"Tarık'ın tabii ki de haberi vardı arkadaşlar! Olur mu öyle şey?" dedi gülerek. Şu an öyle iyi rol yapıyordu ki, haftalardır şöyle Venüs rolü yapsaydı herkesi kandırırlardı vallahi.

"Venüs huzurevi muhabbeti yüzünden cezalıydı. Babam ona çok fena kızgındı. O yüzden kendisine her şey yasaklıydı. Hiçbir şey yapmaya hakkı yoktu. Erkek arkadaş edinmek de bunlara dahildi. E yirmi beş yaşında kız... gururuna dokunuyor yani olan biten... biz de böyle kötü ama işe yarar bir çözüm bulmuştuk. Venüs benim kılığıma girerek sevgilisiyle buluşuyordu. Hepsi buydu yani. Ama şimdi bu konuyu hane içinde çözmek üzereyiz, merak etmeyin. İnşallah sevenleri sevdiğine verecekler. Az kaldı." Merih'in şakacı tavırlarla söylediği son sözler üzerine masada kıkırdaşmalar oldu.

Venüs de Tarık da şok içinde bakıyorlardı Merih'e. Bu hikaye muhteşemdi çünkü!

Venüs ve Tarık'ın arasında durmakta olan Merve kendi üstüne bakıp "Ay pardon ya! Siz zaten çekeceğiniz kadar çekmişsiniz. Ben de burada hala aranızda duruyorum," diyerek ikilinin arasından çekildi. Venüs'le yan yana gelen Tarık hafifçe gülümsese de hala şoktan konuşacak halde değildi. İkisi de alık alık birbirine bakıyordu.

"Yavrum şunların haline bak ya! Ne kadar zorluk yaşadılarsa, kulaklarına inanamıyorlar! Bizden korkmayın oğluuum!" diye bağırdı Akın. "Biz İrfan amca değiliz, rahat olun burada ya! Ayıpsınız!"

Herkes gülüşürken artık Tarık ve Venüs de gülmeye başladılar. Tarık yavaşça Venüs'ün elini tutup parmaklarını onunkilere kenetlerken ikisi de tam karşılarında, öbür uçta durmakta olan Merih'e baktılar. Minnetle gülümsediler. Merih ikiliye göz kırptı. Venüs bugün Merih'e anlattığı tüm cinsel bilgiler karşılığında bu kadarını hak etmişti artık.

Dilara yılanı yanından ayrılıp başkasının yanına gidince tekrar omzunun üzerinden bakıp kapıya göz attı Merih.

Ve onu gördü.

Sevdiceği her zamanki gibi muhteşem görünüyordu! Esmer tenini iyice ortaya çıkaran beyaz bir gömlek giymiş, kollarını dirseğe kadar özenle kıvırmıştı. Gömleğinin üstten iki üç düğmesi açıktı. Tam doğru seviyedeydi, ne kıro görünüyordu, ne de resmi. Altında siyah bir yazlık pantolon vardı. Bir eli cebindeydi, diğeriyse şu an konuştuğu arkadaşının omzunda duruyordu. Saçları havalı bir biçimde şekillendirilmişti. Daha bu sabah tıraş olmuş olmalıydı çünkü köşeli yüzü de buradan bile yumuşacık görünüyordu. Son olarak da başta Merih olmak üzere birçok kadının kalbini eritecek bir kahkaha atıyordu şu an. Merih gidip onu öpmemek için kendini zor tutuyordu.

Arkadaşıyla konuşması bitip de barda hızlıca gözlerini gezdirmeye başladığında daha Merih'in elini kaldırmasına gerek kalmadan gözleri onu hissetmiş gibi buldu. Yüzündeki gülümseme büyüyerek tamamen Merih'e odaklandı ve ona doğru yürümeye başladı.

Merih için her şey tam bir film sahnesiydi. Ta ki Ali barın yanından geçerken sarışın bir kadının koluna elini koyup yol için izin isteyene kadar...

Ali yüzüne bile bakmadan yol istediği kadının kim olduğunu son anda, tam devam ederken fark ederek geri dönüp kadına baktı. Kadın yüzünde şaşkın ve mutlu bir gülümsemeyle Ali'ye bakarken, bozuk bir aksanla öyle bir "ALİ!" diye bağırdı ki, ses Merih'e kadar ulaştı.

Merih şok içinde birkaç adım ötesinde yanak yanağa öpüşen çifti izlerken "Allah'ım şaka mı bu ya?! Sen benimle dalga mı geçiyorsun?! Sen bu yaz beni sınıyor musun Allah'ım?" diye sayıklamaya başladı. Hüsranla bir an için o berbat sahneye arkasını dönmüşken Venüs'ün gözlerini kısmış olarak kendisine baktığını gördü. Ağlamasına beş kalmış bir suratla başparmağıyla arkayı işaret ederek "Steffi!" diye dudaklarını oynattı. Venüs ilk anda onun dudaklarını okuyamadığı için anlamadı ve daha çok gözlerini kıstı. Merih vücudunun belden yukarısını yana yatırıp alenen arkasındaki çifti işaret ederek "Steffi!" diye tekrar etti.

İKİLİ DELİLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin