Bölüm 1: Yabancı insanlar

163 7 11
                                    

Anne? Baba? Neredesiniz..

---

"Anne? Baba? Neredesiniz sizi bulamıyorum" küçük kız uzun ağaçların olduğu bir ormanın ortasında buldu kendini. Uzun beyaz elbisesi ile yerde oturuyordu. Ayağa kalktı ayağında bir ayakkabı yoktu. Saçı hep yaprakla dolmuştu küçük kızın. Üşüyordu bu sisli ormanın ortasında. Etrafına bakındı kimsecikler yoktu. Küçük kız ilk olarak anne ve babasına seslendi. Sonuçta bu acımasız dünya da annesi ve babasından başka kimsesi yoktu. Elleri ile kendisini sardı ve ailesinin adını yüksek sesle haykırdı. Bir ses yoktu kız ormanda yürümeye başladı.

Hava o kadar soğuktu ki, sanki biraz daha burada kalırsa donup ölücekti. Bir kaç dakika boyunca ormanda anne ve babasını aradı zavallı kız. En sonda annesinin o güzel sesini duydu. "Kızım.." küçük kız sesin geldiği yere baktı. Kimse yoktu yine acaba hayalmi görüyordu? "Kızım.." düşünceleri tekrar annesinin sesini duymasıyla dağıldı. Delicesine etrafına bakıyordu küçük kız. "Buraya gel kızım" bu sefer bu ses babasına aitti. Ailesi küçük kızı yanına çağırıyordu ama hiç bir yerde yoktu küçük kızın ailesi. Oysa ses kızın çok yakınından geliyordu. "Seni bekliyoruz kızım" gelen ses ile arkasını döndü kız ve sonunda anne ve babasını gördü. Küçük kızın annesi aynı onun gibi beyaz bir elbise giymişti babası da beyaz bir takım elbise. Kızlarına gülümsediler ve arkalarını dönüp yavaş adımlar ile ilerlemeye başladılar. Küçük kız gülümseyerek annesinin ve babasının peşinden gitmeye çalıştı ama bir sorun vardı.

Küçük kız gidemiyordu. Ayaklarına baktı buz tutmuştu. Ama bu nasıl olurdu ki? Nasıl ayağı buz tuta bilirdi ki? Birden aklına 'biraz daha burada kalırsam donup ölücem' düşüncesi geldi. Onu öylesine aklından geçirmişti ama gerçek olmuştu. Buz yavaş bir şekilde kızın karnına doğru gidiyordu. Kız annesine ve babasına seslendi ama onlar arkasına bile dönmediler. Kız bir eli ile onları yakalamak istercesine uzatıyordu. Kız yavaş yavaş buzdan heykel olmaya başlamıştı. Boğazının olduğu tarafda buz tuttu ve sıra havada olan koluna ve kafasına gelmişti. Küçük kız son defa annesine ve babasına seslendi ve gözlerinden sıcak bir damla aktı. O damla gözünden akan son damlaydı. Sonrasında küçük kız tamamen dondu. Ailesi ise gözden kaybolmuştu bile. Küçük kız ormanın derinliklerinde yapa yalnız kalmıştı. 

Kimse onu kurtarmaya gelmiycekti... ailesi.. asla gelmiycekti. Küçük kız sonsuzadek ormanda buzdan bir heykel olarak kalıcaktı...


Çığlık atarak uyanmıştı Ava. Kan ter içerisinde kalmıştı ve kalbi delicesine atıyordu. Sanırım bir kabus görmüştü. Bu kabus ise asla görmek istemeyeceği bir kabus olmuştu. Etrafına baktı genç kız. Burasını tanımıyordu en son ne olmuştu en ufak bir fikri bile yoktu. Aniden olduğu odanın kapısı açıldı ve içeri sarı saçlı bir kadın girdi. Kapıyı kapatıb bana yaklaştı ve gülümsedi. "Demek uyanmışsın" elindeki mendil ile alnımdaki terleri sildi ve diğer yanıma gelip demir bir masanın üzerinde olan sargı bezini ve bir kaç şeyin yerini düzenledi. "Sende kimsin? Burası neresi? Ben neredeyim!" sondaki sorumu bağırarak sormuştum ama kadın garip bir şekilde sinirlenmedi aksine bana bakıb tekrar gülümsedi. "Asıl bu sorularını benim sana sormam gerekiyor tatlım sonuçta bizim evimizin bahçesine düşen sensin" masanın üzerindeki tepsiyi aldı ve kapıya doğru yürüdü. Kapıyı tam açacakken durdu ve bana baktı. "Eğer kendini iyi hiss ediyorsan tatlım benimle aşağı kata gel herkes senin uyanmanı bekliyordu" ben hala buraya geldiğimin şokunu atlatamamışken kadının aşağıda beni bekleyenlerin olduğunu demesiyle ikinci bir şok daha geçirmiştim.

Kadın kapıyı açıp dışarı çıktı ve bende hemen ayağa kalktım kapıya doğru gittim. Tam kapıdan çıkacakken elim alnıma gitti. Bir sargı bezi ile sarılmıştı kafam o an neler yaşadığım bir bir aklıma geldi. Gözlerimi kıstım ve kaşlarımı çattım. Dünyanın sonunun geldiği anne ve babamın bana bir çanta verip gitmemi istemeleri ve çantanın kapağını açtığımda kendimi boşlukta bulmam. Her şeyi hatırlıyordum. Buraya da o boşlukdan gelmiştim ve kafama değen sert bir cism ile bilincimi kaybetmiştim. "Hala iyi değilsen eğer git sedyeye uzan tekrar" kısık gözlerimi açtım ve bana elindeki tepsi ile bakan o sarışın kadına baktım. "Hayır iyiyim" ciddi bir yüz ifadesiyle söylediğim şeyden sonra kadın hafif gülümsedi ve yürümeye devam etti. Hiç zaman kaybetmeden onun peşinden gitmeye başladım. Her yer çok güzel gözüküyordu sanki eski bir şatodaymışım gibi hissediyordum. 

♪ 𝐒𝐨𝐦𝐞𝐨𝐧𝐞 𝐍𝐞𝐰 || The Umbrella AcademyWhere stories live. Discover now