Tüm hazırlıkları ailelerin de desteğiyle hızlıca halletmişlerdi. Merih de Venüs de hem cezalarını çekmeye devam etmişler, hem de bu düğün hazırlıklarıyla uğraşmışlardı. İrfan Bey artık bu süreçte onlara acımış, kızların ikisinin de çoktan derslerini almış olmaları sebebiyle evdeki son günleri gelmeden cezalarını kaldırmıştı. İsteme akşamının gecesini ikisini de yanına alıp duygusal bir konuşma yapmıştı. Aynı anda iki kızın birden gidecek olması onu derinden yaralasa da, onların yuvadan uçma vakitlerinin geldiğini kabullenmişti. O gece de artık onları azat etmişti.

Kızların eğlenceli fotoğraf çekimleri devam ederken, erkekler baskın basanındır dercesine kumlara dalmışlardı. Merih'le Venüs'ün gelinlikleri, saçları, başları her şeyleri o kadar farklıydı ki, resmen normalde onları karıştıranlar için bu gece bir lütuftu. Zamanında her tek yumurta ikizi gibi çocukluklarını bayramda seyranda aynı kıyafetleri giyerek geçirmiş bir ikili olarak geldikleri noktanın bu olması çok daha iyiydi. Venüs'ün uzun duvağı varken, Merih'in kısa bir duvağı ve çiçek tacı vardı. Merih askılı, ortalama kabarıklıkta belden oturmalı bir gelinlik giyerken, Venüs'se daha kalçasının üstüne kadar dar kesim gelen ve aşağıya doğru kat kat kabarıklaşan bir gelinlik giymişti. Makyajları bile kendilerine has tarzlarıyla farklıydı.

"Aaa geldiniz mi? Sonunda hazırlanmaları bitmiş!" Venüs onları izleyen arkadaş gruplarına Ali ve Tarık'ı rezil etmek suretiyle laf attı. Herkes damatlara eğlenerek gülerken, Ali bu sataşmaları umursamadan dosdoğru müstakbel karısının yanına ilerledi. Sabah ilk hazır olduğunda onu bir kez görmüştü ama şimdi ikinci görüşü olmasına rağmen yine ilk kez gördüğündeki gibi kalbi çarpmaya başlamıştı. Sabah görünce kendini tutamayıp dudaklarına yapışarak rujunu bozduğu için, Meral'den ve Merih'in kuaföründen bir daha öpmemesi için sert bir direktif almıştı. Şimdi yine onun o güzel yüzünü avuçları arasına alıp dudaklarına yapışmak istiyordu.

Merih'in dibine kadar geldiğinde Meral'in geniz temizleme sesini işitti. Merih kıkırdayarak arkadaşına bir bakış attı ama Ali bakışlarını kesinlikle Merih'in yüzünden çekmedi. "Ben resmen alışamıyorum. Çok güzel görünüyorsun, çıldıracağım az kaldı!" diye fısıldadı Merih'e doğru.

Merih kalabalıkta oldukları için elinden geldiğince çaktırmadan imalı imalı gülümsedi Ali'ye. Onların bu romantik hallerini fark eden fotoğrafçı Ali ve Merih'e doğru seslendi. "Önce sizinle başlayalım hazır siz moda girmişken, ardından diğer çiftimizi çekelim. Sonra da toplu fotoğraflar alırız."

***

Eğlenceli ve bol şakalı geçen nikâh seremonisinin ardından düğün alanına geçmişlerdi. İlk danslarını, ilk olarak Ali ve Merih'in seçtiği, diğerine göre daha sakin ve romantik bir şarkı olan Lionel Richie'nin Hello şarkısıyla yapmışlardı. İki çift de pistte kendi alanında kalarak, izleyen tüm konukların gözlerinden kalpler çıkarak onları izlediği birer dans sunmuşlardı. Merih tüm şarkı boyunca Ali'nin gözlerine bakarak ve bir sonraki parçada olacakların gerginliğini unutmaya çalışarak, şarkıyı ona baka baka söylemişti. Ali de büyülenmiş bir halde onu dinlemişti sadece. Şarkı seçimi daha geçen hafta beraber mutfaklarını yerleştirirlerken birden Ali'den gelmişti. Şarkı radyoda çalarken Merih'in sözleri mırıldanarak bardak yerleştirdiği esnada, dolap monte eden Ali ona dönmüş "Bu bizim düğün şarkımız olsun mu?" demişti. Merih de Ali'den gelen tüm teklifleri ettiği gibi bunu da seve seve kabul etmişti.

Fakat bundan sonra dans edecekleri Venüs ve Tarık ikilisinin parçasına, neredeyse evlenmeye karar verdiklerinden beri hazırlanıyorlardı. Venüs ve Tarık deli gibi şov yapma hevesinde oldukları için, Ali ve Merih'i de bu planlarına ısrar kıyamet dâhil etmişlerdi. Ali o kadar gerilmiyordu lakin Merih insanların önünde iddialı danslar yapmaktan ödü patladığı için korkuyordu. Hata yapıp rezil olmak en büyük korkusuydu ama Venüs ısrarla Merih'e güvendiğini söylüyordu. Bir de Merih kendine güvenseydi...

İKİLİ DELİLİKWhere stories live. Discover now