"Yüzüğü çıkarmışsın?" dedi heyecanla.

Ali onaylarcasına başını salladı. "Sana konuyu çözeceğim demiştim. Dün gidip çözdüm akşamüstü. Aslı defteri tamamen kapandı. Artık yüzde yüz bekâr bir erkeğim Merih Özer."

Merih acayip merak içindeydi olan biten için. Ama en azından biraz zaman tanımak istedi kendine bu anın tadını çıkarmak için. Alt dudağını kemirerek muzip muzip baktı Ali'ye. İç geçirerek uzanıp onun dudaklarına uzun bir öpücük bıraktı. Geri çekileceği anda Ali onu bırakmadı. Öpmeye devam etti başından hafifçe tutarak. Merih öpüşürken kıkırdamaya başlayınca Ali de sırıttı. "Demek çelik çomak oynuyoruz?" dedi şakacı bir biçimde. Merih keyifli bir kahkaha attı. Kollarını Ali'nin sol koluna dolayarak başını da omzuna yasladı mutlulukla. "Yüzde yüz bekâr değilsin bence," diye mırıldandı.

Ali yüzünü havaya çevirerek bir nefes verir gibi güldü. "Doğru! Çok haklısın. Özür dilerim."

"Ama istiyorsan sana bir gün falan tanıyabilirim, yarın öğlene kadar bekâr gibi davranabilirsin"

"Çok naziksin. Bu jestini neye borçluyuz peki?"

"Nasılsa bugün Cuma." Merih saatine bir göz attı. "İki üç saate restoran gideceğiz. Cuma gecesi olduğu için köpek gibi çalışıp, dosdoğru da eve gidip ölü gibi uyuyacağız. Eh uyandın ettin kahvaltı derken zaten hiçbir şey anlamayacaksın. Süren dolmuş olacak."

Ali kıkır kıkır güldü. "Madem bu işten bir çıkarım olmayacak, o zaman bu teklifi reddediyorum ve beni ektiğin dört gecenin acısını bu gece çıkarmayı teklif ediyorum?"

Merih başını kaldırıp biraz hüzünle baktı Ali'ye. "Tarık eve dönmüş dün gece. Gelemem ben. Üstelik Venüs'ün anlattığı kadarıyla bana bir hayli kızgın."

"Evet, Venüs'ten çok sana kızgın hatta nedense. Bu konuda kendisiyle bir fikir birliğine varamadık. Zira ben de Venüs'e kızgınım. Ama dün gece sana mesaj atmadan evvel ona sormuştum ben Merih'i çağıracağım, sorun olur mu diye. O da istiyorsan çağır, buna karışmaya hakkım olduğunu sanmıyorum dedi. Ki öyle, buna hakkı yok."

Merih suratını buruşturarak birasından bir yudum aldı. "Bilmiyorum Ali. Yarın huzurevine de gideceğim."

"Ben götürürüm sabah seni. Hadi inat etme."

"Bu konuda asla seninle tartışılmıyor. Peki tamam, geleceğim. Ama mümkün olduğunca Tarık'a görünmem, odadan da çıkmam haberin olsun."

"Bana uyar, istersen seni yatağa bile bağlarım."

Merih gözlerini kısarak tehdit eder gibi Ali'ye bakınca, Ali hemen "Şaka yapmıştım," diye mırıldanarak önüne döndü. O da birasından içmeye devam etti.

"Bunu ilk randevumuz olarak sayabilir miyiz? Çünkü oldukça romantik." Merih etrafına bakındı. Tepesinde klima motorları gümbürdüyordu. Suları da şıp şıp Merih'in bir metre ötesine damlıyordu. Üç dört metre ötesinde büyükçe bir çöplük vardı. Önü de ot yığınlarıyla dolu ölü bir alandı. Sağ tarafta da arabalar park etmiş haldeydi.

Gerçekten muhteşem bir yerdi burası.

Ali hemen telefonunu çıkarıp hızlıca kayıtlı bir müzik aradı. Yalın'ın Keşke'sini bulunca resmen gözleri parladı. Hemen şarkıyı açarak birasını bıraktı ve ayağa kalktı. Elini Merih'e doğru uzattı. "Madem bir randevu, randevunun hakkını verelim."

Merih mutluluktan ağlamamak için kendini zor tutarak elini Ali'nin avucuna bıraktı. Ayağa kalkar kalmaz Ali onu kendi kucağına çekerek sardı hemen. Telefondan çok da yüksek sesli gelemeyen şarkıyla beraber, ikisi de pozisyonlarını alarak, birbirlerinin gözlerinden başka yere bakmadıkları bir dansa başladılar.

İKİLİ DELİLİKWhere stories live. Discover now