Çağın'ın "Hocam sizce nedir?" demsiyle Sevda hoca derin bi nefes alıp konuşmaya başladı.

"Aslında aşkın bi tanımı yok. Aşk kişiye özel duygudur bazıları acı çeker çok sever bazıları ise inanmaz onlara göre öyle bir şey yoktur saçma gelir. Ama şunu kabul etmem gerekirse aşk kavramını günümüzdeki çok basitleştirdiler değersizleştirdiler insanlar beğendiği hoşlandığı kişiye seni seviyorum aşığım dediler ama aşk değil hevesti. Ama bu demek değildir ki herkesin ki bı heves şu hayatta milyarlarca kişi var hepsini ki heves olamaz herkesi bir tutamayız şu hayatta inanın bana sizi çok sevecek değer verecek kişiler var herkesi bir tutmayın... Her neyse zil çaldığına göre öğleden sonra devam ederiz herkese afiyet olsun." deyip çıkan Sevda hocanın arkasından baktım, haklı olabilirdi....

Kuzey'in yanıma gelmesiyle ona döndüm.

"Hayat hadi gel hep birlikte yemeğe gidecez bugün yemekhanede yemeyelim dedik."

"İyi yaptınız gidebilirsiniz Kuzey."

"Hayat kalksana sende geliyorsun."

"Gelmek istemiyor lütfen ısrar etme ben sınıfta kalıp bir şeyler yerken bizimkilerle görüntülü konuşacam siz takılın."

"Hayat gerçekten seni anlamıyorum varsa yoksa onlar ben miyim senin ikizin yoksa onlar mı gerçekten inanmıyorum. Neden Rüzgar ve Güneşin ikiz ilişkisiyle bizimki bir değil ya sen Can'la bile bende daha yakınsın seni arkadaşlarımla tanıştırdım tüm çevremi tanıdın ama yine uzaksın benden ben sana ne yaptımda bana bu kadar kapalısın?"

"Kuzey sen bir şey yapmadın ben böyleyim sen nasıl bu arkadaşlarına değer veriyorsan bende kendi arkadaşlarıma öyle değer veriyorum."

"Hayır sen beni bile çiğneyecek kadar o arkadaşlarına değer veriyorsun sen benim arkadaşlarımdan bile önce geliyorsun ama sen şımarık kızın tekisin."

"Kuzey emin ol hiç belli olmuyor. Şu okula ilk geldiğim gün beni herkesle tanıştırıp bi başıma bırakan sendin ve bu günlerce devam etti ben daha bu şehire alışmadan bi başıma eve gönderen sendin ya da Güneşlerin evine gittiğimizde Güneşle ortadan kaybolan sendin ben bı başıma o büyüklerin arasında oturdum emin ol senin varlığını hiç yanımda hissetmedim çünkü hissettirmedin. Ve son olarak evet ben şımarığım ama emin ol sen şımarık kız görmemişsindir. Gelip bana başkalarını örnek vereceğine birbirlerini önemsiyorlar diyeceğine ilk beni önemse. 'Morelin mi bozuk, bir şey mi oldu, neden gelmek istemiyorsun, tek kalma bende seninle kalayım mı?' diyebilirdin ama emin ol ben zaten izin vermez seni arkadaşlarından ayırmazdım yine onlarla gidebilirdin. Her neyse ya ben kime deyi anlatıyorum ki." diyerek masanın altından telefonumu alıp sınıftan çıktım sınıfta ise Kuzey Bey ve kankileri artı sevgilisi kalmıştı.

Merdivenlerden inerek hemen okuldan çıkıp yürümeye başladım. Cafekitap yazan bı yer görünce hemen içeriye girdim. Duvarların hepsi raflıydı ve o raflar full kitaplarla doluydu çok güzel bi ortamı vardı. Hemen bı masaya oturarak bir kaç kitabı önüme koyarak incelemeye başladım.

"Bence Böğürtlen Kışı'nı okumalısın Sarah Jio'nun en beğenilen eserlerinden biridir." diye konuşan erkek sesiyle başımı kaldırdım formasından anlaşıldığı üzere bizim okuldandı.

"Okudun mu?" diye sordum.

"9. ve 10. Sınıftayken tüm eserlerini okumuştum."

"O zaman kadını da tanıyorsun?"

"Evet kendisi aslında çok başarılı bi gazeteci. Sana dediğim kitabı kesinlikle okumalısın bence yazım dilini seveceksin."

"Teşekkür ederim emin ol okuyacam ama burada bitmez eve götürmem lazım buranın sahibiyle konuşsam iyi olur." deyip ayağa kalkmamla elini uzattı.

Ne Oluyo Ya!Where stories live. Discover now