4

197 17 9
                                    

1 yıldır beklediğim olmuştu. Babam tam karşımda duruyordu işte. Resimdeki o kişi tam anlamında karşımdaydı. Neden hareket edemiyordum peki sanki bir şey beni olduğum yere çivilemiş ve hareket etmemi istemiyordu.

Küçüklüğümden beri hep babamın karşıma geçtiğini ve bana sıkıca sarılıp yanındayım demesini isterdim. 

Ama şimdi ne o ne de ben yerimizden bir santim kıpırdayamıyorduk. Solumdan gelen bir enerji ile istemsizce ilk adımımı attım. 

ikinci adım, üçüncü, dördüncü... Kendimi babamın hemen önünde buldum. Aramızda 20 santim var ya da yoktu. Sadece birkaç saniyeliğine gözümü kapattım ve o an hayalini kurduğum şey oldu.

Kendimi babamın kollarında buldum.  O kadar huzurluydu ki. Dedem bana bir kez bile sarılmamıştı. Babam beni ona emanet etmişti giderken. 

Ama o beni hep baş belası küçük bir kız olarak görmüştü. Sonra Aro ile yolumuz karşılaştı. Beni bir baba edasıyla sarıp sarmaladı, sahip çıktı. Beni yetiştirdi, güçlendirdi, her zaman bir adım arkamda temkinle bekledi. 

Ama ne yazık ki bunların hiçbiri babamın yerini dolduramadı. Bunu şu an çok daha iyi anlıyorum. O gittiğinde henüz dört yaşındaydım, hayal meyal hatırlıyordum onu ama sarılışındaki huzuru çok net hatırlıyordum. Bu huzuru asırlar sonra tekrar yaşıyordum. 

- Burada neler oluyor?

Duyduğumuz sesle bir transtan çıkarcasına birbirimizden ayrılmıştık. Babamın hala şokta olduğunu görebiliyordum ama sesimi çıkarmadan ondan bir iki adım uzaklaşarak soruyu soran kıza döndüm.

Koyu sarı saçları olan ve gerçekten de güzel olan kız sormuştu. Yanlış hatırlamıyorsam adı Rosalie'ydi. 

(E)- Tanıştırayım Rowena. Kendisi ile Volterra'da tanıştık. Ne zaman ve nasıl olduğunu bilmiyorum ama kendisi 4. Volturi olarak oradaydı. 

(C)- Rowena benim kızım, öz kızım.

(R)- Bizim bundan hiç haberimiz yoktu.

(C)- Hiç kimsenin haberi yoktu. Ne oldu Rowena, nasıl vampir oldun. 

- Aşık oldum ya da olduğumu sandım. Kader ya beni sana getirdi işte baba.

(J)- Volturi sıradan birini asla aralarına almaz nasıl oldu da onlardan biri oldun.

(F)- Ne kadar da meraklılar.

Felix'in dedikleri beni güldürmüştü. Onu bildiğimden beri konuşmaktan ve dinlemekten nefret ederdi. 

(J)- Aaa, Felix sende mi buradaydın? Aro'nun yanından ayrılmana şaşırdım yoksa seni bakıcı olarak mı gönderdi?

Bu konuşan Jasper olmalıydı. Felix ile aralında daha önce ne geçti bilmiyorum ama iyi şeyler olmadığı kesin.

Felix'in arkamda sinirden gerildiğini fark edebiliyorum ama her zamanki gibi yanlış bir şey yapmaktan kaçınıp benim konuşmamı bekledi.

- Sıradan biri olduğum söylenemez zaten, hatta ne yalan söyleyeyim önemli biriyim. Anladığım kadarıyla sen Jasper olmalısın insanların ruhlarını kontrol edebilen. Seni ya da hepinizi uyarmak isterim, Felix ve Douglas ben burada olduğum sürece benim ile birlikte  burada olacaklar. İkisi de benim için önemli ve bir o kadarda değerli buna dikkat etmeniz gerekiyor. 

Ne kendimi ne de yanımdaki dostlarımı ezdirmez ve değersiz hissettiremezdim. Ne ben ne de Felix bugünlere kolay gelmemiştik ve Felix hiçbir zaman hak ettiği değeri görememişti bunun böyle devam etmesine izin vermeyecektim.

Carlisle'nin Sırrı                          ~Alacakaranlık~Where stories live. Discover now