3

1.6K 266 194
                                    


Jungkook'un, evinin bebeklere göre olmadığını anlaması uzun sürmedi. Masa krizini, masayı ortadan kaldırarak çözmüştü. Ama yerdeki özel dokuma halılara takılıp durmasını, dönüşünü ayarlayamayıp her defasında kapı kenarlarına çapıp poposunun üzerine düşmesini, bulduğu her çerçeveye dokunmak isteyip kırmasını -ki kırması sorun değildi, sorun bir yerini kesme ihtimaliydi- en beteriyse merdivenlerden yuvarlanmasını bir türlü çözememişti. Sanki ev, bebek periye ne şekillerde zarar verebiliriz diyerek saldırıyordu Taehyung'a.

Jungkook bu durumdan hiç hoşnut değildi. Çerçeveleri aynı masaya yaptığı gibi tavan arasına kaldırdı. Kapı kenarlarına süngerden koruma çekti. Halıları çöpe attı, çünkü tavan arasına çalışma masasını da kaldırmak zorunda kalmış ve artık yer yoktu. Merdivenler içinde çözümü; insan çocukların parklarda oynamayı çok sevdikleri kaydırak olmuştu. Artık Taehyung kendini kaydıraktan yuvarlıyor ve kocaman yumuşacık yastığın üzerine düşüyordu. En sevdiği oyun yeriydi orası. Kayıyor, kıkırdıyor ve yastığa düştüğünde tatlı, ısırılası bebek kahkahasıyla evi inletiyordu.

Merdivenlerin yukarısına tırmanmaya üşenip; "Migu!" diye bağırdı. Çalışma odasının kapı aralığından Jungkook, okuduğu kitabı indirip Taehyung'a baktı. Tombul parmağıyla merdiveni işaret ettiğinde, Jungkook kafasını salladı. Bebeği şımartmadan, her istediği yapmadan, disiplinli bir şekilde yetiştirmek istiyordu. Bu yüzden ciddi bir surat ifadesi takınıp; "Yukarı tırman Taehyung." dedi. Kitabına geri döndü. Ama Taehyung'un; "Migu, kalkay!" diyerek, dudak büzmesiyle yine ona döndü. Kırpıştırdığı kirpikleri ve büzdüğü dudağıyla o kadar tatlıydı ki; bir de ellerini utangaç bir şekilde önünde birleştirdiğinde Jungkook onu ısırmamak için kendini zor tutuyordu.

Jungkook tepki vermeden kafasını çevirdi. Bebek peri yeniden mızmızlanacakken, kendisine doğru dönen işaret parmağı görmesiyle bekledi. Bir saniye sonra havalanmış ve kendini yeniden merdivenin en başında bulmuştu. Kıkırtıları Jungkook'a ulaştığında, dudağının kenarının kıvrılmasını engelleyemedi. Taehyung'a onlarca kez hayır dese de, sonunda onun istediklerini yaparken buluyordu kendini.

Geçen dakikalarda Jungkook kitaplarını okudu, notlarını aldı. Eline aldığı son notlara bakarken, sandalyesinde yayılmış ve bacağını diğer bacağının üstüne atmıştı. Tüm dikkatini Yüzyıl Barışları döneminden kalma mektuplara verdiğinden, kaşları çatılmış ve gözleri yazılar üzerinde insanüstü bir hızda geziniyordu. Ama Taehyung'un odaya girişiyle, dikkati hemen dağıldı ve kafası bebeğe döndü. Yerde emekleyerek gelen bebeğe sandalyesini çevirdi. "Taehyung, ayağa kalk yürümeyi biliyorsun." diyerek uyardı. Ama Taehyung emeklemeyi daha çok seviyordu.

Hızlanıp, kendini Jungkook'un ayakları önüne getirdi. Bacağına tutunup doğrulduğunda; "Migu, sosa." dedi. Kocaman sırıtıp, kafasını Jungkook'un dizine yasladı. Sadece ön dişleri çıkmıştı ve inci gibi parlıyorlardı. "Deffi!" diye bağırıp, ellerini Jungkook'un bacaklarına vurdu. Deffi dediği, defne yaprağından mamasıydı ve soya sütüyle karıştırıp içmeye bayılıyordu. Söylediğini kolayca anlayıp, Taehyung'u kucağına aldı. Burnunu yanağına sürtüp, bebek kokusunu içine çekti. Sadece birkaç günde bu kokunun esiri olmuştu. Taehyung aldığı sevgiyle mutlu olmuş ve şımarıkça şarkı söylemeye başlamıştı. "Ottü ottü disi, pir pir idiyo çanlandı. Elleri bak boş kalçtı." Minik avuçlarını açıp, boş olduğunu Jungkook'a gösterdi. Yüzünde de şaşkın bir ifade vardı.

"Aa!" dedi Jungkook oyuncu bir tavırla. "Ellerin boş mu kaldı senin?" Taehyung gözlerini kocaman açıp, kafasını sallayıp. Jungkook avuçlarını alıp öptüğünde, kıkırdadı ve kısacık bebek kollarını boynuna doladı. Kafasını da omzuna yasladığında, Jungkook saçları arasına öpücüğünü bırakmıştı. "Nasıl bir büyü bu." diye mırıldandı.

Taehyung mamasını keyifle yerken, Jungkook'ta bir şeyler atıştırıyordu. Kucağında bebek peri varken, işlerini halletmeye alışmıştı. Taehyung iştahlı olduğu için zorluk çıkarmıyordu. Uzattığı her kaşıkta hemen ağzını açıyordu. Jungkook bazı zamanlarda dayanamayıp, çenesini gıdısını öpüp kızdırıyordu onu.

İnsan dünyasında, evinin dışında olmaktan hiç hoşlanmazdı. Ama Taehyung'un hiçbir kıyafeti olmadığını fark ettiğinde, önce Hoseok'a uzunca sövdü. Sonra da Taehyung'u temizleyip, kalan son temiz kıyafetini de giydirdi. Hoseok'un her şeyin içinde olduğunu ve her ihtiyacınızı giderebilirsiniz diyerek anlattığı koca Avm'ye gittiklerinde; Taehyung gördüğü her ışıltılı yere girmek istemişti. Jungkook'un kucağında heyecanla hareketlenip, tatlı parmağını mağazalara uzatıp masum masum bakarken; Jungkook ona asla hayır diyemiyordu.

Birkaç mağaza sonrası sadece bebek ürünleri satan bir yere girmişlerdi. Jungkook en çok ihtiyacı olan şeyi, bebek arabasını keşfettiğinde Taehyung'u hemen içine oturttu. Bebek mavisi, kocaman büyüklükte bir arabaydı. 2 yaşında olduğundan oturağı dışarı dönükleri önermişti satış görevlisi; "Böylece yolda giderken etrafa bakabilir." demişti. Ama Jungkook kadını hiç dinlememiş, kendisine dönük olanı almıştı. "Neden dışarı bakmak istesin ki?" diyerek de söylenmişti. Oturduğu yerden, önüne konulan şekerleri atıştıran Taehyung'a eğildi; "İnsanlar çirkin." dedi. "Güzel gözlerini onlarla kirletmeni istemiyorum." Taehyung hiçbir şey anlamamış, gülerek Jungkook'un ağzına şeker uzatmıştı.

Gözüne güzel gelen her kıyafeti ve oyuncağı alışveriş torbasına atıyordu Jungkook. Özellikle Taehyung'un gözleriyle uyumlu olan minik takımlardan, her yaş için olanı almıştı. Bazenleri de rafları Taehyung'a gösteriyor, ne istediğini soruyordu. Eteklerden istediğini görünce, her renginden torbaya attı. İnsanlar için garip olsa da, Üst Dünya için garipsenecek bir durum değildi. İnsanların meraklı ve yargılayıcı bakışları altında alışveriş yapıyordu.

Ama Jungkook'u alışveriş boyunca zorlayan bu değildi. Herkesin Taehyung'a çekiliyor olmasaydı. Peri bebeklerin sevimliliği ve tatlılığına normal insanların karşı koyması çok güçtü. Bu yüzden, Jungkook'un sert ifadesine rağmen yanlarına onlarca kişi gelmeye devam ediyordu.

30'lu yaşlarında iki kadın, Taehyung'un arabasına doğru eğildi. Gözlerindeki bakıştan ve ellerini oynatmalarından, bebeğe dokunmak istedikleri çok açıktı. "Ne kadar tatlı bir bebeğiniz var." dedi bir tanesi, Taehyung'un saçına doğru elini uzatıp.

Jungkook kadının elini sertçe itip, arabanın güneşliğini kapadı ve Taehyung'u sakladı. "Sakın bebeğime dokunma." Donuk gözlerini kadına diktiğinde, kadın korkuyla ürperdi. Özür dileyerek yanlarından hızlıca ayrıldılar.

Bebek aramasından gelen kıkırtıları duydu Jungkook. "Migu! Piskvit! Piskvit!" dediğinde, olanlardan hiç etkilenmediği kesindi. Cebindeki bisküviden çıkartıp, güneşliği açtı. Ağzı ve elleri çikolata olmuş, kızmaması için masum masum bakıp kıkırdayan bebeğine eğildi. "Bir daha hiçbir insana gülmek yok tamam mı?" diye sordu. Taehyung'un gözleri elindeki bisküvideydi. "Taehyung?" dedi, nazikçe çenesine dokunup. Bebek tenini okşayıp, dikkatini çekti. "Bir daha insanlara tatlı gözükmek yok. Kızgın ol bakayım." Taehyung yalancıktan kaşlarını çatıp, dudaklarını büzdüğünde daha da yenilesi olmuştu. "Ah, olmadı." dedi Jungkook pes edip.

O sırada yanlarından geçen başka bir kadın; "Ay ne kadar tatlı bir be-" diye söze başladı. Ama Jungkook hızlıca doğrulmuş ve güneşliği kapamıştı. "Evet, bebeğim çok tatlı." deyip, arabayı sürdü. Taehyung güneşlikten elini uzatıp, bisküviyi kaparken; "Seni saklamak en iyi çözüm." diyerek fısıldadı.

***
DC sonrası stresimi attım bu bölümde...
I love u ❤️

Magical Choice | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin