Ankara'da da evimiz vardı, yurtta kalmak yerine orda kalacaktım ama bir kaç tamir işinin halledilmesi gerektiği için daha gitmemiştim.

Annemde gelip kendisinin düzelteceğini söyleyince,onları bekliyordum. Esnaf oldukları için yanıma gelip kalmak konusunda rahatlardı . Bende çok uzun süre kalamayacakları için biraz buruktum.Annem tam komşu esnafla ilgili dedikodu kısmına geçmişken tüm sınıf aniden sus pus olmuştu. Oturduğum yerde bir karaltı olunca gülmekten ağrıyan yanaklarımı düzeltip kafamı hafifçe kaldırdım.

Uzun ve heybetli bir adamın tam dibimde beklediğini görünce kaşlarım çatılmıştı. Kirli sakalları, koca gövdesini saran boğazlı kazağı ve koyu mavi kot pantolonuyla biraz fazla ağır duruyordu.Kavisli burnu ve önüne doğru dökülmüş saçlarına da bakarken onunda bana baktığını biliyordum. Kafamı yavaşça öğretmen masasına çevirdiğimde üç tane birbirinden kalın kitap olduğunu görmüştüm. Tüm sınıfta hissedilen gerginlik ve sessizlikte de hoca olduğunu tamamen kavrayabilmiştim.

Hala kulağımda duran telefonu hiçbir şey demeden kapatıp heyecanlı hareketlerle cebime koydum.Suratında ki sert ifadeyle hala bana baktığı için kısıkça mırıldanmak zorunda hissetmiştim. Aurası beni fazlasıyla germiş ve afallatmıştı.

"Ö-özür dilerim, fark edemedim."

Daha okulumun ilk gününde en tuhaf hocayla bu şekilde karşılaşmakta hayatın bana ayrı bir ironisiydi sanırım.

Bir süre daha bana baktıktan sonra kafasını sallayıp önüne doğru döndü. Bir yandan yürüyüp bir yandan da kendini tanıtıyordu.

"Yeni gelenler için ,Ben Zahid Faran Arslanlı. Bundan sonra genel kimya dersinize gireceğim. Saçma sapan şeylerle uğraşmak yerine derse odaklanırsanız güzel geçirebiliriz."

Tamda ondan beklenildiği gibi sert ve tok sesiyle konuştuğunda tüm vücudumda tuhaf bir huzursuzluk hissetmiştim. Çok zeki ve prensipli bir adam olduğunu daha geldiğim ilk günden bir kaç kişiden duymuştum. Sırf onun için bu okulu tercih eden onlarca veli ve aile vardı.

Geçen sene ki bir imza olayı yüzünden sınıfın neredeyse tamamını bıraktığı için üst sınıflar hocayla ilgili tonlarca şey anlatmıştı. Hatta üçüncü sınıftan bile olanlar vardı.

Almamız gereken kitapları ve sene boyunca gerçekleştirmeyi düşündüğü takvimi açıklarken sakince onu izliyordum. Düzgün diksiyonu , kontrollü hareketleri ve kurduğu göz temaslarıyla öyle profesyonel duruyordu ki...

Elimi masaya doğru yaslayıp yanağıma koyduğumda büyülenmiş gibi onu izliyordum. Çok olgun ve değişik duruyordu. Yaşını tamamen göstermesede gözlerinin etrafında ki ufaktan kırışıklıklarla birazda olsa belli ediyordu.

Gözlerimi ayıramadığım tonla dakikanın sonunda kalbim çok hızlı atmaya başlamıştı.

||

Daha ilk günden tam iki saat blok ders yaptığında, yorgunluktan başım ağrıyordu. Bölümü hangi akılla ingilizce okumaya karar vermiştim bilmiyorum ama daha ilk dersten böyle olmak birazcık hevesimi kırmıştı.Zahid hoca ise beklediğimin aksine hiçbir şeyi basite indirgeyerek anlatmamış , her şeyi daha komplike ve zor anlatmıştı.

AHZA |gay|Onde histórias criam vida. Descubra agora