkmak bence zor bir şeydi ama aşk demek ki türlü fedakarlıkları yaptırıyordu. Ve ben de buna çok seviniyordum. Tabi bu umarım arabasını daha uzun süre kullanmak için yaptığı bir şey değildi?!

Arabanın etrafından ikimiz dolaştık. Bugün centilmen yanlarından kalkmıştı. Kapımı açtı. "Buyurun üniversiteli hanımefendi."

"Teşekkür ederim," dedim. Eteğimin ucunu tutup, arabaya bindim. Neyse ki abiminkinden alışkındım. Atlas abim... Özlemiştim.

Aker kapımı yavaşça kapattı. Kıyamıyordu da. Kendi koltuğu için arabanın ön tarafından dolaşırken, gözlerim hep onun üzerindeydi. O ara emniyet kemerimi taktım. O da bindi, aynı işlemi tekrarladı.

Güneş çok belirgin olmasa da havası gereği, koltukların arasına bıraktığı güneş gözlüğünü taktı. "Basayım mı gaza aşkım?" dedi.

"Bas gaza aşkım," dedim ben de. Sırıtıyordum. O da gülerek yanağımdan bir makas aldı. Sonra yine arabasını bağırta bağırta bahçemizden çıkarttı. Babamla en azından ilk günler arkadaş edinirken çok sıkıntılar yaşamayayım diye, yalnız gidip gelme konusunda sıkı bir konuşma yapmıştım. Daha çok yalvarma da diyebilirdim ama maksat havam bozulmasındı. Türlü dil dökmelerim sonucu ve biraz da yol kısmında Aker'e güveniyor olmalı ki, nihayet izin vermişti. Ama bir zaman sonra görünmez bir gölge gibi, yine korumaları peşime takacağını biliyordum.

"Ahsen ne yapıyor?" dedim sırf sessizlik olmasın diye. Aker'in sesini dinlemeyi seviyordum.

"Ne yapsın balım, salak bir gülümsemeyle yüzüklerine bakıyordur."

"Yaa," dedim. "Öyle demesene yengeme!"

"Bak bak yengeci çıktı Ömür de. Behlül seni!"

Omuz silktim. "Olabilir. Kız hevesli işte. Hem abim bile o yüzüğe kolay alıştı. Normalde bir yerlere takılır falan rahat edemez sanmıştım."

"İki günde?" dedi Aker.

"Bence iki dakika falan sürdü." dedim. Başımı ona çevirmiştim. Kafamı da koltuğa biraz yasladım. O da göz ucuyla bana bakıp, gözlerini yeniden yola çevirdi. "Öyle bakma kız, kaza falan yaparız Allah korusun baban çarkıma sıçar, seni bana vermekten vazgeçer."

"Beni sana mı verecekmiş ki?" dedim tek kaşımı kaldırarak.

"Vermeyecek miymiş ki?"

MAFYA BEY -TEXTING +18Where stories live. Discover now