~6~

18.7K 319 25
                                    

Telefonun sesine uyandım. Hava azacık karalmıştı. Kanepede uyuya kalmıştım. Telefonun sesiyle elimi uzatıp aldığımda arama durmuşdu. Telefona baktığımda

5 cevapsız arama H. Cavill
1 cevapsız arama Aslı
3 mesaj H. Cavill
2 mesaj Anna.

Gözlerimi ovup oturur pozisyona geçtiğimde yeniden arama geldi. Henry arıyordu.

-Alo - boğuk sesimle cevapladım.

-Miray- sesi öyle telaşlı çıkmıştı ki biran şaşırdım - nerdeydin? İyi misin? Neden açmadın? Korkuyor musun? Miray orda mısın? - art arda bu kadar soru sorması beni de endişelendirdi, ama bir yanım da benim için endişe etdiği için mutlu oluyordu.

-Uyuya kalmışım özür dilerim. - derince nefes aldığını duydum.

-Eve geliyorum, bir şey istermisin?

-Hayır teşekkür ederim.

-Yarım saate kadar evde olurum. - diyip kapatmıştı telefonu.

Uyuya kaldığım için pişman olmuştum resmen. Alt dudağımı istemsizce uzatıp ayağa kalktım.
Aslı'yı geçip Anna'nın mesajlarına baktığımda nasıl olduğumu falan soruyordu. Ona da cevap verdikten sonra mutfağa girip işıkları açtım. Saat 7ye 20 dakika vardı. Birazdan gelicekti. Aklımdan yemek yapmak geçti. Evinde kalıyorsam, yardımım dokunsun en azından. Dolaplara baktığımda spagetti buldum. Buz dolabından da çıkan domatesler mutlu etmişti beni. Soslu spagetti yapmak için işe koyuldum. Telefonumda şarkı listemi de açtığımda artık başlaya bilirdim. Su kaynadığında spagettiyi dökdüm, diğer taraftan da domatesleri doğruyordum.

Listede sevdiğim şarkı açmasıyla ben de şarkıya kendimi kaptırdım, okumaya, yerimde kalçamı sallamaya başladım.

Spagettinin suyunu döküp, sosu karıştırmaya devam ettikce şarkı da devam ediyordu. Sosun altını kapayıp düzenleme için tabakları aramaya başladım. Tabaklar çok üstteydi ama, elimi uzattığımda sadece parmak uclarımla dokuna bilmiştim. Birden arkamdan sıcaklığını hiss ettim. Onunla dolap arasında sıkışmıştım. 2 tabağı alıp masaya bıraktı.

-Ne zamandır geldiniz?
- ona hızlıca dönüp sorduğumda sırıtıyordu.

-Konsertinin bir kısmını duymuş ola bilirim. - bir kaç adım uzaklaşarak cevapladığında ellerimle yüzümü kapadım. - güzel sesin varmış, hep duymayı isterim. - bu beni daha da utandırdığında konuyu değişmeye çalıştım.

-Ellerinizi yıkayıp gelin, yimekler hazır - tabaklara hızlıca dönerken elindeki poşeti masaya bırakmasıyla dikkatimi çekti.

-Senin için, ama yemek yemeden olmaz. Zararlı. - parmağını kaldırıp oyuncu edasıyla dediğinde merakla poşetten kutuyu çıkardım, açtığımda çilekli pasta olduğunu görmemle sevinçle ellerimi bir birine vurdum.

-Yhaa, teşekkür ederim - kafamı omuzuma yaslayıp gülerek ona baktım. O da aynı benim gibi gülüyordu. Sonra ellerini gösterip

-Geliyorum şimdi - dedi ve mutfaktan çıktı. Pastayı alıp buz dolabına yerleştirdim. Yemeğe son dokunuşları da ettiğimde hazırdı. Hazır tabakları masaya koydum ve sandalyeye otururken o da mutfağa girdi ve önüme oturdu.

-Ben bilemedim, çok acı severmisiniz diye o yüzden orta acılı yaptım.

-Severim acıyı.

-O zaman bir dahakine acılı yaparım. - yüzündeki mutlu gülümsemeyle bakıyordu bana. O maviliklerinde kalbimin eridiğini bile hiss ediyordum. O kadar derin bakıyordu ki, kendimi ona kaptırıyor, ona akıyordum. Yemeğe başlamasını bekledim. Ağzına aldığı çatalla ilk kaşları çatıldı ama sonra yüzünde gülüşü büyüdü.

Autumn (DADDY)Where stories live. Discover now