Nûr ve Siyah

43 3 4
                                    

Dillere destan olan bir şiir misalinde,
Demlenerek yola çıkmış yürekler...

Kadın; zerafet şehri, asilce diyar,
Baharı aydınlatan tonlarda renkler...

Adam simsiyah; gece nakışlarında,
Fecrine uyandıran o taze baharı bekler...

Kadın; keskince bakış, deli dehşet bir kale,
Hayrandır ona, renk renk olmuş çiçekler...

Adam; seyre dalmıştır, kalenin kapısında,
Kale ışıl ışıldır, kale nûrdan çiçekler...

Kadın, çok iyi bilir çiçeklerin dilini,
Zarifçe dokunduğu, neşesi narinlikler...

Adam ise yenice konuşmaya başlamış,
Sohbetine toplaşmış, rengarenk gelincikler...

Kadın, görünce rengârenk gelincikleri,
Der ki: "Kalemle çizilmez bu desenler..."

Adam, kalbiyle sarıp hazırlarken çiçeği,
Mısra mısra süsleyip gönderir hediyeler...

Kadın, oturup yanlarına, onlar ile dertleşir,
Sır verir çiçeklere ve merakla dinlerler...

Adam, bir köşeden seyrederken onları,
Der ki: Kimbilir her biri, duymuştur neler neler...

Kadın, dallarını okşayıp, konuşur ağaçlarla,
Sohbetine eşlik eder börtü böcekler...

Adam, ismini fısıldardı her seferinde,
Dokunup sevdiğinde bahar olur iklimler...

Kadın, merak ederdi "güneş ve ay küskün mü?"
Bulutların ardında güneş saklanıp bekler...

Adam, tebessüm ile seyreder hep kadını,
Duyunca bu sözleri, şairce mısra ekler...

"Yollarına kırıntı döküyordu hep kadın,
Bin şenlik oluyordu karınca süpürgeler..."

Dökülünce mısralar, bin şenlik olur adam,
Mısra mısra giderek, aynı dili emekler...

Rüzgarların diliyle selâm gönderir kadın,
Ve hoş sohbet eşliğinde, kalbi dilekler...

Şehrine vardığında bir esinti adamın,
Eli kalbine varır, selâma selâm ekler...

Hoş Sohbet Şiirleri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin