1

2.6K 302 391
                                    

Durmaksızın çalmaya devam kapının, hem kulaklarını hem de sinirlerini bozmasıyla bir saniye içerisinde merdivenlerden inmiş ve kapıyı açmıştı. Memnuniyetsiz suratı, kapıdakileri görünce daha da buruştu. Yardımcısı Lord Hoseok'u ve kucağındaki -minik eli hâla zilin üzerinde olan bebeği gördüğünde; "Bu da ne?" diye sordu soğuk sesiyle.

Hoseok hemen duruşunu düzeltip; "Prensim." diyerek eğildi. Böylece bebeğinde eli sonunda zilden çekilmişti. Yere doğru eğilmesinden eğlenmiş ve tatlı bir kıkırtı bırakmıştı. Fakat bu ses Jungkook'un kaşlarını çattı. "Sizi Kim Yuri'nin oğlu Kim Taehyung'la tanıştırayım, efendim." dedi, doğrulduğunda. Bebeği Jungkook'un yüzüne doğru kaldırdı. "Sizin için canını feda eden Kim Yuri." Jungkook'un bakışları bebek Taehyung'tan Hoseok'a kaydı.

Taehyung ne konuşulduğunu anlamıyordu. Eğer anlasaydı annesinin ölümüne ağlayabilirdi. Ama o, insanların hesaplamasıyla 2 yaşlarında bir periydi. Gözlerine doğru düşen ipek gibi siyah saçları, büyük ve ışıltılı mavi gözleri, parıldayan beyaz teninde tatlı pembelikte yanakları ve sürekli gülümseyen dudaklarıyla; çok ama çok tatlı bir bebekti.

Karşısındaki adamın Büyük Elf İmparatorluğunun prensi ve veliahtı, herkesin önünde korkuyla eğildiği Jeon Jungkook olduğunu bilmiyordu. Bu yüzden, ısırdığı parmağını ağzından çıkartıp Jungkook'a uzatırken; "Migu!" diye bağırıp güldü. Dokunmaya çalışsa da, Jungkook bir adım geri gidip uzaklaşmıştı.

Gözlerini yeniden Hoseok'a çevirip; "Ne işi var burada?" diye sordu.

"İçeri girebilir miyiz, efendim?"

"Hayır."

"Ama Taehyung kucağımda sıkılacak, yere bırakmam gerekiyor. Ve burası," dedi, gözlerini bahçede gezdirdi. Dağılmış topraklar ve taşlarla doluydu. "Onun için güvenli değil. Düşer."

"Niye yürümeyi bilmiyor mu?" dedi Jungkook, bakışları yeniden Taehyung'a kaydı. "Aptal mı?"

"Hayır, aptal değil. Sadece bebek." dedi Taehyung'a dönüp gülümserken. Parmağını ağzına yeniden sokmuş olan bebek, Hoseok'un gülmesiyle sevimli bir kahkaha bıraktı. "Efendim, lütfen. Kısa sürecek."

Jungkook geri çekilip, kapıyı araladı. İçeri adımlarını attıklarında; "Sadece 5 dakika." diye sertçe belirtti. Onları beklemeden doğrudan mutfağa ilerledi. Kendisine kadeh koyarken, Hoseok'a teklif etmemişti. "Bu gereksiz sürgünün bitiş haberini beklerken, kucağında bu-" Sandalyeye çıkmaya çalışan Taehyung'a bakıp, yüzünü buruşturdu. "Bu şeyle geliyorsun!"

"Efendim, babanız sürgünün bitiş tarihi hakkında beni bilgilendirmedi." dediğinde, Jungkook kadehi sesli bir şekilde masaya bıraktı. Karşısında Hoseok'un kucağında oturan Taehyung, elmayı almak için uzanırken korkup elini hızlıca geri çekmişti. Hoseok'un kucağına geri oturup, minik elleriyle yüzünü kapadı. Jungkook kısa bir an ona baksa da, düz ifadesini değiştirmeden Hoseok'a döndü. "Olanlar yüzün hâla çok sinirli."

"Saçmalık." dedi Jungkook. Yaptığı hatanın cezasını, aptal insanların dünyasında normal biriymiş gibi yaşayarak geçirmek haksızlık diye düşünüyordu. Kim Yuri'nin ölmesine o da üzülmüştü, fakat onun görevi Jungkook'u korumaktı ve üzerine düşeni yaptığını düşünüyordu. Bakışlarını, yeniden elmayı almaya çalışan bebeğe çevirdi. Uzanamayınca dudaklarını bükmüştü. Eğer ağlarsa onu camdan dışarı atmayı planlıyordu. "Bu neden burada?"

Elmayı Taehyung'un eline bırakırken; "Babanızın isteği." dedi gülümsemeye çalışırken. Jungkook'un kısılan gözlerinden korksa da, devam etti; "Kim Yuri'nin anısına, Taehyung'u sizin yetiştirmenize karar verildi."

Magical Choice | TaekookWhere stories live. Discover now