|2|

6.3K 337 29
                                    

|2•|

Kader.

Tüm hayatımızı baştan sona belirleyen net bir çizgiydi. Bu çizgi oluşurken kimi zaman istemediğimiz, kimi zamanda istediğimiz şeyleri yaşardık. Bana göre ise kendi seçimlerimiz doğrultusunda yaşadığımız her şeyi kader olarak nitelendirirdik. Halbuki attığımız adımdan seçeceğimiz mesleğe kadar her şey insanoğlunun kendi elindeydi. Hayat, çabamız ve gayretimizle birleşerek birden çok noktada ilerlememize sebep oluyordu.

Aydın'da ki küçük kasabamdan koskoca bir metropole taşınacağım kesinleştiği zaman sık sık korkular yaşamıştım. Hiç bilmediğim bir yere nasıl alışacağım, insanlarla nasıl kaynaşacağım gibi onlarca soru zihnimi uzun bir süre meşgul etmişti. Hala korkularım vardı ama biliyordum ki kader benim istediğim doğrultuda çok güzel bir şekilde ilerliyordu çünkü kontrollü biriydim. Özenli, dersleri için çırpınan yaşıtlarımdan daha fazlasını hedefleyen ve hayal ettiğim hayat için elimden geleni yapmaktan çekinmeyen biriydim.

Hayallerim için ailemden uzak hiç bilmeğim bir şehirde çırpınıp duracaktım.Benim savaşım Ankara'ya geldiğim andan beri kendimle olacaktı ve galibiyetimi mezuniyetimin ardından çok iyi bir ortalamayla yurtdışında iş bularak taçlandıracaktım.

Böyle hedeflemiştim, her zaman sabit düşünmüştüm ama bir noktada çok büyük bir hata yaptığımın farkına varmak tahmin edersiniz ki kaçınılmaz olmuştu...

İnanmayı redettiğim kader karşıma öylesine şeyler çıkarmıştı ki...

Her neyse ,bu savaşım artık tek kişilik değildi.

İki kişilikti. Ben ve koca adamımın savaşı şüphesiz ki büyük bir yıkım getirmişti.

||

"Gözlerinle yedin bitirdin adamı,yuh Batu ya!"

Ata'nın kısık sesiyle aniden irkilirken bakışlarımı zorlukla bedenine çevirdim. Bir kaç haftadır tahmin ettiğimden daha fazla yakınlaşmıştık. Benim için değerli bir insan haline gelmesi beklemediğim bir biçimde hızlı gelişmişti. Gün içerisinde bir çok anı biriktiriyor, üniversite hayatımı tahmin ettiğimden daha güzel yaşıyordum.  İdeal bir dost ve sırdaştı.

"Anlamadım,ne dedin?"

Kıvırcık saçlarını parmaklarıyla alnından çektikten sonra kaşlarını çatmıştı. Yüz ifadesi son derece tatlıyken buna tezatlık oluşturacak cinsten sert bir vuruşla bacağıma dokunduğunda kafamı "ne oluyor?" anlamında salladım.

"Ona bu şekilde bakmamalısın, fark eder veya rahatsız olursa başın ağrır haberin olsun."

Yine aynı kısık tonda bu sefer kulağıma doğru hafifçe eğilerek konuştuğunda derin bir yutkunma ihtiyacı hissetmiştim. Bazı şeyler elimizde olmazdı.Birine duyduğumuz hayranlığı aniden önleyemezdik. Yani ben bunu yapamıyordum.

Özellikls bahsettimiz bu kişi kimya profesörümse.

Zahid Faran Arslanlı.

Kusursuzluğun tanımı gibiydi. Bir kaç haftada bu düşünceye kapılmak deli saçmasıydı farkındaydım ama öylesine toy ve meraklı bir gençtim ki kendime engel olabilecek hiçbir durumu göz önünde bulundurmamıştım.

AHZA |gay|Where stories live. Discover now