-Arkadaşlarımın evi

1.6K 141 112
                                    

Ay selamm 1 2 saatte yazdım umarım beğenirsiniz. Biraz halsizim o yüzden çok odaklanamadım gibi hissettim ama elimden geleni yaptım.

İyi okumalarr♡



Namjoon bakış açısı

Kim Park Jimin.

Kocam, mühürlü omegam, bebeğimin babası, çocukluk aşkım, gençlik yıllarımın en güzel hayali, koca bahçede yetiştirdiğin özenle sevip koruduğum tek lavanta çiçeğim...

Onu sevmek zordu, ona ait olmaya çalışmak daha da zordu. Omega ve alfamız mühürlü olsa da, evli olsakta, bebeğimiz olsa da, parmağında ki halkada benim adım yazıyor olsa da kalbi bir başkasına ait olan tek aşkım.

Peki ya beni sevmek kolay mıydı?

Jimin hiç bunu denememişti ve ben ona sevilmeye hazır yanımı hiç göstermemiştim. O gün onu tamamen kaybettiğimi hissettiğimde çok ciddi bir karar almıştım. Sevdiğim omegaya gerçek Namjoon'u gösterecektim.

Aşkından öldüğüm, saçın teli için tüm dünyayı yakacağım, gözünden düşen bir damla için kainatı karşıma alacağım adama artık hak ettiği değeri gösterecektim. Jimin bunu fazlasıyla hak ediyordu.

Ben onu hak ediyormuydum? Yıllarca ondan kaçıp özgüvensizliğime bahaneler uydurup onu hak etmediğime kendime inandıran ben, onu hak ediyor muyum?

Cevap ne olursa olsun onun için savaşmaya gerçek hislerimi, gerçek Namjoon'u göstermeye kararlıydım.

Resim yaptığımız günün üzerinden 1 haftaya yakın bir süre geçmişti. Jimin benimle çok az konuşuyor genelde müzik dinleyip bir şeyler okuyordu. Negatif olmamak için savaşıyordum.

Bugün de işten erken çıkmış eve gelmiştim. Herkes salonda oturmuş sohbet ediyordu. Jimin de bir köşeye oturmuş sessizce onları dinliyordu. Karnı gün geçtikçe büyüyordu. Çok az kilo almıştı ama yanakları şimdiden çıkmıştı. Beni fark ettiği an yüzündeki gülüş gitmiş beni izlemeye başlamıştı. Daha çok düşünceli gibiydi.

"Oğlum yine erken gelmişsin"

Annem ayağa kalkıp bana sarıldığında Jimin alaycı bir gülüş takınmıştı. Görmezden gelip anneme sarıldım.

"Evet Jimini bir yere götüreceğim"

"Yaa nereye? Hazırlanayım ben de bekle o zaman"

Annem bazen kendini Jimin sanıyordu ama kötü bir niyeti olmadığını bildiğim için sessiz kalıyordum. Jimin göz devirip başka bir tarafa baktı. İkisinin arasında bir şeyler vardı ama anlamış değildim.

"Anne seninle başka zaman gideriz sürpriz bu" dedim, annemin yüzü düşmüştü. Şimdilik bunu geriye atıp Jimine odaklandım. Düz bir ifadeyle bana baktı. "Ne sürprizi?" dedi.

"Sürpriz söylenmez Jimin. Hadi eşofman takımını falan giy kapıdayım."

Cevap vermesini beklemeden evden çıktım. Kendi kendime konuşup çok prova yapmıştım ama yine de heyecanlıydım. Onunla böyle şeyler yaşamak sadece hayaldi şimdi gerçek olacaktı. Onunla yan yana oturmak küçük birşey olsa bile benim için küçük asla değildi. Bu hisleri asla anlatamıyordum.

Bir süre sonra Jimin sarı eşofman takımıyla yanıma gelmişti. Biraz büyük olduğu için gülsem de çok yakışmıştı. Sessizce arabaya bindi. "Bir şeyler dinleyelim mi?" Göz ucuyla ona bakıp sorduğumda sen bilirsin bakışı atmıştı. Hızla hoş bir şarkı açıp yola odaklandım.

"Nereye gidiyoruz?"

"Sabırlı ol"

Yol boyunca susmuştuk. Yoongi ve Hoseok'un evinin önüne arabayı park edip ona döndüm. O anlamsızca etrafı izliyordu. "Burası neresi?" diye sordu. Derin bir nefes alıp konuştum. "Arkadaşlarımın evi. Seni onlarla tanıştırmak istiyorum" dedim. Şaşkınca yüzüme bakıp daha sonra gülümsedi. Gözlerinin içi parlamıştı.

Alone || Nammin-Jikook Where stories live. Discover now