Bölüm 3: Tanışma

102 11 8
                                    


Siz kimsiniz?

---

Yatakta uzanmış kitabın son sayfalarını okurken aniden odanın kapısı açıldı. İçeriye sarı saçlı kadın girmişti. İsmini hala bilmiyordum ama az sonra öğrenecektim. Odaya girdi ve akşam yemeğinin hazır olduğunu söyledi. Ayağa kalktım ve sarı saçlı kadının peşine düşdüm.

Ana salona geldik ve o sırada herkes masanın etrafında durmuş bekliyorlardı. Sarı saçlı kadının gösterdiği yerde durdum ve bende onlar gibi beklemeye başladım. Yaşlı adam salona geldikden sonra herkes yerine oturdu. Tabi bende oturdum ve yaşlı adamın yüzüne bakmaya başladım.

Herkes yemeğini yerken ben çatal ile tabağımın üzerindeki sebzeler ile oynuyordum. Yaşlı adam yemeğimi yemediğimi görmüş olucak ki, bir peçete ile ağzını sildi ve bana bakmaya başladı.

"Kızım, neden yemeğini yemiyorsun?" bana seslendiğinde irkilmiştim ama sonradan hafif gülümsedim. "Sebze yemeği pek sevmemde" diye söylendim. "Bunu bilseydim sana başka bir yemek yaptırırdım" 

"Yok, ben pek aç değilim zaten yemesemde olur teşekkür ederim" dedim ve gülümsedim. Yaşlı adamda bana gülümseyerek karşılık vermişti. "O zaman biz sana kendimizi tanıtalım" dedi ve öksürdü. Masadaki herkesin dikkatini kendi üzerinde topladı.

"Çocuklar Ava'ya kendinizi tanıtın lütfen" dedi ve eli ile beni gösterdi. O sırada herkesin gözleri benim üzerimdeydi ve bende onların yüzlerinin hepsine bakmaya çalışıyordum.

"Ben Allison Hargreeves" bana su veren o kadın konuşmuştu. "Memnun oldum Allison" diye cevap verdim ve gülümsedim. Gülümseme karşılık oda bana gülümsemişti.

"Ah tatlım bende Klaus Hargreeves bana nasıl istiyorsan öyle seslen" gömleğinin önleri hafif açık ve saçları uzun olan o adam konuşmuştu. Buraya geldiğimden beri bana düşman gözlerle bakmayanlardan birisiydi.

"Bende Viktor" karşımda oturan kişiden ses geldiğinde gözlerim hemen onu buldu. Kısa saçlı beyaz tenli birisi konuşmuştu. Bana bakarak gülümsüyordu ve bende ona bakarak gülümsüyordum.

"Diego" diye söylendi diğer taraftaki. İsmini biliyordum zaten ama kendi ağzıyla söylemesi daha iyi olmuştu. Benimle göz teması kurmuyordu sadece tabağına bakıyordu. 

"Benim ismimde Luther yanımda oturanda Sloane eşim olur kendisi" ikisinin bir birine bakarak gülümsemesi karşılık bende gülmüştüm. Çok tatlı gözüküyorlardı ve bir birlerine yakışıyorlardı. "Bir birinize çok yakışıyorsunuz gerçekten" ağzımdan çıkan cümle ile aniden duraksadım. Bunu söylemiycektim ama bir an ağzımdan çıkı vermişti. Sloane bana bakarak güldü. "Oh, teşekkür ederim tatlım" dedi ve kafasını Lutherin omzuna koydu.

Ben bu harika çifte odaklanmıştım ki, sinirli bir ses tonu dikkatimi sesin sahibine götürdü. Bu Five'dı. Bana çatılmış kaşları ile bakıyor ve elindeki çatalı sıkıyordu. "Bende Five ismimi biliyorsundur ama yinede söyleyeyim dedim unutmaman için" sona doğru alay edercesine konuşmuştu. Bu benim sinirimi baya bi bozmuştu.

"Ben Marcus Hargreeves umarım ilerde anlaşa biliriz" elindeki peçete ile ağzını sildikden sonra bana baktı ve sahte bir gülümseme sundu. "Umarım" kısık bir ses tonu ile ona karşılık verdim.

Yüzünde yara olan çocuk öksürerek ayağa kalktı ve bana baktı. "Ben Hargreeves tanıştığımıza pek memnun olmadım açıkcası" diyerek ellerini masaya koydu ve hafif öne geldi. Ona boş gözler ile baktığım sırada Ben'de yerine oturdu ve derin bir nefes aldı.

Bir tıslama sesi duydum ve siyak uzun saçlı normal bir kıyafet giymiş kadının bana baktığını gördüm. "Jayme canım ismim Jayme" dedi bana bakarak ve aniden tekrar tısladı. 

Yüzünün yarısı yamuk olan adam oturduğu yerden kendisini bana tanıtmıştı. "Alphonso Hargreeves" dedi ve önündeki yemeğini yemeye devam etti.

Gözlerinde siyah bir gözlük olan o kadın tam yanımda oturmuştu. Gözlerim onu bulduğunda kendisini bana tanıtmasını bekliyordum. "Fei" diye cevap verdi ve sırıttı. Bende istemsizce sırıttım ve önüme döndüm.

Yaşlı adama baktım o ve sarı saçlı kadınında kendisini bana tanıtmalarını bekliyordum. Yaşlı adam ona neden baktığımı anlamış olucak ki, hemen konuşmaya başladı. "Reginald Hargreeves benim adım" dedi ve gülümsedi sonraysa ayağa kalktı ve masanın diğer ucunda oturmuş sarı saçlı kadının yanına gitti. Onu ellerinden tutup kaldırdı ve yüzüne gülümsedi. "Bu güzel kadında benim eşim Grace" diye cevap verdi. Grace Reginald'a bakarak gülümsedi.

Herkes kendisini tanıttıkdan sonra yemeklerini yemeğe devam ettiler. Çatal bıçak seslerinden başka bir ses duyulmuyordu.

Bende sebze yemediğimden masada durup kalmıştım. Ne yapacağımı bilemiyordum o yüzden hepsinin yemeğini bitirmesini bekliyordum. "Ben doydum herkese afiyet olsun" diyerek ayağa kalktı Five.

Tam gidecekken Reginald onu durdurdu. "Oğlum herkes yemeğini bitirdikden sonra birlikte akşam gezisi yapmaya gider misiniz?" diye sordu Five'a. Five düşünür gibi oldu ve bir süre ondan cevap gelmedi. "Havanızı değiştirmiş olursunuz hem Ava'da sizinle gitsin biraz konuşursunuz ben annenizle beraber evde kalıcam" oğluna gülümseyerek cevabını bekliyordu Reginald.

"Tamam baba gideriz" dedi Five ve salondan çıktı. "O zaman çocuklar yemeğiniz bittikden sonra gidin hazırlanın" dedi ve yemeğine devam etti Reginald. Herkes tamam dedikden sonra yemeğini bitirenler odasına çıktı yemeğini daha bitirmeyenler ise hızlıca yemeye başladı.

Benimde onlarla birlikte gideceğim olmak bana çok garip geliyordu. Bana nasıl davranıcakları hakkında bir bilgim yoktu. Tek istediğim bana karşı kaba olmamalarıydı.

---

Çok kötü oldu farkındayım

Ne yazıcam sonrasında bir fikrim yok 

Yazım hatalarım varsa kusuruma bakmayın lütfen

Beni takip edip oy vermeyi ve yorum yapmayıda unutmayın! 🌸🌸

Ai ajuns la finalul capitolelor publicate.

⏰ Ultima actualizare: Jul 18, 2022 ⏰

Adaugă această povestire la Biblioteca ta pentru a primi notificări despre capitolele noi!

♪ 𝐒𝐨𝐦𝐞𝐨𝐧𝐞 𝐍𝐞𝐰 || The Umbrella AcademyUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum