"İşin en karmaşık kısmı da o ya! Tarık Tarık diye çıktığı yolu, daha ilk dakikasında başka yola saparak terk etmiş!" dedi İrfan Bey memnuniyetsizlikle çayından bir yudum almadan evvel.

Ali işaret parmağını takarak yakasını çekiştirdi. "Tarık onun için basit bir gençlik hayranlığından başka bir şey değildi. Merih de bunu anladı. Pişman oldu zaten. Ama iş işten geçmişti işte."

"Sadede gel Ali. Bu işin en çok tadımı kaçıran kısımları bunlar değil. Bunlar bir şekilde çözülür. Benim asıl tadımı kaçıran kısmı daha ciddi sonuçlara yol açan kısımları."

Ali hemen savunmaya geçerek "O konu başka İrfan amca," dedi.

"Nasıl başka evladım? Göz göre göre daha tazecik nişanlından ayrılmadın mı sen? Siz neredeyse iki yıldır bu kızla beraberdiniz. Hepimiz biliyorduk, görüyorduk. Birden ne demek oluyor bu? Yakışık alıyor mu oğlum? Bizler böyle insanlar mıyız? Böyle mi yetiştik?"

"İrfan amca ben Aslı'ya evlenecektim ama ona âşık değildim. Evlenmek için evleniyordum ben. Zamanı geldi diye, artık bundan sonra asıl evleneceğim kişiyi bulamam diye evleniyordum. Benim gözümü büyük halam açtı. Hani demiştim ya sana, bana sürekli Venüs de Venüs diyordu diye, ben onun sayesinde baktığımı görmeye başladım. Gözümün önündekini... Benim evlenmem gereken insan zaten senelerdir yanımdaydı. Huyuyla suyuyla, neşesiyle, derdiyle, çılgınlıklarıyla, korkusuyla Merih benim hayatımın kaynağı gibi. Onsuz ben... sıkılıyorum! Anlıyor musun? Evet, onunla arkadaş gibiyken de sanki her şey aynıydı. Beni yine eğlendiriyordu, onunla vakit geçirmekten keyif alıyordum... Belki de... bilmiyorum, böyle şeylerin zamanı vardır diye... Ben hep senin de düşündüğün gibi Merih'e kardeş gözüyle baktığım içindir belki de! İlk kez bir geri çekilip 'acaba mı' dediğimde her şey ama her şey puzzle parçaları gibi kafamda oturdu İrfan amca. Venüs'ün Merih olduğunu anladığım zaman ben biliyordum onun benim hayatımı beraber geçirmek istediğim kişi olduğunu. Beraber yaşayacağım, beraber yaşlanacağım kişi olduğunu... Ve bu tamamen benim kararımdı. Merih'in daha hiçbir şeyden haberi yoktu bile. O bana bakmaya bile korkuyordu Aslı yüzünden. Zaten Venüs'ün adını lekeleyeceğim diye aklı çıkıyordu. İnan o hiç yanlış bir şey yapmadı. Hep kaçtı benden. Ben gittim üstüne. Çünkü hayatımda ilk kez böyle hissediyordum. Körkütük âşık oluyordum! Sonra ona kıyamadım dedim ya, bir gün hala onun Venüs olduğunu düşündüğümü sandığı bir anda karşıma alıp zorladım, ben seni istemiyorum dedi inat etti, peki Merih istiyor mu diye sordum. Susup kaldı önce. Ağlaya ağlaya her şeyi anlattı. Utandığı tüm duygularını itiraf etti benim gibi. Ben o gün ona her şeyi düzelteceğim diye yemin ettim. Söz verdiğim gibi Aslı'dan ayrıldım. Evet biliyorum dışarıdan bakınca gözüne çok kötü bir şey yapmışım gibi görünüyor ama kendini benim yerime koy İrfan amca. Ya sırf insanlara ayıp edeceğiz diye ben Aslı'yla evlenseydim? Merih'e âşık olduğum gerçeğini görmezden gelseydim? Ne olacaktı? Benim de Aslı'nın da hayatı mahvolacaktı birkaç yıla. Yapamazdım ben zaten artık. Merih beni sevmese de, istemese de ben Aslı'dan ayrılmayı kafama koymuştum. Kimseyi kandırarak böyle işlere kalkışamam ben. Bak sana bile söylemeye sabredemedik biz. Her şey usulünce olsun istedik. Yoksa beklerdik, saklardık. İnan bunu da düşündük. Ama bana yakışmaz öylesi... Şimdi biraz da olsa anlıyor musun beni? Biliyorum kızgınlığın kolay kolay geçmez, yaşananlar rahat sindirilebilecek şeyler de değil. Ama bir gerçek var ki, bunu sakın aklından çıkarma lütfen; Merih'le ben birbirimizi her şeyden çok seviyoruz. Ben onun için her şeyi göze aldım. Bugüne kadar ona gözüm gibi baktım, bundan sonra da bakmaya devam edeceğim. Sana yemin ederim hiçbir şey değişmedi. Eğer kızgınlığını, hıncını birinden çıkaracaksan, illa birilerini ahlaksızlıkla suçlayacaksan yalvarırım o ben olayım. Merih'i daha fazla üzme. O yeterince yıprandı çünkü."

İKİLİ DELİLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin