4

746 53 51
                                    

Harry Ginny ve Neville'in olduğu kompartımana dönmüştü. Arkadaşları rastgele konulardan sohbet ederken başı Ginny'nin dizinde yatıyordu ve Hermione ile İbbie'nin nereden tanıştıpını düşünüyordu. Aynı sınıf olamazlardı çünkü aralarındaki fark sadece boy değildi. Kendisinden en az bir yaş küçük olduğu belliydi. Hem eğer aynı yaşta olsalardı en az bir kez ortak dersleri olurdu. Aslında yüzü biraz tanıdıktı. Hermione'nin akrabası olabileceğini düşündü. Ama kısa dalgalı siyah saçları ve yeşil-kahverengi gözleri ile çehresi Hermione'yi değil başkasını andırıyor gibiydi. Aslında gözleri çok güzeldi. Yüzünü tekrar gözlerinin önüne getirdiğinde kime benzediğini düşünüyordu. Tam Neville ve Ginny'ye onu tanıyıp tanımadıklarını soracaktı ki kompartımanın dışından bir ses duydu.
"ÖLÜM YİYEN VAR!"
Kafasını hızla kaldırıp kapıyı açtığında aynı anda karşı kompartımandan çıkan Malfoy'u gördü. Son görüşüne göre aşırı derecede uzamıştı ve her an ölecekmiş gibi solgun bakıyordu. Harry bir an onun neden böyle olduğunu düşündüğünü fark etti. Ama kendisini öldürmeye çalışan birinin sağlığı hakkında endişelenmesi normal miydi? Ama sonuçta o da kendisi de bir insandı her ne kadar düşman olurlarsa olsunlar. Düşmanlıkları ve birbirlerine karşı olan nefretleri birbirleri için üzülmelerini engellemezdi.
"Harry daha ne kadar kapının önünde durup karşı kağıya bakacaksın?"
"Ne? Özür dilerim Nev. Dalmışım."
Kapıyı kapatıp yine aynı şekilde uzandığında düşünmeye başladı.  Normalde hep taradığı saçları bile karışık denebilecek durumdaydı. Her ne kadar kendisininki kadar dağınık olmasa da normal düzenine göre çok farklıydı. Yine de hala çok yumuşak görünüyorlardı. Harry düşünürken gözlerini kapattığını ve bir süre sonra da Molfoy'un saçlarıyla oynadığını hayal etmeye başladığını fark etmedi.
"Harry!"
"Harry uyan artık."
"Dürtmeli miyim Gin?"
"Bilmiyorum ama ölü gibi uyuyor."
"Bence denemekten zarar gelmez."
"Acaba uyandırmasak mı? Akşam yemeğinden sonra da üzerini değiştirebilir."
"Ya bayıldıysa?"
Harry koluna birinin dokunduğu hisseredek gözlerini açtı.
"Neville ne yapıyorsun?"
"Dostum bayıldığını düşündük hiç tepki vermedin!"
"Uykumun derin olduğunu biliyorsun."
Ginny Harry'nin kafasını tutup camdan dışarı bakacak şekilde döndürdü.
"Ne kadar yaklaştığımıza bak! Kalk ve cübbeni giy."
Uykusundan uyandırıldığı için huzursuzdu ama yine de doğruldu ve sırtını duvara yaslayarak tekrar oturdu. Cebinden telefonunu çıkarıp bildirimleri kontrol etti. Mesajlara girdiğinde yine tanımadığı bir sürü numara gördü. Uğraşmak istemediği için direkt hepsini sildi. Muhtemelen çoğu hayran mesajları ve çıkma teklifleriydi. Telefonunu tekrar cebine koydu ve havadan sudan sohbet etmeye başlayan arkadaşlarını dinlemeye başladı. Aslında dinliyor değildi sadece camdan dışarı bakıyor ve senenin nasıl geçeceğini düşünüyordu. Muhtelemen odasına çıktığı anda yatağı hayran mektupları, (büyük ihtimalle içine amortentia* karıştırılmış) çikolata vb tatlılar ve hediyeler ile dolu olacaktı. Tatilde bile kendisine ulaşabilen teşekkür mektubu o kadar fazlaydı ki Sirius muggle dünyasında bir ev kiralamayı önermişti. Gelen mektupları direkt atabileceklerdi. Trenin de arkadaşlarının da sohbetinin durduğunu fark etti ve ayağa kalktı.

*En güçlü aşk iksiri denebilir. Külbükül denen alevden yaratılan bir çeşit gri yılanın dondurulmuş yumurtalarından elde edilir. Etkilemek istenilen kişinin reddemeyeceği bir iksir olabilmesi için herkese farklı kokma özelliği bulunur. Kim neyi seviyorsa ona öyle kokar. Düşünselindeki anılar gibi sedef parlaklığında ve helezon halinde buhara sahiptir.

Sirius da ölmedi söylemeyi unutmuşum 🤦.

By Mistake | Drarry (ASKIDA)Where stories live. Discover now