Bölüm 55

16.1K 992 159
                                    

Beni takip etmek isterseniz hesabım lanetlibalik

instagram: lanetlibalik

Keyifli okumalar.

***

Zöhre'nin araçtaki yolculuğu uzun sürdü. Kız içinde bulunduğu aracın hiç durmayacağını düşünmeye başlamıştı ki sarsıntı birden kesildi. Durmuşlardı. Korku içinde kapıların açılacağı anı beklemeye başladı. Çok geçmeden kapının açılma sesi duyuldu. Biraz sonra da gün ışığı aracın içini aydınlattı. Yapılabilecek bir şey yoktu. Zöhre mecburen saklandığı yerden çıktı. O sırada teslim etmek üzere oldukları eşyaları almak için araca girmek üzere olan adam şaşkınlıkla ona baktı.

''Mehmet burada bir kadın var!'' Diye bağırdı arkadaşına.

Arkadaşı da hemen gelip şaşkınlıkla Zöhre'ye baktığında Zöhre artık araçtan inmek üzere hareketlenmişti.

''Ne işin var senin burada?!'' Diye bağırdı Mehmet denen adam.

Araçtan inen Zöhre adamlarla karşı karşıyaydı. ''Kötü bir niyetim yok. Gönen'lerin evinden çıkmak istiyordum, o yüzden bu araca bindim.'' Dedi.

''Hadi oradan be!'' Dedi diğeri. ''Saçmasapan konuşma! Ne çaldın araçtan göster çabuk!''

Adam Zöhre'nin kolunu tutmuş kızın çaldığından emin olduğu şeyleri vermesini istiyordu.

''Yemin ederim bir şey çalmadım.''

Zöhre onlara derdini anlatmaya çalıştı ama adamlar ona inanmıyordu. Kolunu tutan adamın hareketleri iyice kabalaşınca Zöhre adamın dizine bir tekme indirdi. Ardından hiç beklemeden koşmaya başladı. Peşinde olduklarını biliyordu. Bir ara arkasına baktığında adamların ona çok yaklaştığını gördü. Köşeyi döndüğü anda ise kendini bir pazarda buldu.

Can havliyle pazara girip kalabalığın arasına karıştı. Pazarda iğne atsan yere düşmüyordu. Çok büyük bir Pazar olmasına rağmen her yeri hıncahınç insan doluydu. Olabildiğince ilerleyerek izini kaybettirmeye çalıştı. Sonunda da istediğini başardı. Adamların yaptığına inanamıyordu. Polisi aramak dururken kendisine bu şekilde davranmaları çok saçma değil miydi? Tekrar yakalanma korkusuyla devasa pazarın içinde olabildiğince ilerledi. Kocaman bir mahalleye kurulmuş pazarda her sokak sıra sıra satıcılarla doluydu.

Bir süre sonra pazarın çıkışlarından birine geldi. İnsanlar seyrekleşmiş, satıcılar azalmıştı. Mahallenin sonuna doğru geldiğinde de buranın bir ormana komşu olduğunu gördü. O araçtaki yolculuğu çok uzun sürmüştü. Bu kadar uzun bir yol sonunda İstanbul'un dışına kurulmuş yerleşim yerlerinden birinde olduğunu tahmin etti.

En yakın karakolun neresi olduğunu sormak için birine yaklaşacakken dikkati biraz ilerisindeki adamlara kaydı. Adamları gördüğü anda zihninde alarm çanları çalmaya başlamıştı. Sadece Zöhre değil pazardaki herkes adamlara temkinli bakışlarla bakıyordu. Belindeki silahı gizlemeye bile gerek görmeyen adamların birini aradıkları muhakkaktı çünkü araştıran gözlerle çevrelerine bakıyorlardı. Düşündüğünün doğru olmamasını dileyen Zöhre tekrar pazarın içine girip saklanmak için hareketlenecekken adamlardan biriyle göz göze geldi. Bu bakış Zöhre'ye düşündüğünün doğru olduğunu kanıtlıyordu. Adam Zöhre'yi gördüğü anda adamlarına onu gösterip kıza doğru koşmaya başlamıştı ama Zöhre pazara onlardan daha yakındı. Can havliyle pazara girip koşmaya başladı.

Garip ki Zöhre'nin hasta kalbi bu kaçışın verdiği korku ve heyecana dayanıyordu. Belki başka bir zaman olsa Zöhre çoktan yere yığılıp kalmıştı ama bu sefer yere yığıldığında kalkamayacağını biliyordu. Kaya'nın adamları peşindeydi. Dirayetli olmaya çabalayarak o gün ikinci kez izini kaybettirmeye çalıştı ama peşindekiler öncesinde olduğu gibi iki kişi değildi. Bu adamlar çok kalabalıktı. Çaresizlikle tezgahlardan birinin arkasına saklandı. Tezgahta çalışan adam ona garip bakışlarla bakınca adama yalvarırcasına bakıp sus işareti yaptı. Kız tezgahın altına iyice girerken adamın takınacağını tavır onun sonu olabilirdi. Saklandığı yerden adamların bulunduğu tezganın önünde olduğunu görebiliyordu. Belli ki onun oralarda bir yerde olduğunu anlamışlardı ama tam olarak nerede olduğundan emin değillerdi.

FÜTADE | DİLSUHTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin