DİLSUHTE 10. BÖLÜM

5.4K 388 47
                                    

Doğu'nun Gözünden;

Hayatımda ilk defa bir kadına aşık olmuştum ama o başkasına aşıktı. O, birlikte zaman geçirdiği, bir şeyler paylaştığı o adamı, Doğu'yu seviyordu. Ben onun içi bir yabancıydım. Aramızda aşılması çok güç olan üç uzun yıl vardı. Birlikte olduğumuz gün, gece boyunca ağladığını biliyordum. O benim fark etmediğimi sanıyor olabilirdi ama farkındaydım.

Şimdiyse yeni bir güne uyandık, o günün üstünden üç gün geçti. Zöhre'm... Benim olmayan ama sahiplik eki kullanmadan anamayacağım kadın. Az önce üstünü değiştirmek için giyinme odasına gitti. Bunca zamandır yanımda giyinip soyunan, belli etmemeye çalışsamda o anlarda beni ateşlere atan kadın artık benim yanımda giyinmeye çekiniyor. Geçen zamanda daha fazla yakınlaşmamız gerekirken nasıl bu kadar uzaklaşabildik?

Ben karanlık düşünceler içinde Zöhre'yi beklerken bebek telsizinden Güneş'in sesi duyuldu. Telsizi alıp bebeğimizin yanına gittim. Zöhre muhtemelen sesi duymamıştı. Hemen yan odadaki bebeğim beni görünce içli içli ağlamayı bıraktı. ''Baba.'' Dedi hafif ve mahzun bir sesle.

''Kızım.'' Dedim. ''Gel bakalım sen kucağıma.''

Bizim güzel bebeğimiz hala yürümeyi öğrenememişti. Ona yürümeyi öğretmeye çalışıyordum. Önce altını değiştirdim. Sonra onu yere oturtup uzaklaştım. Hemen ağlamaklı oldu.

''Gel kızım.'' Dedim onu ellerimle çağırarak. Kollarımı açıp beklemeye başladım. ''Babaya gel kızım.'' Bana içerleyerek bakıyordu. Bebeklerin çok zeki olduğunu Güneş'le öğrenmiştim. Belki bu yaşlarını büyünce hatırlamıyorlar ama yine de her şeyi anlıyor, her şeye cevap veriyorlardı.

Güneş her an ağlamak ister gibi yüzünü buruşturdu. O kadar tatlıydı ki gidip onu kucağıma alma isteğine zar zor engel oluyordum. ''Gel kızım.'' Dedim bir kez daha. ''Hadi bebeğim yaparsın sen. Gel babaya.''

Ve o an bir şey oldu. Yanındaki koltuğa tutunarak ayağa kalktı. Bu aşamaya çok kez gelmiş ama ileri gidememiştik. Bana korku dolu gözlerle bakıyordu. Bana gelmeyi çok istiyor ama cesaret edemiyor gibiydi. Bir an için koltuğu bırakınca sendeledi ama pes etmiyordu. Kendini toparladı ve koşarak bana geldi! Sadece birkaç adımlık bu mesafeyi koşan adımlarıyla kısa sürede aşmıştı. ''Aferin benim kızıma!'' Dedim coşkuyla. ''Kimin kızı be!'' Onu öpücüklere boğdum. ''Ama ben dedim benim kızım yapar diye.''

Güneş'te benim kadar coşkuya kapılmış görünüyordu. ''Babammm! Babammm!'' Diye bağırmaya başladı.

Sesimizi duymuş olacak ki Zöhre kapıyı açıp içeri girdi. ''Ne oldu?'' Diye sordu meraklı gözlerle.

''Güneş yürüdü annesi.'' Dedim.

''Neeee?!!'' Gelip Güneş'in yanına oturdu. ''Yürüdün mü kızım sen? Aferin benim kızıma!'' Sonra bana döndü. ''Ben göremedim.'' Dedi hüzünle.

''Olsun annesi, sen gör diye bir daha yürür Güneş.''

Güneş'i biraz uzağa oturtup yine kollarımı açtım. ''Gel kızım!'' Dedim. ''Göster anneye nasıl güzel yürüyorsun.''

Güneş bir an için kararsız göründü. Geçen birkaç saniyenin ardından Zöhre'nin gözlerindeki hüzün derinleşmişti. ''Hadi kızım anne merak ediyor nasıl yürüdüğünü.''

Güneş kararlı bakışlarla bana baktı. Yine koltuğa tutunup ayağa kalktı. Zöhre derin bir nefes almış, nefesini tutmuş bekliyordu. Güneş'in gözlerindeki başarma isteğini görebiliyordum. Bebeğim cesaretini toplayıp koltuğu bıraktı. Koşar adımlarla bize doğru geldi. Ben düşmeden onu tuttuğumda Zöhre ellerini ağzını kapatmış bakıyordu. ''Yürüdü!'' Dedi olanı ilan ederek.

FÜTADE | DİLSUHTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin